14. Hukuk Dairesi 2017/2445 E. , 2020/8318 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki ortaklığın giderilmesi davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen hüküm bir kısım davalılar tarafından temyiz edilmekle dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
7201 sayılı Tebligat Kanunu, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunla değiştirildikten sonra, gerçek kişilere yapılacak tebligatla ilgili olarak iki aşamalı bir yol benimsenmiştir.
1)Bu kanun değişikliğine göre, muhatabın adres kayıt sistemindeki adresine, Kanunun 21/2. maddesi uyarınca doğrudan tebligat yapılması mümkün değildir. Muhataba çıkarılan ilk tebligat, öncelikle bilinen veya gösterilen en son adresine, mavi renkli zarf kullanılmaksızın ve adres kayıt sistemindeki adres olduğuna ilişkin şerh verilmeksizin Kanunun 10. maddesine göre normal bir şekilde çıkarılmalıdır. Muhatabın bu adreste bulunmaması durumunda, tebliğ memurunca Kanunun 20 ve 21. maddesinin birinci fıkrası ile Tebligat Yönetmeliğinin 29. maddesi uyarınca, muhatap lehine olan araştırmalar yapılarak tebligatın kendisine ulaşması ve bilgilendirme işlemlerinin yerine getirilmesi gerekir.
2)Muhatabın gösterilen adresten sürekli olarak ayrılması ve yeni adresinin de tebliğ memurunca tespit edilememesi durumunda, tebliğ evrakının tebligatı çıkaran mercie geri gönderilmesi gerekir. Ancak bu aşamadan sonra, Kanunun 10/2 ve Yönetmeliğin 16/2. maddeleri nazara alınarak, tebliğ evrakının açık mavi renkli zarfla, adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek, Kanunun 21/2. maddesine göre tebliği mümkün olabilecektir.
Tebligat Kanununun 10/2 ve 21/2. maddeleri farklı şekilde yorumlanarak, başka adresi bilinmediği gerekçesiyle muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine doğrudan doğruya 21/2. maddesine göre tebligat çıkartılması ve bu hükme göre tebliğ edilmesi, yukarıda belirtilen hükümlere aykırı olduğundan ve muhatabın savunma hakkını kısıtlayacağından usulüne uygun değildir.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince;
1- Gerekçeli karara ilişkin tebligatların, davalılar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ..."ya TK"nun 10/2. maddesi gözardı edilerek, bilinen en son adreslerine tebligat çıkarılmadan ve yasal şartları oluşmadan, doğrudan doğruya TK"nun 21/2. maddesine göre tebliğ edildiğinden usulsüz oldukları anlaşılmakla, adı geçen davalılara 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine uygun şekilde gerekçeli kararın tebliğinin sağlanarak temyiz süresinin dolmasının beklenmesi;
2- Öte yandan, davalılar ... ile ..."in yargılama sırasında ölmeleri nedeniyle gerekçeli karar, nüfus kayıtlarına göre tespit edilen ve davada taraf olarak yer almayan mirasçılarından ... ve ..."e tebliğe çıkarılmış ise de adı geçen mirasçılar adına çıkarılan bu tebligatların da yukarıda açıklanan ilke ve kurallara aykırı olarak doğrudan doğruya TK"nun 21/2. maddesine göre tebliğ edildiğinden usulsüz oldukları anlaşılmakla, anılan davalıların mirasçılık belgelerinin ilgilisinden temin edilmek suretiyle davada taraf olarak yer almayan yasal mirasçılarına 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine uygun şekilde gerekçeli kararın tebliğinin sağlanması ve temyiz süresinin dolması da beklendikten sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmesi için dosyanın MAHKEMESİNE İADESİNE, 10.12.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.