17. Ceza Dairesi 2018/5553 E. , 2019/6066 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi (değişen suç vasfı sebebiyle hırsızlık)
HÜKÜM : Mahkumiyet
Yerel mahkemece sanık hakkında suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçundan verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:
1-Mahkemece, 12.06.2014 tarihinde TCK’nun 141/1 maddesi uyarınca verilen hükmün temyiz incelemesi sonucu Dairemizin 28.02.2017 tarih, 2016/11349 Esas ve 2017/2349 Karar sayılı ilamı ile suçun nitelendirmesi doğru kabul edilerek “Hükümden sonra 02/12/2016 tarihinde 29906 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanun"u ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK"nun 253. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendine eklenen alt bendler arasında yer alan ve 5237 sayılı TCK"nun 141. maddesinde tanımı yapılan hırsızlık suçunun da uzlaşma kapsamına alındığının anlaşılması karşısında; 5237 sayılı TCK"nun 7/2. maddesi uyarınca; ""Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur."" hükmü de gözetilerek 6763 sayılı Kanun"un 35. maddesi ile değişik CMK"nun 254. maddesi uyarınca aynı kanunun 253. maddesinde belirtilen esas ve usûle göre uzlaştırma işlemleri yerine getirildikten sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması” nedeniyle bozulmasına karar verildiği halde, bozmadan sonra bozma ilamına uyulmasına karar veren mahkemece eylem yanlış nitelendirilerek TCK’nun 165/1 maddesi uyarınca hüküm kurulması,
2-Dosya kapsamına göre, yargılama konusu suçun 6763 sayılı Kanun ile uzlaşma kapsamına alınması sebebiyle mahkemece dosyanın uzlaşma işlemlerinin yapılması için uzlaştırma bürosuna gönderildiği, uzlaştırmacı tarafından müştekiye iadeli tahahhütlü mektup yoluyla uzlaşma teklif formu çıkarıldığı, ancak iadeli tahahhütlü mektubun iade edilmesi üzerine, uzlaştırmacı tarafından uzlaştırma yapılamadığına dair rapor düzenlenerek dosyanın mahkemeye iade edildiği ve mahkemece uzlaşma sağlanamadığından bahisle sanığın cezalandırılmasına karar verilmiş ise de, 05/08/2017 tarihli ve 30145 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren Ceza Muhakemesinde Uzlaştırma Yönetmeliği"nin "Uzlaşma teklifi" başlıklı 29. maddesindeki "Uzlaştırmacının uzlaşma teklifinde bulunacağı şüpheli, sanık, katılan, mağdur veya suçtan zarar gören ya da kanunî temsilcilerine iletişim araçlarıyla ulaşılamaması hâlinde açıklamalı uzlaşma teklifi büro aracılığıyla yapılır. Bu işlem uzlaştırmacının, büroya başvurarak teklif formunu vermesi üzerine gerçekleştirilir." şeklindeki 6. fıkra hükmü gereğince, uzlaştırma teklifinin 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine uygun olarak uzlaştırma bürosunca yapılması gerektiği gözetilmeksizin, müştekiye ulaşılamadığından ve bu suretle uzlaşma sağlanamadığından bahisle sanığın mahkumiyetine karar verilmesi,
3-Kabule göre de; Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 15.04.2014 tarih, 2013/13-136 Esas ve 2014/193 Karar numaralı ""...Soruşturma aşamasında elde ettiği delillerden ulaştığı sonuca göre iddianameyi hazırlamakla görevli iddia makamı, düzenlenen iddianame ile CMK’nun 225/1. maddesi uyarınca kovuşturma aşamasının sınırlarını belirlemektedir. Bu bakımdan iddianamede, yüklenen suçun unsurlarını oluşturan fiil/fiillerin nelerden ibaret olduğunun hiçbir tereddüte yer bırakmayacak biçimde açıklanması zorunludur. Böylelikle sanık; iddianameden üzerine atılı suçun ne olduğunu hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde anlamalı, buna göre savunmasını yapabilmeli ve delillerini sunabilmelidir. CMK"nun 226. maddesindeki düzenlemeyle iddianamede anlatılan eylem değişmemiş olduğunda, kanun koyucu o eylemin hukuksal niteliğinde değişiklik olmasını "Yargılamanın sınırlılığı" ilkesine aykırı görmemiş, bu gibi hallerde sanığa ek savunma hakkı verilerek değişen suç niteliğine göre bir hüküm kurulmasına imkan sağlamıştır. Bu düzenlemenin bir sonucu olarak mahkeme, eylemin hangi suçu oluşturacağına ilişkin nitelendirmede iddia ve savunmayla bağlı değildir. İddianamede anlatılan ve kapsamı belirlenen olayın dışında bir fail ve fiilin yargılanması söz konusu olduğunda ise, suç duyurusunda bulunulması ve iddianame ile dava açılması halinde gerekli görülürse her iki iddianame ile açılan davaların birleştirilmesi yoluna gidilebilecektir..."" şeklindeki kararı göz önüne alındığında, sanığın TCK"nun 142/1-e maddesi gereğince cezalandırılması için kamu davası açıldığı, sanığın TCK"nun 165/1. maddesinin uygulanması ihtimaline binaen ek savunmasının alınarak suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçundan mahkumiyetine karar verildiğinin anlaşılması karşısında; sanık hakkında tanzim olunan iddianamede suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçundan açılmış bir dava olmadığı ve iddianamede bu suça ilişkin bir anlatım da bulunmadığı halde, anılan suçtan ek savunma verildikten sonra sanığın mahkumiyetine karar verilmesi suretiyle, "Hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir." şeklinde düzenlenen 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 225/1. maddesine aykırı davranılması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ...’ın temyiz nedeni bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, 25.04.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.