Esas No: 2018/469
Karar No: 2021/5114
Karar Tarihi: 23.11.2021
Danıştay 7. Daire 2018/469 Esas 2021/5114 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2018/469
Karar No : 2021/5114
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(…Vergi Dairesi Müdürlüğü) …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava Konusu İstem: Asıl borçlu … Grup Otomotiv Servis Hizmetleri Limited Şirketinin 2011 yılına ilişkin vergi ziyaı cezalı özel tüketim vergileri ve özel usulsüzlük cezası ile gecikme faizleri borçlarının tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla davacı adına düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle dava açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … Vergi Mahkemesi … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 10. ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un mükerrer 35. maddelerinin birlikte dayanak olarak gösterildiği, her iki yasa kuralının, amme alacağının konusu ve niteliği ile sorumluluk esasları bakımından birbirinden farklı düzenlemeler içermediği, kanuni temsilciler yönünden 213 sayılı Kanunun 10. maddesi, sadece vergi borçlarını kapsayan kusur sorumluluğu getirmişken, 6183 sayılı Kanunun mükerrer 35. maddesi, vergi dışındaki amme borçlarından ötürü kusursuz sorumluluk halini düzenlediği, buna göre, kanuni temsilcinin hangi maddeye göre takip edildiği bilinmeden, hangi amme alacağından ve ne şekilde sorumlu tutulduğunun da belirlenemeyeceği, hukuki güvenlik ve belirlilik ilkelerinin, hukuk kurallarının öngörülebilir olmasını, yasa kurallarının ile idari işlemlerin herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır ve uygulanabilir olmasını da kapsadığı, dava konusu ödeme emrinde bu yönüyle hukuka uyarlık bulunmadığı, öte yandan, ödeme emrine konu amme alacağının 2011 yılına ilişkin olduğu, 05/03/2013 tarihinde asıl borçlu şirketin vergi borçlarına ilişkin olarak uzlaşma talebinde bulunduğu, 08.05.2013 tarihinde uzlaşılarak 2013/0115 sayılı uzlaşma tutanağı kapsamında vergi tahakkuk ettirildiği, 6652 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinin ardından bu Kanun kapsamında vergi borcunun yapılandırıldığı, ancak, taksitlerin vadelerinde ödenmemesi nedeniyle şirket adına yapılandırmanın iptal edildiği ve 6552 sayılı Kanun uyarınca yeniden yapılandırılıp taksitlendirilen şirket vergi borçlarının nitelik değiştirip yeni borç haline gelmesine rağmen şirket adına bu kapsamda ödenmemiş taksitlerden kalan borç tutarı üzerinden yeniden takip işlemi başlatılarak tüm takip yolları tüketilmeden davacı adına kanuni temsilci sıfatıyla ödeme emri düzenlendiği, buna göre, asıl borçlu şirketin vergi borçları hakkında kanuni temsilcinin sorumluluğunun doğması için, davacı adına düzenlenen ödeme emri öncesinde şirket hakkında yapılandırmanın iptali sonrası yeniden ödeme emri düzenlenip usulüne uygun olarak tebliğ edilerek kesinleşmiş bir borcun varlığından söz edilemeyeceğinden, dava konusu ödeme emrinde bu yönden de hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle işlemin iptaline karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Asıl borçlu şirkete ait olup 6552 sayılı İş Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması ile Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına Dair Kanun kapsamında yapılandırılan ve vadesinde ödenmeyen vergi borcunun tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen ödeme emri içeriği amme alacağının, yapılandırma ile nitelik değiştirip yeni bir borç haline geldiği, bu bakımdan asıl borçlu şirket hakkında yeniden takibin başlatılmasının icap ettiği, yapılandırmanın iptalinden sonra şirket adına yeniden ödeme emri düzenlenmeden kanuni temsilci sıfatıyla davacı adına düzenlenen ödeme emrinde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Kanuni temsilci adına düzenlenen ödeme emrinden önce usulüne uygun bir şekilde hukuki yolların tüketildiği, tekrar başa dönülerek asıl borçlu şirket hakkında cebren takibe başlanmanın kamu alacağının tahsilini geciktireceği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan kararın onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Yedinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Asıl borçlu … Grup Otomotiv Servis Hizmetleri Limited Şirketinin 2011 yılına ilişkin vergi ziyaı cezalı özel tüketim vergileri ile özel usulsüzlük cezası ve gecikme faizleri borçlarının tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla davacı adına düzenlenen ödeme emrinin iptali istemiyle dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 10. maddesinde, tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde, bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri, tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirileceği; yukarıda yazılı olanların bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi alacaklarının, kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı; temsilciler veya teşekkülü idare edenlerin bu suretle ödedikleri vergiler için, asıl mükelleflere rücu edebilecekleri hükümleri yer almıştır.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 1. maddesinde, devlete, vilayet hususi idarelerine ve belediyelere ait vergi, resim, harç, ceza tahkik ve takiplerine ait muhakeme masrafı, vergi cezası, para cezası gibi asli, gecikme zammı, faiz gibi fer'i amme alacakları ve aynı idarelerin akitten, haksız fiil ve haksız iktisaptan doğanlar dışında kalan ve amme hizmetleri tatbikatından mütevellit olan diğer alacakları ile bunların takip masrafları hakkında bu kanun hükümlerinin tatbik olunacağı, 2. maddesinde, muhtelif kanunlarda Tahsili Emval Kanununa göre tahsil edileceği bildirilen her çeşit alacaklar hakkında da bu kanun hükümlerinin tatbik olunacağı kurallarına yer verilmiştir.
Kanun'un 3. maddesinde, bu kanundaki amme alacağı teriminin 1. ve 2. maddeler şumulüne giren alacakları, amme borçlusu veya borçlu teriminin ise; amme alacaklarını ödemek mecburiyetinde olan hakiki ve hükmi şahısları ve bunların kanuni temsilci veya mirasçılarını ve vergi mükelleflerini, vergi sorumlusunu ifade edeceği belirtilmiştir. Ayrıca aynı maddede tahsil edilemeyen amme alacağı teriminin amme borçlusunun bu Kanun hükümlerine göre yapılan mal varlığı araştırması sonucunda haczi kabil herhangi bir mal varlığının bulunmaması, haczedilen mal varlığının satılarak paraya çevrilmesine rağmen satış bedelinin amme alacağını karşılamaması gibi nedenlerle tahsil edilemeyen amme alacaklarını; tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağı teriminin ise amme borçlusunun haczedilen mal varlığına bu Kanun hükümlerine göre biçilen değerlerin amme alacağını karşılayamayacağının veya hakkında iflas kararı verilen amme borçlusundan aranılan amme alacağının iflas masasından tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması gibi nedenlerle tahsil dairelerince yürütülen takip muamelelerinin herhangi bir aşamasında amme borçlusundan tahsil edilemeyeceği ortaya çıkan amme alacaklarını ifade ettiği açıklanmıştır.
Aynı Kanun'un mükerrer 35. maddesinde de, tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacaklarının, kanuni temsilcilerin veya tüzel kişiliği olmayan teşekkülü idare edenlerin şahsi mal varlıklarından bu kanun hükümlerine göre tahsil edileceği kuralına yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yukarıda yer verilen yasal düzenlemelerin birlikte değerlendirilmesinden; şirket borçlarından dolayı kanuni temsilcilere başvurulabilmesi için öncelikle şirket adına kesinleştirilmesi ve usulüne uygun tüm takip yollarının tüketilmesine karşın, borcun şirketin malvarlığından kısmen ya da tamamen tahsil edilememesi veya edilemeyeceğinin ortaya konulması gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden; asıl amme borçlusu … Grup Otomotiv Servis Hizmetleri Limited Şirketi adına resen tarh edilen özel tüketim vergisi ve kesilen vergi ziyaı cezası ile özel usulsüzlük cezası hakkında 08/05/2013 tarihinde varılan uzlaşmaya rağmen vergilerin ödenmemesi üzerine, cebren takip ve tahsil işlemlerine başlanıldığı, alacağın tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması üzerine kanuni temsilci sıfatıyla davacı adına ödeme emri düzenlendiği, bahsi geçen ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davada, asıl borçlu şirketin 6652 sayılı Kanun kapsamında vergi borçlarını yapılandırılması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığı yönünde karar verildiği, öte yandan, asıl şirket tarafından kamu borcuna ilişkin taksitlerin vadesinde ödenmemesi üzerine yapılandırmanın iptal edilerek, kalan vergi borcunun tahsili amacıyla davacı adına kanuni temsilci sıfatıyla dava konusu işbu ödeme emri düzenlendiği anlaşılmıştır.
Olayda, 6552 sayılı Kanun kapsamında kamu alacaklarının yapılandırılmasından önce, asıl amme borçlusu … Grup Otomotiv Servis Hizmetleri Limited Şirketi hakkında cebren takibe başlanıldığı ve tahsil edilemeyeceğinin ortaya konulduğundan bahisle davacı adına kanuni temsilci sıfatıyla ödeme emri düzenlendiği öte yandan, asıl şirket tarafından kamu borcuna ilişkin taksitlerin vadesinde ödenmemesi üzerine yapılandırmanın iptal edilerek, kalan vergi borcunun tahsili amacıyla davacı adına kanuni temsilci sıfatıyla dava konusu işbu ödeme emri düzenlendiği anlaşıldığından bu aşamadan sonra asıl borçlu şirket hakkında yeniden cebren takip ve tahsil yolunun tüketilmesinde hukuki menfaat bulunmadığı değerlendirilmiştir.
Bu durumda, 213 sayılı Kanun'un 10. maddesinde hareketle asıl amme borçlusu şirketten kamu alacağının hangi fiili veya hukuki sebeplerle alınamadığının bir başka anlatımla şirket hakkında malvarlığı araştırması yapılıp yapılmadığının incelenerek vergi alacağının şirketten tahsil edilmesinin mümkün bulunmadığı ortaya konulduktan sonra kanuni temsilci hakkında düzenlenen ödeme emrinin hukukiliği hakkında karar verilmek üzere temyize konu kararın bozulması gerekmektedir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Temyiz isteminin kabulüne,
2…. Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Daireye gönderilmesine,
4. 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 13. maddesinin (j) bendi parantez içi hükmü uyarınca alınması gereken harç dahil olmak üzere, yargılama giderlerinin yeniden verilecek kararda karşılanması gerektiğine, 23/11/2021 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.