10. Hukuk Dairesi 2019/6458 E. , 2020/4365 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Sakarya 1. İş Mahkemesi
Dava, ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair verilen karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince davacının istinaf başvurusunun reddine, davalı kurumun istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili; ödeme emirlerine ilişkin tebligatın adresinde tanımadığı kişilere bırakıldığını, kendisinin evde olup olmadığının araştırılmadığını, buna ilişkin şerh düşülmediğini, dolayısı ile usulsüz tebligat yapıldığını, öncelikle borcun şirketten tahsil edilmesi gerektiğini, şirketin %20 hissedarı olduğunu ve hisselerini 07/01/2015 tarihinde devrettiğini, şirketin yapılandırmadan faydalandığını, idari para cezasının hatalı hesaplandığını belirterek 2016/027996-027997-027998-027999 takip nolu ödeme emirlerinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
II-CEVAP
Davalı Kurum vekili; Kurum tarafından gönderilen ödeme emirlerinin usulüne uygun tebliğ edildiğini, tebligatın geçerli olduğunu, davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesi, dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermiştir.
B-BAM KARARI
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesince, davacı vekilinin istinaf isteminin esasdan reddine, davalı Kurum vekilinin istinaf isteminin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildi.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı vekili, dava konusu ödeme emirleri ile tebliğ edilen borçtan sorumlu olmadığını, davanın menfi tespit davası niteliğinde olduğunu, huzurdaki davaya istirdat davası olarak devam edilerek karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
İnceleme konusu dosyada; Davacıya ... İth. İhr. Tur. Tekstil Nak. San. Tic. Ltd. Şti."nin 2013/5-2014/10 ve 2016/2,3 dönemine ilişkin prim borcu ile idari para cezası ile ilgili 2016/27996, ..., ..., ... takip nolu ödeme emirleri 14.11.2016 tarihinde tebliğ edilmiş, davacı tarafından 05.12.2016 tarihinde ödeme emrinin iptali talebiyle dava açılmıştır. Ödeme emirlerine ilişkin tebligatın davacının adresinde "muhatabın iş takibinde olduğunu beyan eden daimi çalışanı Berna Kalmış imzasına tebliğ edildi" şerhi yazılmak suretiyle yapıldığı ve davacının tebligatın tanımadığı kişilere yapıldığı, usulüne uygun bir tebligatın bulunmadığı, sözkonusu tebligattan 29.11.2016 tarihinde şifaen haberdar olduğu yönünde beyanının bulunduğu anlaşılmaktadır.
Ayrıca dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden; Davacının 08.02.2011-02.02.2015 döneminde şirket ortağı ve aynı zamanda temsil ve ilzama yetkili müdür olduğu, 02.02.2015 tarihinde davacının şirketteki hisselerini ... devrettiği, 11.02.2015 tarihli ticaret sicili gazetesinde hisse devri ile davacının müdür olarak temsil yetkisinin sona erdiğinin ilan edildiği görülmektedir. Diğer yandan davalı Kurumun 18.01.2018 tarihli yazısıyla; şirket hakkında ödenmeyen borçlardan dolayı icra takibi başlatıldığı, şirketin 6736 sayılı Yasa kapsamında yapmış olduğu yapılandırmanın oluşturulan ödeme planına uygun ödeme yapılmadığından bozulduğu, davacının sorumlu olduğu dönemdeki borçları için 25.09.2017 tarihinde 169.981.14 TL ödeme yaptığı ve şirkete ait borcunun kapandığı bildirilmiştir.
Tebligat Kanununun bilinen adreste tebligat başlıklı 10. maddesinde "Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır." düzenlemesi ile 16. maddesinde "Kendisine tebliğ yapılacak şahıs adresinde bulunmazsa tebliğ kendisi ile aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır." düzenlemesi yer almaktadır.
6183 sayılı Kanunun “Ödeme emri” başlıklı 55. maddesinin ilk fıkrasında; kamu alacağını vadesinde ödemeyenlere, yedi gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları gereğinin bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı; “Ödeme emrine itiraz” başlığını taşıyan 58. maddesinin birinci fıkrasında; kendisine ödeme emri tebliğ olunan kişinin, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde itirazda bulunabileceği belirtilmiştir.
Tüzel kişi işverenlerin ortak ve yetkililerinin kamu alacaklarından sorumluluğu, 6183 sayılı Kanunun 35, mükerrer 35, mülga 506 sayılı Kanunun 80. ve bazı maddeleri dışında 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun 88. maddesinde düzenlenmiştir.
506 sayılı Kanunun 80/12 maddesi, “Sigorta primlerini haklı sebepleri olmaksızın, birinci fıkrada belirtilen süre içerisinde tahakkuk ve tediye etmeyen kamu kurum ve kuruluşların tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri mesul muhasip, sayman ile tüzelkişiliği haiz diğer işverenlerin üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri kuruma karşı, işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur.” hükmünü öngörmüş, 5510 sayılı Kanunun 88/20 maddesi de bazı farklar dışında anılan maddeye paralel düzenleme getirmiş olup, “Kurumun sigorta primleri ve diğer alacakları haklı bir sebep olmaksızın bu Kanunda belirtilen sürelerde ödenmez ise kamu idarelerinin tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri, tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dahil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcileri Kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur.” hükmünü öngörmüştür.
A) Somut dosyada öncelikle davacının yerleşim yeri adresi ve mernis adresi tespit edilerek davacıya tebligatın usulüne uygun olarak yapılıp yapılmadığı araştırılmalı, tebligatın usulüne uygun olduğunun tespit edilmesi halinde dava hak düşürücü süre geçtikten sonra açılmış olduğundan davanın hak düşürücü süreden reddinin gerektiği değerlendirilmelidir.
B) Tebligatın usulsüz olduğu sonucuna ulaşılması halinde; davacının hisselerini devrettiği 11.02.2015 tarihi sonrasında, şirket ortaklığı sona ermiş olduğundan şirketin prim borçları nedeniyle sorumluluğu bulunmamaktadır. Davalı Kurum tarafından davacının sorumlu olduğu dönemlere ilişkin borcunu 25.09.2017 tarihinde ödediği yönünde bilgi verilmiş ise de, davacının söz konusu borcu ihtirazi kayıt şerhi ile ödediğine dair beyanının bulunması karşısında; Kurumdan ödemenin ihtirazi kayıtla yapılıp yapılmadığı, ödemenin mahiyeti ve nasıl yapıldığı araştırılmalı, bu şekilde uyuşmazlığın prim ve idari para cezası yönünden ayrı ayrı devam edip etmediği belirlenmeli, sonucuna göre davacının ilgili şirkette temsil ve ilzama yetkili müdür olduğu süreler irdelenmek suretiyle karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin temyiz başvurusunun kabulü ile temyiz olunan İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK"nun 373/2. maddesi uyarınca BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, dosyanın kararı veren İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesine, kararın bir örneğinin de ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 15.09.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.