10. Hukuk Dairesi 2014/10334 E. , 2014/19652 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Karaman İş Mahkemesi
Tarihi : 28.11.2013
No : 2013/248-2013/233
Dava, Alman R.. Sigortasına giriş tarihinin Türkiye’de sigorta başlangıç tarihi olduğunun ve yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti istemlerine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
13.03.2008 – 19.05.2013 tarihleri arasında yurtiçinde 5510 sayılı Kanunun 4/1-a maddesi kapsamında sigortalılığı bulunan davacı, 10.10.1977 – 31.01.1984 tarihleri arasında yurtdışında geçen toplamda 1947 günlük süreyi 3201 sayılı Kanun kapsamında borçlanmak suretiyle 23.05.2013 tarihinde yaşlılık aylığı tahsis talebinde bulunmuş olup; Alman R.. Sigortasına giriş tarihi olan 10.10.1977 tarihinin Türkiye"de sigorta başlangıç tarihi olduğunun ve anılan tahsis talebi uyarınca yaşlılık aylığına hak kazandığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davacının sigorta başlangıcı talep gibi 10.10.1977 tarihi olarak kabul edilse dahi 5.000 gün prim ödeme şartı bulunmadığından yaşlılık aylığına hak kazanamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Gerçekten de; davanın yasal dayanaklarından olan 506 sayılı Kanunun 60" ile 5510 sayılı Kanunun 28"inci maddelerinde yaşlılık aylığından yararlanma koşulları düzenlenmiştir. Sigortalıya, yaşlılık aylığı bağlanabilmesi için kural olarak maddelerde belirlenen yaşa ulaşmış olmak, belirli bir süre prim ödemek, işten ayrılmak ve talepte bulunmak gerekir. Önceleri nispeten daha hafif olan yaşlılık aylığı bağlama şartları daha sonraları çıkarılan kanunlarla ağırlaştırılmış; bu arada 08.09.1999 tarihinden önce sigortalı olanlar için 506 sayılı Kanuna eklenen ve 5510 sayılı Kanunun 106"ncı maddesi uyarınca yürürlükte halen bulunan Geçici 81"inci madde ile geçiş hükümleri getirilerek, sigortalılar kademelendirilmiştir. Anılan maddenin (B) ve (C) bentlerinin Anayasa Mahkemesinin 23.02.2001 gün ve 42/41 sayılı kararı ile iptalinden sonra, 01.06.2002 tarihinde yürürlüğe giren 23.05.2002 tarihli 4759 sayılı Kanunla yeniden düzenleme yapılarak bazı farklılıklarla kademeli geçiş sistemi korunmuştur. Ne var ki aynı maddenin (A) bendinde; “Bu Kanunun yürürlük tarihinden önce yürürlükte bulunan hükümlere göre yaşlılık aylığı bağlanmasına hak kazanmış olanlar ile sigortalılık süresi 18 yıl ve daha fazla olan kadınlar ve sigortalılık süresi 23 yıl ve daha fazla olan erkekler hakkında, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce yürürlükte bulunan hükümler uygulanır.” hükmüne yer verilmiştir. Anılan hüküm uyarınca davacının 1977 yılında sigortalı çalışmaya başladığının kabul edilmesi halinde hakkında 506 sayılı Kanunun söz konusu değişiklik öncesinde geçerli olan ve 2422 sayılı Kanunla değişik 60/A maddesinde öngörülen 15 yıl sigortalılık, 50 yaş ve 3600 prim gün sayısına göre yaşlılık aylığı şartlarının değerlendirilmesi gereği nazara alınmalıdır.
Öte yandan; prim iadesi suretiyle tasfiye edilen yurt dışı hizmetlerindeki tasfiye edilme hali, söz konusu yurt dışı sürelerinin, 3201 sayılı Kanun uyarınca borçlandırılarak sigortalının sosyal güvenliği bakımından değerlendirilmesinde, aksine bir düzenleme bulunmadığından engel değildir. Ancak tasfiye edilen yurt dışı hizmetlerin, sigortalılık başlangıcında esas alınabilmesi mümkün de bulunmamaktadır. Zira, Türkiye Cumhuriyeti ile Almanya Federal Cumhuriyeti arasındaki Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin, konuya ilişkin 29’uncu maddesinin 4’üncü bent hükmü, bir kimsenin Türk sigortasına girmeden önce, Alman R.. Sigortasına girmiş bulunması halinde, R.. Sigortasına giriş tarihinin, Türk sigortasına giriş tarihi olarak kabul edileceğini belirtmekle birlikte, anılan hükmün uygulanabilirliği, her iki ülke mevzuatına göre dikkate alınabilecek bir sigortalılık süresinin bulunması halinde mümkündür.
Sigortalı hizmetlerin tasfiye edilmesi halinde, tasfiyeye uğramış hizmetlerin sosyal sigorta hukuku açısından geçerliliğini yitirmiş sayılması ve artık her iki ülke mevzuatına göre nazara alınabilecek bir sigortalılık süresi kalmayacağından, Türkiye Cumhuriyeti ile Almanya Federal Cumhuriyeti arasında aktedilen Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin, konuya ilişkin 29’uncu maddesinin 4’üncü bent hükmü uyarınca, r.. sigortasına giriş tarihinin, Türkiye’de sigorta başlangıcı olarak sayılması mümkün olmayacaktır. (Hukuk Genel Kurulu"nun 13.02.2002 gün, 2002/10-21-70 sayılı kararı)
Kuşkusuz bu halde sigorta başlangıcı, 3201 sayılı Kanunun 5’inci madde hükmü çerçevesinde belirlenmesi gerekecektir. Ancak 11.09.2014 tarihli Mükerrer Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6552 sayılı Kanunun ile 3201 sayılı Kanunda yapılan değişikliklerin ardından davalı Kurum tarafından çıkarılan 29.09.2014 tarih 2014/27 sayılı Genelge"de Almanya"dan prim iadesi alınan sürelerdeki çalışmaya başlanılan tarihin de ülkemizde sigorta başlangıcı olarak kabul edileceği belirtilmiş olduğundan; davacıya anılan Genelge kapsamında Kuruma başvurması için süre verilerek, uyuşmazlığın devam edip etmediği belirlenerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın, eksik inceleme ve araştırmayla yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma gerekir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 16.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.