10. Hukuk Dairesi 2014/15397 E. , 2014/19642 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Zonguldak 1. İş Mahkemesi
Tarihi : 13.02.2014
No : 2013/497-2014/44
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı Kurum, 05.03.2009 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu yaralanan sigortalı Şenoıl Dalkılıç"a bağlanan gelirler ile yapılan harcama ve ödemelerden oluşan sosyal sigorta yardımlarının 5510 sayılı Kanun’un 21/1"inci maddesi uyarınca davalı işverenden rücuan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
2000 yılından itibaren kömür madeninde pano ayak ustası üretim ustası olarak çalışan ve olay tarihi itibariyle 35 yaşında olan sigortalının, yedeği ile birlikte iş kazasının meydana geldiği ayakta kazı yapmak üzere tertip edildiği, ayakta lağım atılmasının ardından çalışma esanasında arının tavana yakın kısmından taşlı postanın sol koluna düşmesi nedeniyle sürekli iş göremezlik durumuna girdiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi kusur raporunda sigortalının yeterli deneyime sahip ustalık vasfı taşıdığı halde, kendisine temin edilen malzemeleri uygun şekilde kullanmayarak tadbirsiz ve dikkatsiz davrandığı gerekçesiyle sigortalının kusuru %50 olarak belirlenmiş, kazanın oluşumunda ağır koşullarda ve belirsizliklerin fazla olduğu yeraltı ortamında çalışılmasının etken olduğu ve bu nedenle %50 kaçınılmazlık bulunduğu gerekçesiyle davalı işverene kusur atfedilmemiştir.
İş kazası ve meslek hastalıklarının büyük bölümü işverenler tarafından iş sağlığı ve iş güvenliği konusundaki mevzuat hükümlerine uyulması ile önlenebilecek niteliktedir. Ancak kaçınılmaz dış etkenler ve kötü rastlantılar nedeniyle işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda hukuki ve teknik tüm gerekler yerine getirildiği halde iş kazası veya meslek hastalığı gerçekleşebilmektedir ki; bunlar “kaçınılmazlık” olarak değerlendirilmektedir. Bu bağlamda; kaçınılmazlık, olayın meydana geldiği tarihte bilimsel ve teknik kurallar ve olanaklar gereğince alınacak tüm önlemlere rağmen zararın kısmen veya tamamen meydana gelmesi durumu olarak tanımlanabilir. Bu gerçekten hareketle 5510 sayılı Kanun’un 21/1’inci maddesinde “İşverenin sorumluluğunun tespitinde kaçınılmazlık ilkesi dikkate alınır” hükmüne yer verilmiştir. Bu düzenleme gereği; kaçınılmazlığın varlığı durumunda işverenin rücu tazminatı sorumluluğunu aynı oranda sınırlandırması gerekecektir.
İş kazalarında kaçınılmazlıktan bahsedebilmek için işverenin kazanın oluşmaması için alabileceği tüm önlemleri almasından sonra işin doğası gereği kendiliğinden veya doğa güçleri gibi beklenmeyen etkiler nedeniyle ortaya çıkan bir kısım olumsuz etkenler bulunması gerekir. Başka bir deyişle; kaçınılmazlık işin doğasında kaynaklanan, önlenemez ve beklenmedik bir durumdur. Önlem alınarak önüne geçilebilecek olaylarda kaçınılmazlıktan söz edilemez.
Somut olayda; kazanın lağım atılmasının ardından tahkimata hazırlık sırasında meydana geldiği anlaşılmaktadır. Ancak sigortalının tahkimat görevlisi olup olmadığı ve tahkimat konusunda eğitim ve tecrübesi bulunup bulunmadığı, buna göre de işverenin işin organizasyonunu gerektiği gibi yaparak sigortalıya yeterli eğitim verip vermediği anlaşılmamaktadır. Hal böyle olunca; yeniden kazanın meydana geldiği iş kolunda, iş güvenliği ve işçi sağlığı konularında uzman bilirkişilerden oluşacak kuruldan önceki raporları tartışan, 5510 sayılı Kanunun 21, 6331 sayılı Kanunun 37’nci maddesi uyarınca yürürlükten kaldırılan ancak zararlandırıcı sigorta olayının meydana geldiği tarihte yürürlükte bulunan 4857 sayılı İş Kanunu"nun 77’nci maddesine uygun olarak düzenlenmiş kusur raporu alınarak, davalının kusur oran ve aidiyetinin gerçeğe uygun olarak tespiti gerekirken, eksik araştırma, inceleme sonucu yazılı biçimde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 16.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.