14. Hukuk Dairesi 2016/17176 E. , 2020/8306 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 17.10.2014 gününde verilen dilekçe ile mirasın hükmen reddi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 15.03.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Sosyal Güvenlik Kurumu vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, 08.01.2005 tarihinde vefat eden muris ...’nın terekesinin borca batık olduğunun tespiti ile mirasın hükmen reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2- Davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince,
Dava, TMK"nın 605/2. maddesi gereğince açılan mirasın hükmen reddi istemine ilişkindir. Ölüm tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır (TMK m. 605/2). Mirasçılar Türk Medeni Kanunu"nun 610. maddesinde yazılı aykırılık da bulunmadıkça yani zımnen mirası kabul etmiş duruma düşmüş olmadıkça her zaman murisin ödemeden aczinin tespitini isteyebilir. Türk Medeni Kanununun 606. maddesinde belirtilen süre bu davada uygulanmaz. Dava alacaklılara husumet yöneltilerek görülür. Bu davada yetkili mahkeme ise alacaklıların davanın açıldığı zamandaki ikametgahı mahkemesidir. Ayrıca Türk Medeni Kanununun Velayet Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzüğün 39/2. fıkrası gereğince mirasın reddi yetkisini içeren özel vekaletname sunulması da zorunludur.
Davanın niteliği gereği davalı - alacaklının murisin terekesinin borca batık olup olduğunu bilmediği, bilmesinin mümkün olmadığı, ancak mahkemece yapılan yargılama sonrasında terekenin borca batık olup olmadığına karar verileceği de göz önünde bulundurularak vekalet ücretini de kapsayan yargılama giderleri ile davacılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ise de bu husus kararın bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK’nın 438/7 maddesi gereğince hüküm sonucunun aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine; (2) numaralı bent uyarınca davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının kabulü ile hüküm sonucunun 2., 3. ve 4. bendindeki “2- Alınması gereken 29,20TL harçtan, davacı tarafça peşin olarak yatırılan 25,20TL harcın mahsubu ile bakiye 4,00TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, 3- Davacı tarafça yapılan 119TL tebligat gideri, 47,50 TL posta gideri, 500 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 666,50TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4- Davacı, kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 1.800,00TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı ..."ya verilmesine,” cümlelerinin çıkarılarak yerine yeni bir bent olarak “2-Davanın mahiyeti gereği harç ve yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına,” cümlesinin yazılmak suretiyle düzeltilmesine, hükmün DÜZELTİLMİŞ ve DEĞİŞTİRİLMİŞ bu şekli ile ONANMASINA, peşin yatırılan harcın yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10.12.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.Başkan