
Esas No: 2014/1344
Karar No: 2016/1035
Karar Tarihi: 09.11.2016
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/1344 Esas 2016/1035 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki “manevi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda .... 1. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 05.07.2012 gün ve 2010/1362 E., 2012/408 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay ... Hukuk Dairesinin 02.07.2013 gün ve 2012/16186 E., 2013/12701 K. sayılı kararıyla;
(….Dava, kişilik haklarına haksız saldırıdan kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir. Yerel mahkemece, açılan davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, .... Büyükşehir Belediyesinde görevli olduğunu, davalının 13.12.2010 tarihli T.B.M.M. Meclis Plan ve Bütçe görüşmelerinde ve devamında 14.12.2010 tarihli basın toplantısındaki beyanlarında, .... Büyükşehir Belediyesinde on yedi kişilik bir rüşvet çetesinin bulunduğunu ileri sürdüğünü, kendisinin de belediye çalışanı olduğunu ve adının davacının beyanlarına dayanak gösterdiği dava dışı ...nun savcılık ifadesinde geçtiğini hakkında rüşvet almaktan dolayı soruşturma yürütüldüğünü ancak savcılık tarafından kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiğini, davacının kesinleşen bu karara ve aradan geçen zamana rağmen davaya konu açıklamalarda bulunduğunu bu durumun kişilik haklarına saldırı oluşturduğunu beyanla uğranılan manevi zararın davalıdan tazminini talep etmiştir.
Davalı, beyanlarında davacının isim veya sıfatı gibi tanımlayıcı ibarelere yer verilmediğini, doğrudan davacının şahsına yönelik beyan, düşünce, yorumlarda bulunulmadığını, davacının haklarına doğrudan bir müdahale olmadığından matufiyetin oluşmadığını beyanla açılan davanın reddini savunmuştur.
Yerel mahkemece, davalının ana muhalefet partisi genel başkanı olması nedeniyle eleştiride bulunmasının hukuka aykırılık teşkil etmediği, davacının ismi bildirilmeden genel olarak .... Büyükşehir Belediyesi"nde yolsuzluklar olduğundan bahisle halkın bilgilendirilmesinde kamu yararı olduğu ve kişilik haklarına saldırı bulunmadığı gerekçesiyle açılan davanın reddine karar verilmiştir.
Kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi tazminata hükmedilmesini isteyebilir.
Davaya konu olan olayda; davalı ana muhalefet partisi genel başkanı beyanlarında, dava dışı ...adlı şahsın ifadelerini dayanak almıştır. Dosya kapsamından, bu şahsın .... Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hakkında yürütülen dolandırıcılık iddiasına dayalı 2007/17518 sayılı soruşturma dosyası sırasındaki savunmalarında davacının da içinde bulunduğu belediye çalışanları hakkında rüşvet aldıklarına yönelik ihbarda bulunduğu ve 17.07.2007 tarihinde bu yönde ayrıca ifade verdiği anlaşılmaktadır. Sonrasında kendisi hakkında Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesinde açılan kamu davasında 2007/253-2008/3 sayılı ilamla kamu kurum ve kuruluşları ve benzeri tüzel kişiliklerin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçundan ceza verilmiş ve karar Yargıtay ....Ceza Dairesi tarafından onanarak kesinleşmiştir. ..."nun bahsi geçen ihbar ve şikâyeti sonucunda davacı dâhil elli kişi hakkında .... Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 2007/24740 sayılı soruşturma dosyasında 12.03.2008 tarih ve 2008/3088 sayılı kararla kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ve bu karar kesinleşmiştir. Yine aynı şekilde yürütülen idari soruşturmada da 03.07.2007 tarihli muhakkik raporunda "...iddialar soyut olduğundan ilgililer hakkında soruşturma açılmasına yer olmadığına..." dair karar verilmiştir. Tüm bu gelişmelere rağmen ve davacı hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiği halde, davalı tarafından aradan 2-3 yıl zaman geçtikten sonra yapılan açıklamalarda bahsi geçen ...adlı şahsın beyanlarına atıfta bulunularak 13.12.2010 tarihli T.B.M.M oturumunda "....17.07.2007 tarihinde ....diye bir yurttaş -.... Büyükşehir Belediyesinde çalışıyor- gidiyor polise rüşvet çarkının nasıl döndüğünü ayrıntılarıyla anlatıyor, 26 sayfa. Arkasından imzalıyor ve kendisi bu itiraflarda bulunuyor.... Büyükşehir Belediye Başkanı ve diğer belediye görevlilerine isnat edilen suç Türk Ceza Kanunu 252"sine giriyor, rüşvet suçunu oluşturduğundan...." şeklindeki ve devam sözleri ile yine 14.12.2010 tarihinde yapılan basın toplantısında sarfettiği "...biz o on yedi kişilik çeteyi nasıl bire indirdin, hangi gerekçeyle bire indirdin, biz onu soruyoruz... ...."de dönen rüşvet tezgahının bir parçası olur... Rüşveti biz ben alıyordum, dağıtıyordum. Bizim bir çetemiz vardı diyen adam şu anda Ergenekon"da yatıyor..." şeklindeki sözlerin davacının ismi açıkça belirtilmese dahi davalı beyanlarına tarihi de verilerek dayanak gösterilen şikâyetçi ..."nun soruşturma dosyasındaki 17.07.2007 tarihli ifadesinde davacının isminin açıkça zikredilmesi ve davalının konumu gereği beyanlarının basında geniş yer bulması karşısında, davacının kişilik haklarına hukuka aykırı olarak saldırıda bulunulduğu açık olup uygun miktarda bir manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken talebin tümden reddi doğru bulunmamış ve kararın bozulması gerekmiştir..."
gerekçesiyle oyçokluğu ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava kişilik haklarına haksız saldırıdan kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece davalının ana muhalefet partisi genel başkanı olması nedeniyle eleştiride bulunmasının hukuka aykırılık teşkil etmediği; davacının ismi belirtilmeden genel olarak Kayseri Büyükşehir Belediyesinde yolsuzluklar olduğundan bahisle halkın bilgilendirilmesinde kamu yararı olduğu ve davacının kişilik haklarına saldırı bulunmadığı gerekçesiyle açılan davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün davacı vekilince temyizi üzerine, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde yazılı gerekçelerle oyçokluğu ile bozma kararı verilmiş; mahkemece önceki gerekçeler tekrar edilip genişletilerek direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararını davacı vekili temyize getirmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık dava konusu ifadeler dikkate alındığında, matufiyet unsurunun gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır.
Öncelikle işin esası ile ilgili yasal düzenlemelerin üzerinde durulması gerekmektedir.
4721 sayılı TMK’nın "" saldırıya karşı "" başlıklı 24. maddesi:
""... Hukuka aykırı olarak kişilik hakkına saldırılan kimse, hâkimden, saldırıda bulunanlara karşı korunmasını isteyebilir…” şeklindedir
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun konuya ilişkin 49.maddesi ise;
""...Şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namıyla bir miktar para ödenmesini dava edebilir..."" düzenlemesini içermekte olup, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 126. maddesi:
""... Hakaret suçunun işlenmesinde mağdurun ismi açıkça belirtilmemiş veya isnat üstü kapalı geçiştirilmiş olsa bile, eğer niteliğinde ve mağdurun şahsına yönelik bulunduğunda duraksanmayacak bir durum varsa, hem ismi belirtilmiş ve hem de hakaret açıklanmış sayılır” hükmünü amirdir.
Belirtilmelidir ki, manevi tazminat isteme hakkı kural olarak, ancak saldırının kişilik haklarına doğrudan yönelik olduğu kişiye tanınmıştır. (UYGUR,T: Açıklamalı İçtihatlı Borçlar Kanunu Genel Hükümler, C. 1., İstanbul 1990, s.689)
Buna göre eldeki uyuşmazlıkta Türk Medeni Kanunu ve 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun anılan maddelerinde belirtilen “hukuka aykırı olarak kişilik hakkına saldırılan kimse” ve “şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi” şeklindeki ifadelerin somut olayda davacıyı hukuki koruma altına alıp almadığının açıklığa kavuşturulması gerekir. İşte bu sorun uygulamada matufiyet unsurunun gerçekleşip gerçekleşmediği yönündeki inceleme ile çözülmektedir.
Matufiyet kelime anlamı olarak yöneliklik, yönelmiş olmaklık olarak tarif edilmektedir (YILMAZ , E.: Hukuk Sözlüğü, b.7, Ankara 2002, s.784).
Nitekim aynı ilkeler Hukuk Genel Kurulunun 07.07.2010 gün ve 2010/4-377 E ve 2010/365 K sayılı kararında da kabul edilmiştir.
Özellikle kişilik haklarına saldırı nedeniyle tazminat istemini içeren davalarda konu olan matufiyet şartı açıkça kanunda yer almamakla birlikte Yargıtay içtihatlarıyla hukukumuza girmiştir. Matufiyet şartının içtihatlarda adı, sanı, kimliği belli olmasa da ona yöneldiği konusunda kuşku bırakmayacak şekilde ithamlara, yönelimlere yer veren ifadeler olduğu kabul edilmektedir.
Yargısal kararlarda yayın ile şeref ve haysiyetine veya özel yaşamına dolayısıyla kişilik haklarına saldırıda bulunulduğunu iddia eden yönünden varlığı aranan önemli bir koşul olarak tarif edilmiş, matufiyetin varlığını kabul için o yayında ya kişinin adından açıkça sözedilmesi veya konumunun sıfatının gösterilmesi ya da bunlardan söz edilmese dahi yayın içeriğinden bu kişinin amaçlandığı, yayının ona yönelik olduğunun anlaşılması veya anlaşılabilir olması şartları aranmıştır.
Gerçekten, hukuka aykırı eylemde bulunan kişi mağdurun ismini açıkça belirtmemiş veya isnat ettiği fiili üstü kapalı bir biçimde geçiştirmişse, isnadın mahiyetinde ve mağdurun şahsına matufiyetinde tereddüt edilmeyecek derecede karineler varsa hem isim zikredilmiş hem de hakaret vaki olmuş sayılır.
Bu ilke ve açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde davacının .... Büyükşehir Belediyesinde genel sekreter yardımcısı olarak görev yaptığı, davalının ise ana muhalefet partisi olan ... Partisi’nin genel başkanı olduğu, davalının 13.10.2010 tarihinde TBMM Meclis Plan ve Bütçe görüşmeleri sırasında "...17.07.2007 tarihinde....diye bir yurttaş -.... Büyükşehir Belediyesinde çalışıyor- gidiyor polise rüşvet çarkının nasıl döndüğünü ayrıntılarıyla anlatıyor, 26 sayfa. arkasından imzalıyor ve kendisi bu itiraflarda bulunuyor...Büyükşehir Belediye Başkanı ve diğer belediye görevlilerine isnat edilen suç Türk Ceza Kanunu 252"sine giriyor, rüşvet suçunu oluşturduğundan...." şeklindeki ve 14.12.2010 tarihli basın toplantısındaki "...biz o on yedi kişilik çeteyi nasıl bire indirdin, hangi gerekçeyle bire indirdin, biz onu soruyoruz... ... dönen rüşvet tezgahının bir parçası olur... Rüşveti biz ben alıyordum, dağıtıyordum. Bizim bir çetemiz vardı diyen adam şu anda Ergenekon"da yatıyor..." ifadelerini sarf ettiği anlaşılmaktadır.
Davalının TBMM oturumundaki ve basın toplantısındaki ifadelerinin tamamı incelendiğinde; davalı tarafından davacının ismi ve sıfatı belirtilmeden ...’nun ifadelerine atıfta bulunulmasının ve .... Büyükşehir Belediyesi"nde yolsuzluklar olduğunu söylemesinin ortalama bir okur ya da dinleyicinin davalının sözlerinin muhatabının davacı olduğunu anlamasına yeterli olmadığı için davalının ifadelerinin davacıya matuf olmadığı ve böylece matufiyet unsurunun gerçekleşmediğinin kabulü gerekir.
O halde, kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkin davanın matufiyet unsuru gerçekleşmediğinden reddine ilişkin yerel mahkemece verilen direnme kararı yerinde olup onanmalıdır.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının yukarıda açıklanan gerekçelerle ONANMASINA, gerekli temyiz ilam harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 09.11.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.
...
19.H.D. Bşk.
...
15.H.D. Bşk.
...
14.H.D. Bşk.
...
16.H.D. Bşk.
...
17.H.D. Bşk.
...
21.H.D. Bşk.
...
20.H.D. Bşk.
...
1.H.D. Bşk.
...
18.H.D. Bşk.
...
8.H.D. Bşk.
...
23.H.D. Bşk.
...
22.H.D. Bşk.
...
13.H.D. Bşk.
...
...
...
...
...
...
...
...
...
...
.