11. Hukuk Dairesi 2019/3023 E. , 2020/1283 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 28/11/2017 tarih ve 2017/118 E- 2017/499 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine-kabulüne dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi"nce verilen 04/04/2019 tarih ve 2018/993 E- 2019/417 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin 2016/26230 sayılı ve 09., 16., 35., 36., 38. ve 41.sınıflar için “TAM KAPSAMLI HAYAT SİGORTASI” ibareli marka tescil başvurusu yaptığını, başvurularının TPMK YİDK tarafından 7/1-a ve c bentleri uyarınca reddedildiğini, oysa tescili talep edilen markanın esas unsurunun “tam kapsamlı” olduğunu, hayat sigortası ürününün işbu ibare ile ayırtedici bir vasfa sahip olduğunu, tescili talep edilen ibarenin kullanım neticesinde ayırt edicilik kazandığını ileri sürerek, TPMK YİDK"nın 17.01.2017 tarihli ve 2017-M-320 sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı TPMK vekili, kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesi, iddia, savunma, toplanan deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; dava konusu “TAM KAPSAMLI HAYAT SİGORTASI” kelimesinin başvuru kapsamında yer alan “sigorta hizmetleri ” için 7/1-(c) kapsamında ayırt ediciliği olmayan ve ürünü ve hizmeti tanımlayıcı (tasviri) bir kelime olduğu, diğer yandan marka başvurusunun eşya listesinde yer alan diğer sınıflar için 556 s.KHK’nın 7/1(a) hükmü kapsamında değerlendirildiğinde somut ayırt ediciliğinin bulunduğu ve bu mal ve hizmetler için tanımlayıcı nitelikte olmadığı, dava konusu markanın başvuru sahibinin kullanımı neticesinde ayırt edicilik vasfını kazandığına ilişkin bir kanaat getirilmediği ve dolayısıyla 7/son hükmü şartlarının oluşmadığı gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, TPMK YİDK"nın 2017-M-320 sayılı kararın davacı başvurusu kapsamında bulunan "36. sınıf: sigorta hizmetleri" dışında kalan mal ve hizmetler yönünden kısmen iptaline, fazlaya dair istemlerin reddine karar verilmiştir.
Karar, her iki taraf vekillerince istinaf edilmiştir.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesince tüm dosya kapsamına göre yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusu yönünden; dava konusu “TAM KAPSAMLI HAYAT SİGORTASI” ibaresinin başvuru kapsamında yer alan “sigorta hizmetleri” için 7/1-(c) kapsamında ayırtediciliği olmayan ve ürün ile hizmeti tanımlayıcı (tasviri) bir ibare olduğu, 556 sayılı KHK"nın 7/son maddesi çerçevesinde kullanımla ayırtedicilik kazandırıldığının ispat edilemediği gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı TPMK vekilinin istinaf başvurusu yönünden ise; "TAM KAPSAMLI HAYAT SİGORTASI" ibaresinin ortalama tüketiciler tarafından doğrudan doğruya belirli bir ticari kaynağa ait bir işaret olarak algılanmayacağı, bu ibarenin birçok mal ve hizmet sınıfında herkes tarafından yaygın olarak kullanılabileceği, bu açıdan tek bir kişinin tekeline verilebilecek bir ibare olmadığı, sözkonusu ibarenin slogan markası mahiyetinde de bulunmadığı, dolayısıyla dava konusu ibarenin başvuru kapsamındaki tüm sınıflar için 556 sayılı KHK"nın 7/1-a maddesinde tanımlanan ayırtedicilik unsurunu taşımadığı gerekçesiyle, davalı TPMK vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak ve yeniden hüküm kurularak, davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK"nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK"nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 10,00 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 12/02/2020 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.