Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2016/8539 Esas 2017/3199 Karar Sayılı İlamı

Taraflar arasındaki kefaletin hükümsüzlüğünün tespiti davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın usulden reddine yönelik olarak verilen kararın süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkilinin, davalı banka ile dava dışı arasındaki kredi ilişkisine karşılık taşınmazını ipotek olarak verdiğini, verdiği ipotek haricinde kullanılan krediye kefil olma iradesinin bulunmadığını, okumadan imzaladığı ipotek sözleşemesin de kendisinin müşterek borçlu - müteselsil kefil yapıldığını fark edince davalı bankaya neoter aracılığı ile kefaletten rücu ihtarında bulunduğunu, buna rağmen davalı bankanın ihtarname keşide ederek kefil olduğu borcun ödenmesini istediğini, müvekkilinin müşterek borçlu ve müteselsil kefillik sebebiyle borçlu bulunmadığının tespitine, davalı aleyhine %40 kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, yetkili mahkemenin Mahkemeleri olduğunu, davacının tarafından kullanılan krediler açısından herhangi bir kefaletinin bulunmadığını, ipotek veren olduğunu, davacının sadece tesis edilmiş olan ipotek nedeniyle söz konusu taşınmaz bakımından ayni sorumluluğunun bulunduğunu, şahsi sorumluluğunun olmadığını, vazgeçme beyanı üzerine davacının kefalet imzasının bulunduğu söz konusu genel kredi sözleşmesinin banka personeli tarafından davacının huzurunda iptal edildiğini, buna rağmen davacının iyi niyet kurallarına aykırı olarak açtığı davanın reddi ile davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Mahkemece, dosya kapsamı ve toplanan deliller birlikte değerlendirildiğinde, davaya konu 03/2013 tarihli genel kredi sözleşmesi ile genel kredi sözleşmesine istinaden alınan yevmiye tarihli yevmiye nolu ipotek resmi senedinde davaya konu TBK 583 maddesi kapsamında geçerlilik şartlarını taşıyan usulen yapılan bir kefalet sözleşmesinin bulunmaması karşısında davacının davasının usulden reddine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 24/04/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.