Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/15604
Karar No: 2019/2545
Karar Tarihi: 26.03.2019

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2017/15604 Esas 2019/2545 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2017/15604 E.  ,  2019/2545 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hüküm, davalı vekillerince temyiz edilmiş, duruşmalı olarak incelenmesi davalılar ... ve ... vekili tarafından istenilmekle; daha önceden belirlenen, 26/03/2019 tarihli duruşma günü için yapılan tebligat üzerine; temyiz eden davalılar ... ve ... vekili Av.... geldi. Karşı taraf davacı adına gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan vekilin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00"e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı; davalıların, ... köyü 191 parselde kayıtlı 22800 m2.tarla vasfındaki taşınmazdaki 1/5 oranındaki hisselerini, ayrı ayrı bedellerle kendisine sattıklarını, bu konuda harici arsa satış sözleşmesi yaptıklarını, davalı ... ile 28.01.2003 tarihli, diğer davalılar ile 13.11.2003 tarihli sözleşmenin tanzim edildiğini, her bir davalının, hisse bedeli olarak 20.000 Alman Markı aldığını; ancak, aradan uzun süre geçmesine rağmen sözleşme yükümlülüklerini yerine getirmediklerini, satmayı vadettikleri hisseleri tapuda adına devir ve tescil yaptırmadıklarını; sözleşmeden dönen tarafın, satış bedelinin %50 fazlasını karşı tarafa ödemekle yükümlü olduğunu; davalıların sattıkları hisselerin keşfen tespit edilecek bedelinin, davalılardan ayrı ayrı tahsili ile, her bir davalıdan ödeme tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte 15.000,00"şer TL"nin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı ...; davacı ile yapılan sözleşmenin gerçek tarihinin 28.01.2000 tarihi olduğunu, zira sözleşmede belirtilen Alman markının tedavülden kalktığı tarihin de bunu doğruladığını, buna göre de, davanın zamanaşımına uğradığını, taşınmazdaki hissesinin
    satışı ile olarak davacının ortağı olan ... ve davacının yeğeni olan ..."a vekaletname verdiğini, bu vekaletname doğrultusunda kendisinin, davacıya satmış olduğu taşınmazın 14.10.2010 tarihinde ..."ya satıldığını, parasını davacının aldığını, geçersiz sözleşmede düzenlenen ceza-i şartın da geçersiz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
    Davalı ... ve ...; davacı tarafından dayanılan belgedeki imzanın, kendilerine ait olduğunu ancak bu sözleşmenin düzenlendiği kağıdın imzalı, boş olarak ve güven duyularak davacıya verildiğini, sözleşmenin 1999 yılında yapıldığını, aynı tarihte de hisselerin devri için ..."nin talimatı ile ortağı olan ... ve yeğeni ..."a devir için vekaletname verdiklerini, taşınmazın daha sonra davacının talimatı ile satıldığını, sözleşme tarihi olarak gösterilen 13.11.2003 tarihinde sözleşmede belirtilen Alman Markı"nın tedavülde olmadığını; kendilerinin 3.000-4.000 Alman Markı civarında para aldıklarını; davanın, zamanaşımına uğradığını savunarak davanın reddini istemişlerdir.
    Mahkemece; Alman Markının 31.12.2001 tarihinde tedavülden kalktığı, bu tarihten sonra tedavülde Alman Markı bulunmadığından kişilerin Alman Markı vererek bir şeyler almaları ve ödeme yapmalarının mümkün bulunmadığı, harici sözleşmelerin, 31.12.2001 tarihinden önce düzenlendiği, taşınmazların teslimi söz konusu olmadığından, davanın 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olup, 31.12.2001 tarihinden itibaren on yıllık zamanaşımı süresinin 31.12.2011 tarihinde dolduğu gerekçesiyle zamanaşımı nedeni ile davanın reddine karar verilmiştir.
    Hükmün davacı vekili tarafından temyizi üzerine Dairemizin 04.12.2014 tarih ve 2014/8100 Esas- 2014/15927 Karar sayılı ilamı ile ".... davacının, davalılardan ... ile 191 parsel sayılı taşınmazdaki hissesini satın alma konusunda 28.01.2003 tarihli sözleşmeyi ve diğer davalılar ... ve ... ile 13.11.2003 tarihli sözleşmeyi imzaladıkları, davalılardan ... adına uyuşmazlık konusu taşınmazdaki hissenin 14.12.2010 tarihinde dava dışı üçüncü kişiye, aynı taşınmazdaki ... adına kayıtlı hissenin yine dava dışı üçüncü kişiye 19.12.2011 tarihinde satıldığı; davanın ise, 25.01.2013 tarihinde açıldığının anlaşıldığı, taraflar arasındaki harici satım sözleşmesinin ifasının imkansız hale geldiği 14.12.2010 ve 19.12.2011 tarihlerinden itibaren, 10 yıllık zamanaşımı süresi içinde, davanın açıldığı gözetilerek; işin esasına girilip, toplanacak deliller doğrultusunda hasıl olacak sonucu göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçelerle ayrıca taraflar arasındaki sözleşme tarihlerinde Alman Markının tedavülde olmadığı ve 31.12.2001 tarihinden sonra Alman Markının tedavülden kalktığından bahisle, taraflar arasındaki sözleşmenin 31.12.2001 tarihi öncesi olup, alacağın zamanaşımına uğradığı kabul edilmiş ise de; harici satım sözleşmesinin yazılı belge olduğu ve yazılı belgenin aksinin yine yazılı belge ile ispat olunacağı düşünülmeden; yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi de doğru görülmemiştir." gertekçesi ile bozulmuştur.
    Mahkemece, bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda;bilirkişi raporu doğrultusunda, davanın kabulü ile 38,400,00 TL alacağın davalı ..."den, 38,400,00 TL alacağın davalı ..."den, 31,200,00 TL alacağın davalı ..."den alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
    1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalıların sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
    2- Tapulu taşınmazların satışına ilişkin sözleşme, resmi şekilde yapılmadığı için TMK"nun 706, TBK"nun 237. (BK."nun 213), Tapu Kanununun 26. ve Noterlik Kanununun 60. maddeleri uyarınca hukuken geçersizdir. Geçersiz sözleşmeler taraflarına geçerli sözleşmelerde olduğu gibi hak ve borç doğurmaz. Taraflar verdiklerini sebepsiz zenginleşme kurallarına göre geri isteyebilir.
    Geçersiz satış sözleşmesi gereğince; diğerinin mal varlığına kayan değerlerin iadesi "Denkleştirici Adalet" düşüncesine dayanmaktadır. Denkleştirici adalet ilkesi ise, haklı bir sebebe dayanmadan başkasının mal varlığından istifade ederek, kendi mal varlığını artıran kişinin elde ettiği kazanımı geri verme zorunda olduğunu ve gerçek bir eski hale getirme yükümlülüğünü ifade eder.
    Bu bakımdan, sebepsiz zenginleşmeye konu alacağın iadesine karar verilirken, taşınmazın satış bedelinin alım gücünün ilk ödeme günündeki alım gücüne ulaştırılması ve bu şekilde iadeye karar verilmesi gerekir. Bu güncelleme yapılırken, güncellemeye esas alınan somut verileri tek tek uygulanarak, ödeme tarihinden ifanın imkânsız hale geldiği tarihe kadar paranın ulaştığı değer her bir dönem için hesaplanmalı, sonra bunların ortalaması alınmalıdır.
    Başka bir deyişle, denkleştirici adalet kuralı gereğince iadeye karar verilirken, satış bedeli olarak verilen paranın alım gücünün, ifanın imkânsız hale geldiği tarihteki alım gücüne uyarlanması zorunluluğu bulunmaktadır.
    Satım bedelinin iade tarihindeki ulaştığı bedel belirlenirken ödenen paranın çeşitli ekonomik etkenler nedeniyle azalan alım gücünün enflasyon, ÜFE-TÜFE artış oranları, altın, işçi ücretlerindeki artış ve döviz kurlarındaki artış vs. ortalamaları göz önünde tutulmalıdır.
    Geçersiz sözleşmeye istinaden, taraflar aldıklarını sebepsiz iktisap hükümlerine göre iade ile mükelleftirler. Geçersiz sözleşme ile kararlaştırılan cezai şart vs. feri haklarda geçersiz olup tarafları bağlamaz.
    Somut olayda, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda; dava tarihi itibari ile her bir davalının taşınmazdaki hisselerinin rayiç değeri tespit edilmiş, mahkemece belirlenen bu miktarlar doğrultusunda hüküm tesis edilmiştir.
    Mahkemece; davalılara ödenen satış bedelinin, ifanın imkânsız hale geldiği tarih itibariyle (hisselerinin üçüncü kişilere satıldığı tarih, davalı ... yönünden 14.12.2010 tarihi, diğer davalılar yönünden 19.12.2011 tarihi) çeşitli ekonomik etkenlerin ÜFE-TÜFE artış oranları, altın ve döviz kurlarındaki artışlar, memur maaş ve işçi ücretlerindeki artışlar ve benzeri ekonomik göstergelerin ortalamaları alınmak suretiyle ulaşacağı alım gücü, yukarıda açıklanan ilke ve esaslar çerçevesinde, uzman bilirkişiden denetime elverişli rapor alınmak suretiyle belirlenmesi; bu yolla belirlenecek miktara hükmedilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davalıların taşınmazdaki hisselerinin dava tarihindeki rayiç değerine hükmedilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle davalıların sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428 inci maddesi gereğince davalılar yararına BOZULMASINA, 2.037 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacı taraftan alınıp davalı ... ve ..."e verilmesine, peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz eden davalı taraflara iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26/03/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi