Esas No: 2017/112
Karar No: 2017/172
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2017/112 Esas 2017/172 Karar Sayılı İlamı
T.C. UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ HUKUK BÖLÜMÜ ESAS NO : 2017 / 112 KARAR NO : 2017 /172 KARAR TR : 13.3.2017 |
ÖZET : 5. Kor. 105. Top. Alay Komutanlığı emrinde görevli iken sözleşmesi feshedilen, 08/08/2009 tarihinden itibaren sağlık yardımına hak kazanarak terhis edilen, 3269 sayılı Uzman Erbaş Kanunu’nun 10. maddesinde yer verilen "Sözleşmeleri sağlık nedeniyle sona erenlerden; sözleşmelerinin sona ermesine neden olan sıhhi arızalarının tedavisine devam edenlere, sözleşme sona erme tarihinden başlamak şartıyla on iki ayı geçmemek üzere…” sağlık yardımı yapılacağı hükmü uyarınca 12/10/2009-12/08/2010 tarihleri arasında toplam 11.871,32 TL sağlık yardımı yapılan davalıya sağlık yardımı yapılmaya başlandığı tarihten itibaren Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından da malullük aylığı bağlandığının öğrenilmesi üzerine; yapılan sağlık yardımı hakkında toplamda 11.871,32 TL kamu zararı oluşması nedeniyle söz konusu yardımın ödendiği aylara göre değişen tarihlerden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsil edilmesi istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk. |
K A R A R
Davacı : Milli Savunma Bakanlığı
Vekili : Av. H.A.
Davalı : A.G.
O L A Y : Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davalının 5. Kor. 105. Top. Alay Komutanlığı emrinde görevli iken sözleşmesinin feshedildiğini, 08/08/2009 tarihinden itibaren sağlık yardımına hak kazandığını ve terhis edildiğini, davalıya 3269 sayılı Uzman Erbaş Kanunu’nda yer alan "Sözleşmeleri sağlık nedeniyle sona erenlerden; sözleşmelerinin sona ermesine neden olan sıhhi arızalarının tedavisine devam edenlere, sözleşme sona erme tarihinden başlamak şartıyla on iki ayı geçmemek üzere…” sağlık yardımı yapılacağı hükmü gereği 12/10/2009-12/08/2010 tarihleri arasında toplam 11.871,32 TL sağlık yardımı yapıldığını, 3269 sayılı Uzman Erbaş Kanunu gereği, sağlık yardımı yapılan bir uzman erbaşa sağlık yardımı almaya başladığı tarihten itibaren Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından da malullük aylığı bağlandığının öğrenilmesi üzerine yapılan sağlık yardımı hakkında kamu zararı oluşması nedeniyle söz konusu yardımın geri alınması konusunda tereddüde düşüldüğünden konu ile ilgili olarak 1. Ordu Komutanlığı’ndan ‘‘…ilgili kanuna göre ödenen sağlık yardımının, personelin malullük aylığına hak kazandığı tarihten itibaren kesilmesi gerektiği, sağlık yardımı yapılmadan ünce SGK"dan malullük durumunun öğrenilmesi ve personelin malullük aylığına hak kazandığı tarihten itibaren yapılan yardımların "Kamu Zararlarının Tahsiline ilişkin Yönetmelik" hükümlerine güre tahsil edilmesi gerektiği…’’ konusunda görüş alındığını, ilgili görüş gereğince Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan emekli maaşı bağlanma başlangıç tarihi sorgulaması yapıldığını, sorgulama neticesinde 15/08/2009 tarihinden itibaren emekli maaşı bağlandığını, bu nedenle de sağlık yardımı ödemesi başlangıç tarihi ile malullük aylığı başlangıç tarihlerinin aynı zamana denk geldiği tespit edildiğini, davalıya 15/05/2013 tarih ve 43517385-9140-231-13 sayılı ödeme ihbarı gönderildiğini, ödeme ihbarının davalıya 03/06/2013 tarihinde tebliğ edildiğini, davalının 27/06/2013 tarihinde dilekçe ile ödemede bulunmayacağını bildirdiğini, bu nedenlerle toplam 11,871,32 TL fazla ödemenin; 2.123,11-TL"nin 16/10/2009 tarihinden, 953,86TL"nin 16/11/2009 tarihinden, 953,86-TL"nin 15/12/2009 tarihinden 953,86 TL’nin 21/01/2010 tarihinden, 978,59 TL"nin 16/02/2010 tarihinden, 978,59TL"nin 23/03/2010 tarihinden, 978,59 TL"nin 27/04/2010 tarihinden, 978,59 TL"nin 25/05/2010 tarihinden, 978,59 TL"nin 21/06/2010 tarihinden, 1.993,68 TL"nin 13/08/2010 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesi istemi ile adli yargı yerinde dava açmıştır.
ÇORLU 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 22/10/2014 gün ve 2013/632 Esas, 2014/656 Karar sayı ile ‘‘…Dava dilekçesi müzekkere cevapları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Tarafların arasındaki ihtilafın davacı yanın tesis ettiği idari işlemden kaynaklandığı, sorunun halli için uyuşmazlığın idare hukuku çerçevesinde idare mahkemesinin yapacağı yargılama ve tespitlerle çözüme kavuşacağı, davalı yana yapılan ödeme ihbarının yeni bir idari işlem niteliğinde olup süresinde idari yargıya iptali için başvurulmadığı takdirde kesinlik kazanacağı ve doğrudan tahsil yoluna gidilebileceği, bu aşamada mahkememizin görev alanı dışında bulunduğu anlaşılmakla…’’ şeklindeki gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi: 26/11/2015 gün ve 2015/29573 Esas, 2015/34579 Karar sayı ile kararın onanmasına hükmetmiş, davacı vekilinin karar düzeltme talebi üzerine aynı Dairece, 14/03/2016 gün 2016/2610 Esas, 2016/7540 Karar sayı ile davacı vekilinin talep konusu miktarın, karar düzeltme talep sınırının altında kalması nedeniyle reddedilmiş, bu şekilde karar 14/03/2016 tarihinde kesinleşmiştir.
Davacı vekili, 27/04/2016 havale tarihli dilekçesiyle dosyanın idare mahkemesine gönderilmesini talep etmiştir.
Tekirdağ İdare Mahkemesi: 07/09/2016 gün ve 2016/1138 Esas, 2016/752 Karar sayı ile ‘‘…2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari Davaların Açılması” başlıklı 3. maddesinde; idari davaların, Danıştay, İdare Mahkemesi ve Vergi Mahkemesi Başkanlıklarına hitaben yazılmış imzalı dilekçelerle açılacağı, dilekçelerde; tarafların ve varsa vekillerinin veya temsilcilerinin ad ve soyadları veya unvanları ile adreslerinin, davanın konusu ve sebepleri ile dayandığı delillerin, davaya konu olan idari işlemin yazılı bildirini tarihinin, tam yargı davalarında uyuşmazlık konusu miktarın gösterileceği, dava konusu kararın ve belgelerin asılları veya örneklerinin dava dilekçesine ekleneceği, dilekçeler ile bunlara ekli örneklerin karşı taraf sayısından bir fazla olacağı; 15/1-d maddesinde ise, dilekçelerin 3. maddeye uygun olmadıklarının tespiti halinde, yeniden dava açılmak üzere dilekçenin reddedileceği kuralına yer verilmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden; davacı tarafından, 3269 sayılı Uzman Erbaş Kanunu gereğince sağlık yardımı alan davalının sağlık yardımı almaya başladığı tarihten itibaren malullük aylığı da aldığının öğrenilmesi üzerine sağlık yardımı konusunda kamu zararı oluştuğundan bahisle toplamda 11.871,32-TL"nin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiyle Çorlu Asliye" Hukuk Mahkemesi"ne hitaben düzenlenen dilekçe ile açılan davanın; Çorlu 2. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 22/10/2014 tarihli ve E:2013/632, K:2014/656 sayılı karan ile idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle reddine karar verildiği, anılan kararın Yargıtay 13. Hukuk Dairesi"nin 26/11/2015 tarihli ve E:2015/29573, K:2015/34579 sayılı karan ile onandığı, davacı vekilinin karar düzeltme isteminde bulunması üzerine karar düzeltme dilekçesinin aynı Daire"nin 14/03/2016 tarihli ve E:2016/2610, K:2016/7540 sayılı karan ile reddine karar verildiği, Çorlu 2. Asliye Hukuk Mahkemesi"nin 22/10/2014 tarihli ve E:2013/632, K:2014/656 sayılı kararının 14/03/2016 tarihinde kesinleştiği, davacı vekili tarafından kesinleşmiş karar uyarınca dava dosyasının Tekirdağ İdare Mahkemesi"ne gönderilmesinin istenmesi üzerine de dava dosyasının Mahkememize gönderildiği anlaşılmıştır.
Bu durumda Tekirdağ İdare Mahkemesi Başkanlığı"na hitaben yazılmış dava dilekçesi ile davanın açılması gerektiğinden, Çorlu Asliye Hukuk Mahkemesi"ne hitaben yazılan dava dilekçesinin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 3. maddesine uygun olarak düzenlenmediği sonucuna varılmıştır.’’ şeklindeki gerekçesiyle dilekçenin reddine karar vermiş, davacı vekili dava dilekçesini yenileyerek usulüne uygun şekilde ve aynı istemle dava açmıştır.
TEKİRDAĞ İDARE MAHKEMESİ: 25/11/2016 gün ve 2016/1507 Esas sayı ile ‘‘…2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu"nun "İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı" başlıklı 2. maddesinde, "İdari dava türleri şunlardır:
(İptal: Ana.Mah.nin 21/9/1995 tarih ve E: 1995/27, K: 1995/47 sayılı karan ile; Yeniden Düzenleme: 8/6/2000 - 4577/5 md.) İdari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan iptal davaları,
İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel haklan doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları,
(Değişik: 18/12/1999-4492/6 md.) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar..." düzenlemesine yer verilmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden, 3269 sayılı Uzman Erbaş Kanunu gereğince sağlık yardımı alan davalının sağlık yardımı almaya başladığı tarihten itibaren malullük aylığı da aldığının öğrenilmesi üzerine sağlık yardımı konusunda kamu zararı oluştuğundan bahisle toplamda 11.871,32 TL"nin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Olayda, davacı idare tarafından, kamu zararı oluştuğundan bahisle 11.871,32 TL"nin yasal faizi ile birlikte tarafına ödenmesine karar verilmesi istemiyle gerçek kişi hasım gösterilmek suretiyle açılan bu davanın, idari davaya konu olabilecek nitelikte kesin ve yürütülebilir nitelikte bir idari işlemin iptalinin istendiği iptal davası niteliğinde bir dava olmadığı gibi davalı konumunda kamu gücüne haiz idarenin yer aldığı tam yargı davası niteliğinde bir dava da olmadığı, bu nedenle de idari yargı dava türleri arasında yer almadığı sonucuna varıldığından; davacı idarenin gerçek kişiye karşı açtığı alacak davası niteliğindeki bu davanın görüm ve çözümünün adli yargı yerine ait olduğu kanaatine ulaşılmıştır…’’ şeklindeki gerekçesiyle görevsizliğe ve 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine ve dosya incelemesinin bu konuda Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vermiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN, Mehmet AKBULUT ve Yüksel DOĞAN’ın katılımlarıyla yapılan 13.3.2017 günlü toplantısında:
l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesine göre başvuruda bulunulmuş olduğu, idari yargı dosyasının Mahkemece, ekinde adli yargı dosyası ile birlikte Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Sinem USTA’nın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava, 5. Kor. 105. Top. Alay Komutanlığı emrinde görevli iken sözleşmesi feshedilen, 08/08/2009 tarihinden itibaren sağlık yardımına hak kazanarak terhis edilen, 3269 sayılı Uzman Erbaş Kanunu’nun 10. maddesinde yer verilen "Sözleşmeleri sağlık nedeniyle sona erenlerden; sözleşmelerinin sona ermesine neden olan sıhhi arızalarının tedavisine devam edenlere, sözleşme sona erme tarihinden başlamak şartıyla on iki ayı geçmemek üzere…” sağlık yardımı yapılacağı hükmü uyarınca 12/10/2009-12/08/2010 tarihleri arasında toplam 11.871,32 TL sağlık yardımı yapılan davalıya sağlık yardımı yapılmaya başlandığı tarihten itibaren Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından da malullük aylığı bağlandığının öğrenilmesi üzerine; yapılan sağlık yardımı hakkında toplamda 11.871,32 TL kamu zararı oluşması nedeniyle söz konusu yardımın ödendiği aylara göre değişen tarihlerden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsil edilmesi istemi ile açılmıştır.
19/10/2006 tarih ve 26324 Nolu Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren ‘Kamu Zararlarının Tahsiline İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmelik’in, ‘Kamu Zararının Belirlenmesi’ne ilişkin 6. Maddesinde;
‘‘(1) Kamu zararının belirlenmesinde;
a)Yapılan iş, alınan mal veya hizmet karşılığı olarak ilgili mevzuatında belirtilen ya da mevzuatında öngörülen karar, onay, sözleşme ve benzeri belgelerde belirlenen tutardan fazla ödeme yapılması,
b)İlgili mevzuatında öngörülen haller dışında, iş yaptırılmadan, mal veya hizmet alınmadan önce ödeme yapılması,
c)Transfer niteliğindeki giderlerde, fazla veya yersiz ödemede bulunulması,
ç)İlgili mevzuatı gereğince görevlendirilen komisyon veya kişilerce rayiç bedelinden daha yüksek fiyatla iş yaptırılması, mal veya hizmet alınması,
d)Kamu idarelerine ait malların kiraya verilmesi, tahsisi, yönetimi, kullanımı ve elden çıkarılması işlemlerinin mevzuata uygun bir şekilde yapılmaması,
e) Görevlilere teslim edilen taşınırların zarara uğraması,
f)İdare gelirlerinin tarh, tahakkuk veya tahsil işlemlerinin mevzuata uygun bir şekilde yapılmaması,
g)Kamu idaresinin yükümlülüklerinin mevzuatına uygun bir şekilde yerine getirilmemesi nedeniyle kamu idaresine faiz, tazminat, gecikme zammı, para cezası gibi ek malî külfet getirilmesi,
ğ) Mevzuatında öngörülmediği halde ödeme yapılması esas alınır.’’ şeklinde;
‘Kamu Zararının Tespiti Ve Bildirilmesi’ne ilişkin 7. Maddesinde;
“(1) Kamu zararları 6 ncı maddede belirtilen hususlar göz önünde bulundurulmak suretiyle;
a) Kontrol, denetim veya inceleme,
b) Sayıştayca kesin hükme bağlama,
c) Adlî, idarî veya askerî yargılama sonucunda tespit edilir.
(2) Tespit edilen kamu zararına ilişkin yazı, tutanak, rapor, ilâm ve benzeri belgeler ilgili kamu idarelerine gönderilir. Kontrol, denetim ve inceleme sonucunda tespit edilerek kamu idarelerine bildirilen kamu zararlarına ilişkin belgelerde yer alan hususlar, ilgili harcama yetkilisinin de görüşleri alınmak suretiyle merkezde üst yönetici, taşrada ise idarenin en üst yöneticisi tarafından değerlendirilir. Taşrada idarenin en üst yöneticisi ile harcama yetkilisi görevinin aynı kişide birleşmesi halinde değerlendirme üst yönetici tarafından yapılır. Yapılan değerlendirme sonuçları dosyasına konulur.
(3) Kontrol, denetim veya inceleme sonucunda tespit edilen kamu zararına ilişkin belgelerde, sorumlularla birlikte tahsil sürecine dahil edilecek ilgililer de belirtilir. Bu belirlemenin yapılmadığı durumlarda, zararın tahsil sürecine dahil edilecek ilgililer merkezde üst yönetici, taşrada ise idarenin en üst yöneticisi tarafından yaptırılacak inceleme ile belirlenir.
(4) Yargı kararları ve Sayıştay ilâmlarıyla tespit edilen kamu zararı alacakları ile değerlendirme sonucunda takip ve tahsiline karar verilen alacaklar, merkezde strateji geliştirme birimlerince, taşrada ise takibe yetkili idare birimince takip edilir.
(5) Sayıştay denetçileri tarafından inceleme sırasında mevzuata uygun bulunmayan veya noksan görülen işler hakkında kendilerine gönderilen kamu zararına ilişkin sorguların bir örneği, ilgili kamu görevlisince ilgisine göre üst yönetici veya en üst yöneticiye bildirilir. Bu sorgular, kamu idaresince ihbar kabul edilerek gerekli kontrol, denetim ve inceleme başlatılabilir” şeklinde;
‘Kamu Zararından Doğan Alacakların Tahsil Şekilleri’ne ilişkin 12. Maddesinde;
‘‘(1) Kamu zararından doğan alacaklar, sorumlulardan ve/veya ilgililerden, zararın oluştuğu tarihten itibaren ilgili mevzuatına göre hesaplanacak faiziyle birlikte tahsil edilir.
(2) Tespit edilen kamu zararları;
a) Rızaen ve sulh yolu ile ödenmek,
b) 22/4/1926 tarihli ve 818 sayılı Borçlar Kanunu hükümlerine göre takas yapılmak,
c) 2004 sayılı Kanun hükümleri uygulanmak suretiyle tahsil edilir.’’ şeklinde;
‘Kamu Zararından Doğan Alacakların Silinmesi’ne ilişkin 21. Maddesinin 5. Fıkrasında;
(5) Alacağın tahsili için açılan davada kamu idaresi aleyhine karar verildiği ve Yargıtay tarafından da onanmak suretiyle hüküm kesinleştiği veya kamu idaresi için bir yarar görülmediğinden temyizden yetkili mercinin onayı alınarak vazgeçildiği hallerde, Yargıtay ilâmı veya temyizden vazgeçme onayı ile buna ilişkin aleyhteki mahkeme kararı, hukuk birimince strateji geliştirme birimi veya ilgili taşra birimine gönderilir. Bu birimlerce de, söz konusu belgelerin onaylı birer örnekleri ilgili muhasebe birimine intikal ettirilerek alacağın kayıtlardan çıkarılması sağlanır.’’ şeklindeki düzenlemeler ile kamu zararlarının tahsiline ilişkin usul belirlenmiştir.
Dava dosyalarının incelenmesinden; 3269 sayılı Uzman Erbaş Kanunu gereğince sağlık yardımı alan davalının sağlık yardımı almaya başladığı tarihten itibaren malullük aylığı da aldığının öğrenilmesi üzerine sağlık yardımı konusunda kamu zararı oluştuğundan bahisle toplamda 11.871,32 TL"nin yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi istemiyle Çorlu 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açıldığı, davanın görev yönünden reddine dair kararın Yargıtay 13. Hukuk Dairesi tarafından onandığı, bu kez davacı hazine vekilinin Tekirdağ İdare Mahkemesi’nde tam yargı davası ikame ettiği, Tekirdağ İdare Mahkemesi’nce de davanın görev yönünden adli yargı yerinde görülmesi gerektiğinden bahisle görevsizlik kararı verilerek yargı yolunun belirlenmesi maksadıyla dosyanın Mahkememize gönderildiği anlaşılmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı” başlığını taşıyan 2. maddesinin birinci fıkrasında, “1. (Değişik: 10/6/1994 - 4001/1 md.) İdari dava türleri şunlardır:
a) (İptal: Ana.Mah.nin 21/9/1995 tarih ve E:1995/27, K:1995/47 sayılı kararı ile; Yeniden Düzenleme: 8/6/2000 - 4577/5 md.) İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan iptal davaları,
b) İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları,
c) (Değişik: 18/12/1999-4492/6 md.) Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar” denilmiştir.
Bilindiği gibi idari davalardan olan iptal ve tam yargı davalarında davalı daima idaredir. Bir başka deyişle, idari yargı yerinde açılan bir iptal ya da tam yargı davasına bakılabilmesi için, diğer dava koşullarının yanı sıra, davanın idare aleyhine açılmış olması gerekmekte; idari yargı yerinde gerçek kişiler aleyhine dava açılabilmesine hukuken olanak bulunmamaktadır.
Bu durumda, davanın, ortada idarece kamu gücüne dayalı olarak ve idari usul ve esaslara göre re"sen ve tek yanlı biçimde tesis edilmiş bir işlem veya eyleminden dolayı hak ve menfaati ihlâl edilenler tarafından idare aleyhine açılmış 2577 sayılı Yasa"nın 2. maddesinde belirtilen davalardan biri olmadığı; davanın, davacı idare tarafından haksız ödemede bulunulduğu ve kamu zararı oluştuğu iddiasıyla gerçek kişi davalı aleyhine alacağın tahsili maksadıyla açılmış ‘alacak davası’ mahiyetinde olduğu, ayrıca Kamu Zararlarının Tahsiline İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin ‘Kamu Zararından Doğan Alacakların Silinmesi’ başlıklı 21. Maddesinin 5. fıkrasında idarenin alacağına ilişkin olarak kişiye karşı açılan bu tür tazminat davalarında adli yargı mercilerinin görevli olduğuna işaret edilmesi karşısında idari yargının görevine giren bir dava bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Buna göre, davacı idare tarafından alacağının tahsili için gerçek kişi aleyhine açılan davanın, özel hukuk hükümleri çerçevesinde görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevlidir.
Açıklanan nedenlerle, Tekirdağ İdare Mahkemesi’nin başvurusunun kabulü ile, Çorlu 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 22/10/2014 gün ve 2013/632 Esas, 2014/656 Karar sayılı görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.
S O N U Ç : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Tekirdağ İdare Mahkemesinin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Çorlu 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 22/10/2014 gün ve 2013/632 Esas, 2014/656 Karar sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 13.3.2017 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.
Başkan Nuri NECİPOĞLU
|
Üye Ali ÇOLAK
Üye Süleyman Hilmi AYDIN |
Üye Yusuf Ziyaattin CENİK
Üye Mehmet AKBULUT |
Üye Alaittin Ali ÖĞÜŞ
Üye Yüksel DOĞAN |