13. Hukuk Dairesi 2015/40798 E. , 2018/4169 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde asıl ve birleşen dosya davalıları avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, asıl ve birleşen dava ile davalılar ile ayrı ayrı gayrimenkul satış vaadi sözleşmeleri yaptığını,bu sözleşmeler ile murislerinden ve murisi evvellerinden kendilerine intikal eden hak ve hisselerinin tamamını satmayı vaad ve taahhüt ettiklerini, satış vaadi bedelinin tamamının nakden ödediğini ancak taşınmazlarda elbirliği mülkiyeti olduğunu, kendisi hissedarlardan olmadığından tescile icbar davası açamadığını, nitekim açtığı davanın da red edildiğini ileri sürerek, öncelikle taşınmazın aynına ihtiyadi tedbir konulması, ardından aralarındaki sözleşme geçerli olduğundan satın aldığı hisselerin rayiç değeri için şimdilik 9.000,00 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte hükmedilmesi, bunun mümkün olmaması halinde ödediği bedelin denkleştirici adalete göre güncellenerek şimdilik 9.000,00 TL" nin dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte hükmedilmesini istemiş, ıslah ile davasını 50.000,00 TL"ye yükseltmiştir.
Davalılar, usulüne uygun tebliğe rağmen davaya cevap vermemişlerdir.
Mahkemece, davacı asıl ve birleşen davaların kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar ... ve ... tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine aykırılık nedeniyle açılan hisse değerinin davalılardan tahsili, bunun mümkün olmaması halinde ise sözleşmeye göre ödediği bedelin denkleştirici adalete göre güncellenerek tahsili talebine ilişkindir. Her ne kadar, mahkemece, asıl ve birleşen davalar yönünden davanın kabulüne yönelik hüküm tesis edilmiş ise de; HMK’nun 297 ve devamı maddeleri gereğince bir davada istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenilen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekli olup, davaların birleştirilmesi durumunda da, asıl ve birleşen davaların birbirinden bağımsız, müstakil davalar olması nedeniyle, hüküm kısmında her bir dava hakkında o davalara ilişkin asıl talepler, vekalet ücretleri ve mahkeme masraflarıyla birlikte ayrı ayrı hüküm kurulması zorunludur. Somut olayda, davacı asıl ve birleşen her bir dava ile ayrı ayrı talepte bulunduğuna göre, mahkemece, her bir dava için ayrı ayrı hüküm kurularak ayrı ayrı yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerekir. O halde, mahkemece, tüm davalar için ayrı ayrı karar verilmesi gerekirken asıl ve birleşen dosyalar için ortak karar verilmiş olması, yukarda açıklanan ilkeler ışığında HMK’nun 297 ve devamı maddelerinde belirtildiği şekilde usul ve yasaya aykırıdır. Bu husus, kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmeseler dahi re"sen bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre asıl ve birleşen davalıların sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Birinci bentte açıklanan nedenlerle, temyiz edilen kararın BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz eden asıl ve birleşen davalıların temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan 883,80 TL harcın istek halinde davalı ..."e, 856,10 harcın davalı ..."e iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04/04/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.