11. Hukuk Dairesi 2018/222 E. , 2019/5584 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 05/10/2017 tarih ve 2009/806-2017/755 sayılı kararın Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş olduğu anlaşılmakla, duruşma için belirlenen 17/09/2019 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı bankada bulunan hesabından dava dışı şube müdür yardımcısının usulsüz işlemler ile zimmetine para geçirdiğini ileri sürerek, şimdilik 400.000 TL alacağın ve 20.000 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren en yüksek banka faiz oranı üzerinden davalıdan tahsliline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davacının banka müfettişine ve Ağır Ceza Mahkemesine verdiği ifadede zararını 250.000 TL olarak belirttiğini, zararın davacının banka personeli ile sıkı ilişkisi ve bankaya gelmeden işlem yaptırmasından kaynaklandığını, zararın Aydın Ağır Ceza Mahkemesinde tespit edileceğini, manevi tazminat istemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece uyulan bozma ilamına göre, hukuk hakiminin ceza mahkemesinde yapılan yargılama sonucu hükme esas alınan maddi kabuller ile bağlı olduğu, bozmaya uyulmakla oluşan usulü kazanılmış hak durumu, 818 sayılı TBK"nın 53. maddesi, Aydın 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2010/414 Esas, 2013/326 Karar ve 24.04.2013 tarihli kararı ve Yargıtay 7. Ceza Dairesinin 2016/11977 Esas, 2016/9709 Karar ve 10.10.2016 tarihli düzelterek onama kararı dikkate alındığında, davacı ..."a ait Aydın / Germencik Zirrat Bankası Şubesinde açılan hesaptan davalı banka çalışanı ..."ın usulsüz işlemleri ile davacının 77.692,72 TL zarara uğratıldığının kabulünün gerekeceği gerekçesi ile davacı tarafın davalı banka aleyhine açtığı maddi tazminat talepli davanın kısmen kabulü ile 77.692,71 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi oranı ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, davacı tarafın davalı banka aleyhine açtığı manevi tazminat talepli davada; daha önce verilen karar kesinleşmekle yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı banka vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Dava, davalı banka nezdinde bulunan davacı hesabından dava dışı banka personeli tarafından zimmete geçirilen paranın iadesi istemine ilişkindir.
Mahkemece verilen ilk karar, davalı bankanın Aydın 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen 2005/303 Esas sayılı davaya müdahil olduğu, sanık ...’ın 393.548,92 TL tutarlı zimmetinin basit zımmet değil nitelikli zımmet sayılması ve ayrıca tespit edilen zımmet tutarından sanıktan tahsili gerektiği yönünden mahkeme kararını temyiz ettiği, mahkemece BK’nun 53.maddesi gereğince ceza davasının sonucu beklenerek bir karar verilmesi gerektiğinden bahisle davacı yararına bozulmuştur.
Ceza mahkemesi tarafından verilen karar, Yargıtay 7. Ceza Dairesi"nin 2016/11797 Esas 2016/9709 Karar sayılı ilamı ile düzeltilerek onanmıştır. Anılan ilamda ""...Mudi ..."ın yatırım hesabından sanık tarafından mudinin bilgi ve izni dışında 1361 adet B tipi likit fonun karşılığının da sanık tarafından zimmetine geçirildiği kabul edilerek hüküm kurulmuş ise de; mudinin idari soruşturma aşamasında önce 1412 pay fona ilişkin hiç bir işlemin tarafınca yapıldığının kabul etmemesi, akabinde yapılan kriminal inceleme raporunda 51 adet mudi imzası taşıyan tediye fişlerindeki imzanın mudiye ait olduğunun tespit edilmesi ve bir kısım mudi imzası olmadan düzenlenen tediye fişlerinin de kendi bilgisi dahilinde yapılan işlemler olduğunu kabul etmesi karşısında, mudinin anılan fon işlemelerine ilişkin çelişkili beyanlarda bulunması, sanığın ise bu işlemlerinin mudinin bilgisi dahilinde yapıldığına ilişkin savunmasının aksine bir delil olmadığı ve anılan fon bedellerinin banka zararını kapsamayacağı gözetilmeden yazılı şekilde hüküm tesisi...yasaya aykırı, sanık müdafii ile katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden ve bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden...hükmün 2 numaralı bendinden "392.548.92 TL" ibaresi çıkartılarak yerinde "77.692.72 TL" yazılması ile hükmün ... düzeltilerek onanmasına"" karar verilmiştir.
Mahkemece Dairemiz bozma ilamına uyularak, başkaca bir inceleme ve değerlendirme yapılmaksızın kesinleşen ceza mahkemesi kararındaki "77.692.72 TL" esas alınmak sureti ile bu miktar üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Ancak, ceza mahkemesi kararlarının hukuk mahkemesine (davasına) etkisi, hukukumuzda mülga 818 Sayılı Borçlar Kanunu"nun 53. maddesinde düzenlenmiş olup; hukuk hakimi, ceza mahkemesinin kesinleşmiş kararları karşısında ilke olarak bağımsız kılınmıştır. Bu ilke, ceza kurallarının kamu yararı yönünden bir yasağın yaptırımını; aynı uyuşmazlığı kapsamına alan hukuk kurallarının ise, kişi ilişkilerinin Medeni Hukuk alanında düzenlenmesi ve özellikle tazmin koşullarını; öngörmesi esasına dayanmaktadır. 818 sayılı B.K"nun "Ceza Hukukuyla Medeni Hukuk Arasında Münasebet" başlıklı 53. maddesinde: "Hakim, kusur olup olmadığına yahut haksız fiilin faili temyiz kudretini haiz bulunup bulunmadığına karar vermek için ceza hukukunun mesuliyete dair ahkamiyle bağlı olmadığı gibi, ceza mahkemesinde verilen beraat kararıyla da mukayyet değildir. Bundan başka ceza mahkemesi kararı, kusurun takdiri ve zararın miktarını tayin hususunda dahi hukuk hakimini takyit etmez." hükmü yer almaktadır (6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 74. maddesi hükmü de paralel bir düzenlemeyi içermektedir.).
Bu durumda, Yargıtay 7. Ceza Dairesi"nin 2016/11797 Esas 2016/9709 Karar sayılı ilamında yer alan fon kalemine ilişkin tespitler gözönünde bulundurularak, bir bilirkişi heyetinden rapor alınması ve tarafların yargılama sürecindeki kazanılmış hakları da gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, hükmün temyiz eden davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı banka vekilinin tüm temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 2.037,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, aşağıda yazılı bakiye 3.980,19 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalı Banka"dan alınmasına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 19/09/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.