10. Hukuk Dairesi 2013/22537 E. , 2014/19478 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Bandırma 1. Asliye Hukuk(İş) Mahkemesi
Tarihi :11.07.2013
No :2012/106-2013/301
Dava, 01.08.1997-19.07.2009 arası dönemde hizmet akdine dayalı olarak geçen ancak Kuruma tescil edilmeyen hizmetlerin tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozma sonrası yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalılar avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Husumet nedeniyle davanın reddine dair önceki karar, Dairemizin 13.12.2011 Tarih 2010/9864 Esas 2011/17903 Karar sayılı ilamıyla; “...Somut olayda, çalışıldığı iddia edilen “Damızlık tavukhane işletmesi” işyerinin ...897 sayılı sicil numarasıyla dava dışı G.. T.. adına tescil edildiği, anılan kişinin aynı zamanda davalı şirketin kurucu ortağı ve müdürü olduğu anlaşılmaktadır. Bu itibarla hasımda değil temsilcide yanılma söz konusudur. Bu durumda mahkemece, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 124/4. maddesindeki; dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesinin kabul edilebilir bir yanılgıya dayanması halinde hâkimin karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebileceğine ilişkin düzenleme de gözetilerek, ek dava açılmaksızın, davacıya uygun önel verilerek dava dışı G.. T..’a dava dilekçesi ve duruşma günü tebliğ edilmesinin sağlanması ve anılan davalı huzuru ile yargılama yapılıp savunma ve delilleri toplandıktan sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir...” gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozmaya uyularak yapılan yargılama sürecinde, G.. T..’a tebligat yapılmış ve dava anılan işverenin huzuruyla görülüp sonuçlandırılmıştır.
Dosya içeriğinden, “damızlık tavukhane işletmesi” işyerinin 1053897 sicil numarası ile 14.07.2001 tarihi itibariyle davalı G.. T.. adına yasa kapsamına alındığı, giriş bildirgesi ve çalışma bildirimi bulunmamakla birlikte talep ve dava tarihine göre hak düşürücü sürenin geçmediği, müfettiş denetimi yapılmayıp tanık beyanı dışında yazılı bir delilin de bulunmadığı, ayrıca taleple çakışan biçimde başka bir yer çalışmasının olmadığı, mahkemece, kocanın da aynı yer ve mevkide bulunan başka bir aile şirketinde çalıştığı gerekçe gösterilerek kocanın giriş tarihi olan 01.08.1998 tarihi esas alınarak 01.08.1998-19.07.2009 arası dönem yönünden davanın kısmen kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.
İşyerinin kapsama alındığı 14.07.2001 tarihi itibariyle işyerinde çalışan ve mahkemece beyanlarına başvurulan bordro tanıklarının, davacının, davalı işyerinde, kapsam tarihinden önceki dönemleri de içerecek şekilde yumurta toplama işinde çalıştığını beyan etmeleri karşısında, 14.07.2001 tarihi ile talep sonu tarihi olan 19.07.2009 tarihi arasında çalışmanın tespitine dair mahkeme kabulünde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Bu tür sigortalı hizmetlerin saptanmasına ilişkin davaların, kamu düzeniyle ilgili olduğu ve bu nedenle de özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğu açıktır. 506 sayılı Yasanın 2. maddesi; bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanların bu kanuna göre sigortalı sayılacağını, 4. maddesi ise; bu kanunun uygulanmasında 2. maddede belirtilen sigortalıları çalıştıran gerçek veya tüzel kişilerin işveren olduğunu düzenlemiştir. Mahkemece, öncelikle 01.08.1997-14.07.2001 arası dönemde iş yerinin mevcudiyeti ve faal olup olmadığı titizlikle araştırılıp açıklığa kavuşturulmalı, bu bağlamda, iş yerinin meslek kuruluşları ve ticaret sicil müdürlüğü ile vergi dairesi nezdinde kaydının bulunup bulunmadığı yönünde araştırma yapılıp, tescil ve mükellefiyet adresleri belirlenmeli, yine davalı iş yerinin davaya konu dönemde ve iddia edilen adreste çalışma izni ve ruhsatı ile elektrik-su-telefon aboneliğinin bulunup bulunmadığı ilgili belediye ile PTT müdürlüğünden sorulup belirlenmeli, dinlenen bordro tanıklarının beyanları da değerlendirilerek, toplanan ve toplanacak deliller dosya içinde mevcut diğer delillerle birlikte değerlendirilip sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece, belirtilen maddi ve hukuki esaslar göz önünde tutulmadan eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde; davalılar avukatlarının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli, hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davalılardan G.. T.."a iadesine, 14.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.