Abaküs Yazılım
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/2484
Karar No: 2022/1260
Karar Tarihi: 12.10.2022

BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2019/2484 Esas 2022/1260 Karar Sayılı İlamı

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/2484
KARAR NO: 2022/1260
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/06/2019
NUMARASI: 2017/739 E. - 2019/610 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari satıma konu aracın ayıplı olması nedeniyle)
Taraflar arasındaki alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı ... vekili, 26.06.2017 tarihli dava dilekçesinde özet ile; davacının tacir olduğunu, araç kiralama alanında faaliyet gösterdiğini, davalılardan ... den 05.04.2017 tarihinde ... plakalı, ... marka ... şasi no.lu, ... motor no.lu 2017 model aracı 67.000,00 TL bedelle satın aldığını, aracın 07.04.2017 tarihinde teslim alındığını, 08.04.2017 tarihinde ... Tic.A.Ş.ne kiralandığını, aracın 11.05.2017 tarihinde arızalandığım ve yetkili servise çekildiğini, yetkili servis ... A.Ş. çalışanı ile mail ortamında yapılan görüşmede aracın garanti kapsamında komple motor ve yardımcı parçalarının ücretsiz olarak değişmesi gerektiğinin bildirildiğini, motorun değişmesine onay verilmemesi halinde aracın teslim alınmasının bildirildiğini, yapılacak motor değişikliği ve tamiratın aracın değerini doğrudan etkileyecek olması nedeniyle davacının, aracın hiçbir işlem yapılmaksızın kendisine teslimini ve yasal yollara başvuracağından bahisle kabul etmediğini, aracın servise çekildiği 11.05.2017 ve devam eden günlerde davalı ... A.Ş. ile yapılan telefon görüşmelerinde aracın ayıplı olduğunun belirtildiğini ve ayıp ihbarında bulunulduğunu, davalı ... A.Ş.nin telefon görüşmeleri sonrasında aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesi teklifini kabul etmediğini ve garanti kapsamında motor değişiminin yapılacağını bildirdiğini, araçta bulunan ayıp gizli ayıp olduğundan ayıbın hemen davalı yana bildirildiğini, davacının ihbar yükümlülüğünü yerine getirdiğini, ayıp ihbarının süresinde olduğunu, aracın ayıpsız mislinde de aynı arızanın yaşanabileceğinden endişe eden davacının malın ayıpsız misli ile değiştirilmesine ilişkin seçimlik hakkını kullanmak istemediğini, davacının bu marka ve cins araca olan güveninin ortadan kalktığım, araç üreticisi ile satıcısının ayıplı mal satışından müştereken sorumlu olduğunu, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, ayıplı malın davalı yana iadesi ile sözleşmeden dönme hakkını kullanarak ödenen 67.600,00 TL.mn ödeme tarihi olan 05.04.2017 tarihinden işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müsteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı ... vekili, savunmasında özetle; davacının basiretli bir tacir gibi davranmadığını, kusuruyla araçta meydan gelen hasarı davalıya yüklemeye çalıştığını, aracın motor ve parçalarının orijinal parçalar ile değişimi ile herhangi bir değer kaybının meydana gelmesinin mümkün olmadığını, araçtaki arızanın nedeninin üretimden kaynaklanan bir sorun veyahut eksiklik olmadığını, davacının aracı kendisinin kullanmayıp, kiraya verdiğini, arızanın kullanımdan kaynaklı olup olmadığına dair herhangi bir araştırmada bulunmadığını, araçta gizli ayıp olduğunu kabul anlamına gelmemek üzere, satıcıdan talepte bulunabilmek için kanunun öngördüğü sorumlulukları davacının yerine getirmediğini, aracın teslim alındıktan 1 gün sonra 3.kişiye kiralandığını, TTK.nun 23/c maddesine açıkça aykırı davranıldığını, davacının aracı 07.04.2017 tarihinde teslim aldığını ve 08.04.2017 tarihinde kiracıya teslim ettiğini, ticari iş için satın aldığı aracı inceleme-incelettirme yükümlülüğünü yerine getirmediğinin açık ve net olduğunu, bu yükümlülüğü yerine getirmiş olsa idi kanuna uygun davranmış olacağını ve imalattan kaynaklı bir ayıbın olup olmadığının meydana çıkacağını, ancak araçta ayıp olduğunun ancak araç arızalandığında fark edildiğini, davacının, aracın ayıpsız misli ile değişimini talep ettiği ve davalı tarafından kabul edilmediği beyanının gerçekliği bulunmadığını, ... A.Ş. ile yapılan yazışmaların sunulduğunu, hayatın olağan akışı gereği bir ticari şirketin ayıp ihbarını da yazılı yapması gerektiğini, davacının, davalıya telefon yoluyla veyahut yazılı bir ayıp ihbarının olmadığını, süresinde ayıp ihbarı yapılmadığından davanın reddini istediklerini, arızadan dava dilekçesi ile haberdar olunduğunu, davacının onarımı kabul etmediğini ve dava açtığım, davacı talebinin garanti kapsamında sunulan güvenceyi bertaraf ettiğini ve garantinin hukuken anlamının kalmamasına sebep olduğunu, parça ve motor değiştirme ile giderilebilecek arıza için araç değişimi ve bedel iadesi talebinin iyi niyetle bağdaşmadığını, kabulünün mümkün olmadığını, motor değişiminin kabul edilmesi halinde kullanılacak parçalar orijinal olması nedeniyle davacının bir zararının meydana gelmeyeceğini, bedel iadesinin iyi niyet ve dürüstlük kurallarıyla bağdaşmadığını, davacı taleplerinin birbiriyle çeliştiğini, önce ayıpsız misli ile değişmesini istediğini, akabinde dava yoluyla bedel iadesi istediğini, satın alacağı hiçbir marka-model aracın kullanım sonucu arıza vermeyeceğinin garantisi olmadığını, davacının sözleşmeden dönme talebinin de hukuka uygun olmadığını, karşılıklı edim söz konusu olduğundan faiz taleplerinin ancak aracın teslim tarihi itibariyle mümkün olabileceğini, aracın halen davacı uhdesinde olduğunu, davalılara iadesinin sağlanmadığını, ticari faiz talebinin hukuka aykırı olduğunu savunarak davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Davalı ... vekili, savunmasında özet ile ; davaya konu aracın üreticisinin davalı ... A.Ş. olmadığını, davalı şirketin .../... markalı araçların Türkiye'de yalnızca satış ve satış sonrası hizmetlerini üstlenen distribütör olduğunu, imalat süreci ile ilgisi bulunmadığını, üretim fabrikası bulunmadığını, herhangi bir kusuru olmadığını, davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, davacının ayıp ihbar yükümlülüğünü yasal süresi içerisinde yerine getirmediğini, Tüketicinin Korunması Kanunu'nun 4/2.maddesine göre teslimden itibaren 30 gün içinde ayıbın satıcıya bildirilmesi gerektiğini, 30 gün içerisinde davacının şikayetini bildirmediğini, ihbar olunmaması nedeniyle davanın reddi gerektiğini, davacının aracı teslim alırken muayene ettiğini ve aracı eksiksiz ve hasarsız olarak teslim aldığını, aracının iç ve dış kısmını incelediğini, muayene ettiğini ve aracın herhangi bir ayıbı olmadığını belirterek araca ait teslim tesellüm belgesini imzaladığını, var olduğu iddia olunan durumla davalı şirketin hiçbir ilgisi bulunmadığını, aracın ayıpsız, hasarsız bir şekilde davacıya teslim edildiğini, iddia edilen kusurların teslim sırasında var olmadığının açık olduğunu, aracın yetkili serviste, fabrikanın göndereceği orijinal parçalar kullanılarak garanti kapsamında giderileceğini, sıfır motor takılarak yenileneceğini, orijinalliği bozulmadan takılan motor sonucunda araçta değer kaybı oluşmasının imkansız olduğunu, yeni motor takılması halinde aksine aracın değerinin yükseleceğini, motor rektefe diye adlandırılan motor yenileme işleminin araçta değer kaybına yol açmayacağının emsal davalarda kabul edildiğini, araçta teknik bir arıza veya herhangi bir ayıp bulunmadığını, bedel iadesinin davalı açısından haksız bir bedel kaybına ve davacının haksız zenginleşmesine neden olacağını, davacı talebinin hak ve menfaatler dengesi gereğince orantısızlık yaratacağından mümkün olmadığını, maldan yararlanmayı etkilemeyen sorun olduğunda, basit bir onarımla-ücretsiz olarak-garanti kapsamında giderilmesinin her zaman mümkün olduğunu, ücretsiz onarımla giderilebilecek önemsiz bir durum için davacı aracı hiç kullanamıyormuş gibi değişiminin/bedel iadesinin talep edilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, Yargıtay Kararları ile boya sorunu imalat kaynaklı dahi olsa, maldan yararlanmayı engelleyecek bir durum olmadığı için araç değişimine/bedel iadesine hükmedildiğini, aracın kilometresinin sürekli arttığını, araçta 2 yıl veya 3 yıl 100.00 km boyunca oluşacak sorunların, kullanıcı hatası bulunmamak koşuluyla davalı şirketin garantisi altında olduğunu, araçta süreklilik arz eden veya kullanımı engelleyen bir durumun söz konusu olmadığını, değişim/bedel iadesinin sebepsiz zenginleşme yaratacağını, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; "...Somut olayda, davacının davalı ... Tic A.Ş.den ... plakalı, ... marka ... şasi nolu, ... motor nolu, 2017 model aracı 07/04/2017 tarihinde 67000,00 TL bedelle satın aldığı, satış bedelinin davalı ... şirketine ödendiği, aracın davacıya teslim edildiği, aracın 11/05/2017 tarihinde arızalandığı ve aracın yetkili servise çekildiği, davacı tarafından aracın teslim alınmadığı tespit edilmiştir. Talimat yolu ile aracın bulunduğu yetkili serviste araç üzerinde yaptırılan inceleme sonucunda düzenlenen 11/02/2019 tarihli bilirkişi heyeti raporuna göre dava konusu aracın motorunda üretim kaynaklı gizli ayıp bulunduğu, aracın motorunun değiştirilmesinin gerektiği, yapılan değişim işleminden sonra ise araçta 8404,33 TL değer kaybı meydana geleceği anlaşılmıştır.Davacı dava dilekçesi ile sözleşmeden dönme ve bedelin iade edilmesi seçimlik hakkını kullanmıştır. Her ne kadar araçta meydana gelen değer kaybı ile aracın bedeli arasında dengesizlik bulunduğundan sözleşmeden dönme hakkının kullanılmasının mümkün olmadığı ileri sürülmüş ise de, TBK.nun 227'nci maddesi uyarınca değerlendirme yapılırken, tarafların sözleşme ile amaçladıkları hak ve menfaatler ile gerçekleşen hak ve menfaat arasındaki dengenin gözetilmesi gerektiği, aracın satın alındığı tarihten henüz 1 ay gibi kısa bir süre geçtikten sonra 1545'inci kilometrede kullanılmaz hale geldiği, yapılacak onarım işleminin aracın ikinci el piyasa değerinin düşürmesinden ziyade araçta yapılması gereken onarım işleminin aracın en önemli sistemine ilişkin olduğu, davacının sözleşme bedelini ödemesine rağmen kısa bir sürede motoru değişmiş bir aracın kabulüne beklemen hak ve menfaat dengesi ile örtüşmeyeceği, TBK.nun 227'nci maddesi uyarınca değerlendirme yapılırken araçta meydana gelen değer kaybından ziyade davacının sözleşmeden beklediği hak ve menfaatin de göz önünde bulundurulması gerektiği, bu durumda davacının ödemiş olduğu bedelin iadesi koşullarının oluştuğu anlaşıldığından davanın kabulüne karar verilmiştir. Diğer davalı ...nin satış sözleşmesine konu olan araç ile ilgili olarak garantisinin bulunduğu, bu durumda satıcı olan davalı ... firması ile birlikte araç için garanti veren ve distribütör sıfatına sahip davalı ...nin de birlikte sorumlu olduğu kabul edilmiştir. Aracın halen serviste bulunduğu, araçtaki arızanın araçtan yararlanılmasına engel nitelikte olduğu, davalının ise satış bedelini kullanma ve semerelerinden yararlanma imkanına sahip olduğu, bu nedenle faizin birlikte ifa kuralı gereği ayıplı aracın iade tarihinden itibaren başlayacağına yönelik içtihatların olayda uygulanamayacağı, davacının aracı 11/05/2017 tarihinde yetkili servise teslim ettiği de dikkate alındığında davacının dava tarihinde faize hak kazandığı anlaşıldığından davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir." gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalılar vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı ... Tic AŞ vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Önceki beyanlarını tekrarlamış ve davacının bedel iadesi talebinin hukuka aykırı olduğunu, menfaatler dengesine zarar verir nitelikte olduğunu, aracın motorunun orjinali ile değişmesi halinde değer kaybı dahi meydana gelmeyeceğini, aksine aracın değer kazanacağını, kusurlu tarafın müvekkili olmayıp davacı olduğunu, aracın yaklaşık üç yıldır hiçbir işlem yapılmaksızın bekletilmiş olduğunu, davacının sunmuş olduğu maillerden anlaşılacağı üzerine ... A.Ş'ye gönderdiği 11.05.2017 tarihli mailde araca işlem yapılmaması aracı olduğu gibi teslim alacağını ifade ettiğini, aracı ... isimli kişiye teslim etmelerini talep ettiğini, aracın kendilerinde veya diğer dava uhdesinde olmadığını, bu sebeple dava tarihi itibariyle faizi hükmetmenin menfaat açısından orantısızlık yaratacağını, davacının dava sürecinde aracı kullanmadığının iddiasının yerinde olduğu kabul edilse dahi onarım halinde kullanılabilir hale gelecek aracın onarımını kabul etmeyen davacının aracı kullanmamış olmasının sorumluluğunu, müvekkiline yüklemeye çalıştığının aşikar olduğunu, avans faizi değil faizin yasal faiz olması gerektiğini, tüketicinin korunmasına dair kanunun 3. maddesi gereğince avans faizinin hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu iddia ederek, kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı ...vekili istinaf başvurusunda özetle; Önceki beyanlarını tekrarlamış ve husumet itirazlarının kabul edilmediğini, davaya konu aracın üreticisinin müvekkili şirket olmadığını, ayrıca satıcısı veya onarım hizmeti veren şirkette olmadığını, sadece ithalatçısı olduğunu, BK ve TTK hükümleri gereğince ayıba karşı tekeffül hükümlerinin satıcı haricinde ithalatçı- dağıtıcıya yüklenmesinin hukuken mümkün olmadığını, davanın konusunun araca verilen servis hizmeti olduğunu, araç bedel iadesi talebinde faizin ancak aracın tesliminden itibaren talep edilebileceğini, dava tarihinden itibaren karar verilmesinin içtihatlara aykırı olduğunu, davacının ayıp ihbarı yükümlülüğünü yasal süre içerisinde yerine getirmemesine rağmen bu konuda araştırma yapılmadığını, aracın 07.04.2017 tarihinde teslim alındığını, dava konusu arızanın ise 11.05.2017 tarihinde gerçekleştiğini ancak aracın teslim tarihinden itibaren arızanın bildirilmediğini, 26.06.2017 tarihinde dava açıldığını, ayıp ihbar süresine uyulmamış olduğundan davanın reddi gerektiğini, TTK 21.madde gereğince faturaya süresi içerisinde itiraz etmediğini, hatalı eksik bilirkişi raporuna göre karar verildiğini, aracın davacı elindeyken kaza geçirip geçirmediğinin araştırılmadığını, motor değişiminin araçta değer kaybı oluşturacağı tespitinin kararlara aykırı olduğunu, tespit edilen fahiş değer kaybı nedeniyle araç bedelinin iadesine hükmedildiğini, sorunun basit bir onarımla giderilmesinin her zaman mümkün olduğunu, dava konusu aracın kullanıcı hatası nedeniyle arızalandığını, araç üzerinde takyidat olup olmadığını araştırılmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, ticari satıma konu aracın ayıplı olması nedeniyle satımın feshi ve satım bedelinin tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalılar vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK'nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Taraflar arasında davacı şirketin davalı şirketten dava konusu aracı 05.04.2017 tarihli fatura ile 67.600,01 TL bedelle satın aldığı konusunda herhangi bir uyuşmazlık yoktur.Uyuşmazlık, dava konusu aracın ayıplı olup olmadığı, davalılardan ithalatçı ...AŞ'ye karşı işbu davada husumet yöneltilip yöneltilemeyeceği, hükme esas alınan bilirkişi raporunun dosya kapsamına uygun olup olmadığı ile faiz başlangıcı ve hükmün usul ve yasaya uygun bulunup bulunmadığı hususlarına ilişkindir. 24.05.2018 tarihli bilirkişi heyet raporunda; dosyaya sunulan 11.05.2017 tarihli ve ... plakalı araç için düzenlenmiş olan servis kabul formu başlıklı belgede aracın çekici ile geldiği, çalışmadığı, 1.545 km'de olduğu, davalı şirket yetkilisi tarafından davacı şirkete gönderilen 10.05.2017 tarihli e-mail metninde talep edilen servis kabul formunun ekli olduğu bildirildiği, davacı şirket adına ... tarafından davalı şirket yetkilisi cevabı ile mail yazısında ... plakalı aracın 07.04.2017 tarihinde 0 km olarak satın alındığı, araçtaki arızaya ilişkin önerilen değişikliğin ve tamiratların aracın değerini doğrudan etkileyeceği kabul etmediklerini, yasal yollara gidileceğinden araç ile ilgili işlem yapılmadan aracın mevcut haliyle teslim edilmesini istediklerini belirttikleri, dosyaya sunulan dilekçe ve belgelerde dava konusu ... plakalı araçta kullanımını engelleyen motor arızasının olduğunun anlaşıldığı, bu arızanın satın alındıktan hemen sonra ortaya çıktığında ve satın alınması aşamasında aracın dışarıdan muayenesi ile anlaşılması mümkün olmadığından gizli ayıp niteliğinde olduğunun tespit edildiği, ayrıca arızanın kullanım kaynaklı olduğu yönünde de bir bulgu olmayıp imalat hatası olduğunun anlaşıldığı, yapılacak motor değişimi işleminin maliyetinin aracın marka ve modeline göre KDV dahil 20.000 TL civarında olduğu, aracın ikinci el rayiç satış bedelinin 60.000 TL civarında olduğu, motor değişiminin yaklaşık 10.000 TL civarında değer azalmasına neden olacağı, davacı şirketin dayandığı 05.04.2017 tarihli satış faturasının davalı ... şirketi tarafından tanzim edildiği, satıcı olarak TBK 219.maddesine göre uyuşmazlık konusu ayıptan sorumlu olduğu sonucuna varıldığı, sonuç olarak, yapılan açıklamalar çerçevesinde, dosyadaki mevcut bilgi ve belgeler ve açıklamalar neticesinde, satıma konu araçtaki arızanın, satın alındıktan hemen sonra ortaya çıktığından ve satın alınması aşamasında aracın dışarıdan muayenesi ile anlaşılması mümkün olmadığından gizli ayıp niteliğinde olduğu, ayrıca arızanın kullanım kaynaklı olduğu yönünde de bir bulgu mevcut olmayıp imalat hatası olduğu, davacının aracında motor değişimi nedeniyle 10.000,00 TL değer kaybı oluşacağı, onarım bedelinin ise 20.000,00.TL olduğu, araçtaki arızanın mali değeri dikkate alındığında, davacının TBK 227/son maddesine göre sözleşmeden dönme (ve bedelin iadesini isteme) seçimlik hakkını kullanmasının uygun olmadığı, dava konusu olayda davacının aracının motor değişimi ile onarımının uygun olduğu, bu halde davacının TBK 227.maddesi üçüncü paragrafında yer alan aracın bedelsiz onarımı veya aracın satış bedelinden, ayıbın neden olduğu (değer kaybı * tamir bedeli) oranında indirim yapılması haklarından birini kullanabileceği, davacı dava dilekçesinde satış bedelinin iadesini talep ettiğinden, TBK227.maddesi üçüncü paragrafında yer alan haklardan ayıbın neden olduğu (değer kaybı * tamir bedeli toplamı olan) 30.000.TL talep edebileceği, TBK 219 maddesine göre ayıptan dolayı davalı ...nin sorumlu olduğu, 6098 Sayılı TBK da, ayıp halinde sorumluluğu, satıcı dışındaki < satım sözleşmesinin > tarafı olmayan tedarikçiye de (davalı ...'e) genişletecek şekilde bir düzenleme yer almamak ile birlikte, yukarıda işaret edilen ve ayıp halinde satıcı dışında sözleşmenin tarafı olmayan distribütörü de sorumlu tutan Yargıtay 17.HD 26.4.2010 gün 2010/729.E-3885.K nolu ilamı karşısında davalı ...in pasif husumet ehliyetine sahip olup olmadığı hususunun mahkemenin taktirinde olduğu, davacının TBK227.maddesindeki seçimlik hakkını dava ile kullandığından 26.06.2017 dava tarihinden itibaren faiz talep edebileceği belirtilmiştir. 11.02.2019 tarihli ikinci bilirkişi heyet raporunda; davacının araç kiralama alanında faaliyet gösterdiği, davalı bayi ... A.Ş'den 05.04.2017 tarihinde ... plakalı ... 2017 model aracın 67.600,01 TL bedelle satın aldığı ve bu aracın 08.04.2017 günü kiraladığı, dava konusu aracın 11.05.2017 tarihinde arızalanarak yetkili servise çekildiği, yetkili servis tarafından bahse konu aracın garanti kapsamında komple motoru ve yardımcı parçalarının ücretsiz değişmesi gerektiğinin bildirildiği, davacının araçta yapılacak motor değişikliği ve tamiratın doğrudan etkileyecek olması nedeniyle araç ile ilgili hiçbir işlem yapılmaksızın aracın teslimini ve yasal yollara başvuracağının bahsi ile kabul etmediği ayıp ihbarında bulunduğu, aracın davacı alıcıya teslim edildikten sonra dava dışı firmaya 470 km'de iken kiralandığı, aracın üç gün sonra arızalandığı ve yetkili servise başvurulduğu, aracın motorunun satın alındıktan çok kısa bir süre sonra 1.545 km'de iken kullanılamaz hale gelecek kadar arızalandığının görüldüğü incelenen araçta motor yağının kalmadığı ifadelerden de aracın hızla yağ kaybettiği, onarılamayacak seviyede zarar gördüğünün tespit edildiğini bu sebeple aracın motorunun imalat kaynaklı ayıplı olduğu sonuç olarak ayıbın gizli ayıp niteliğinde olduğu motor arızasının kullanım kaynaklı olmadığı, motorun onarılması halinde ikinci el piyasa değerinin 8.404,33 TL olduğu belirtilmiştir. Davacı vekili rapordaki tespitlere katıldığını beyan ederek davanın kabulünü talep etmişlerdir. Mahkemece ikinci bilirkişi raporu ve yukarıda yer verilen gerekçelere istinaden davalı şirketlerden ... AŞ'nin satış sözleşmesine konu araç ile ilgili garantisinin bulunduğu bu durumda garanti veren distribütör sıfatına sahip davalının birlikte sorumlu olduğu belirtilerek davanın kabulüne, kabul edilen bedele ise dava tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine karar verilmiştir. Davalılardan ...AŞ' nin satılan aracın distrübütörü/ ithalatçısı olduğu ve aracın davacıya diğer davalı tarafından satıldığı anlaşılmaktadır. Davacı ile davalı ... AŞ arasında doğrudan bir satış ilişkisi bulunmamaktaysa da ithalatçı firma olarak üreticinin sorumluluğu ilkesi çerçevesinde sorumlu olması nedeniyle aracın davanın pasif husumetten reddi gerektiği yönündeki davalı ...AŞ ' nin istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Taşınır satışında, satılanın ayıbından doğan sorumluluğa ilişkin davanın zamanaşımı, satıcı daha uzun bir süre için üstlenmiş olmadıkça, satılanın ayıbından doğan sorumluluğa ilişkin her türlü dava, satılandaki ayıp daha sonra ortaya çıksa bile, satılanın alıcıya devrinden başlayarak bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Alıcının satılanın kendisine devrinden başlayarak bir yıl içinde bildirdiği ayıptan doğan def’i hakkı, bu sürenin geçmiş olmasıyla ortadan kalkmaz. Satıcı, alıcıyı iğfal etmişse bir senelik zamanaşımından yararlanamaz (BK m.207, TBK m.231). Satıcı, satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu ise iki yıllık zamanaşımı süresinden yararlanamaz. Yine ticari satışlarda zamanaşımı (6) ay ise de, satıcı alıcıyı aldatmışsa bu zamanaşımından yararlanamaz (19.HD.12.2.2008, E. 2007/11897 K. 2008/1114 sayaılı emsal kararı). Yasalardaki bu hükümlere göre ağır kusuru, hilesi, kandırması nedeniyle bir yıllık ve altı aylık zaman aşımı süresinden yararlanamayacak olan satıcıya hangi zamanaşımı süresi uygulanacağı, hile durumunda satıcıya karşı açılacak davalarda zamanaşımının ne olacağı yasalarda açıklanmamış ve bu boşluk öğretide yapılan yorumlarla doldurularak BK m.125’deki (TBK m.146’daki) on yıl olacağı sonucuna varılmıştır. Somut uyuşmazlıkta davalının distrübütörü/ithalatçısı olduğu aracın diğer davalı tarafından davacıya sıfır km araç olarak satıldığı ve satım konusu aracın kısa süre sonra henüz 1.545 km'de iken motor kısmının arızalandığı ve arızanın imalat/üretim kaynaklı ayıp olduğu ve ayıbında gizli ayıp niteliğinde olduğu, bu durumda aracın sıfır km olarak satıldığı dikkate alındığında, somut olayda alıcı davacının satımı feshetme hakkının doğduğunun kabulü gerekecektir. Buna göre davalı vekilinin aksine iddiaları yerinde görülmemiştir. Satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur. Satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur (6098/TBK.m.219 ve 818/BK.m.194) Satıcı ile alıcı, ayıptan sorumluluğu kaldıran veya sınırlayan anlaşma yapabilirler ise de “Satıcı satılanı ayıplı olarak devretmekte ağır kusurlu ise, ayıptan sorumluluğunu kaldıran veya sınırlayan her anlaşma kesin olarak hükümsüzdür (BK.196, TBK.221) Yine satıcının hilesi varsa, ayıbın kendisine zamanında ihbar edilmemiş olduğunu ileri sürerek ayıba karşı güvence borcundan ve sorumluluktan kurtulamaz (818 sayılı BK.m.220). Söz konusu yasal düzenlemeler ile zamanaşımı yönünden yapılan yukarıdaki açıklamalar ışığında davalı vekillerinin ayıp ihbarının hak düşürücü süre olan ayıp ihbar süresinde yapılmadığının kabul edilmesi gerektiği yönündeki istinaf nedenleri de yerinde görülmemiştir. BK'nın 202. maddesi uyarınca hâkim, hal icabı satımın feshini muhik görmüyorsa, semenin tenziline karar verebilir. Davacı tarafından dava konusu aracın 05.04.2017 tarihinde satın alındıktan sonra 11.04.2017 tarihinde arızalanarak servise başvurulmuştur. Dosyaya ibraz edilen 11.02.2019 tarihli bilirkişi raporunda dava konusu aracın 09.02.2019 tarihinde yerinde incelendiği, aracın ... servisi Yenimahalle/Ankara adresinde bulunduğu aracın çalışamaz durumda ve park halinde bulunduğu, uzun süre beklediği aküsünün bitmiş olduğu ve üzerinin toz katmanıyla kaplanmış olduğu belirtilmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda yukarıda ifade edildiği üzere ayıbın imalat/üretimden kaynaklı olduğu da ifade edilmiştir. Bu durumda davacı alıcı tarafça satım konusu aracın kullanılması ve ondan beklediği faydaları elde etmesi imkansız olacaktır. Bu nedenle, davacının ayıp nedeniyle bedel indirim talebinde bulunması mümkün görülmemiştir. TBK'nın 227. maddesinde düzenlenen alıcının seçimlik hakları arasında yer alana satılanı geri vermeye hazır oluğunu bildirerek sözleşmeden dönmeye dair talebi isabetli bulunmuştur. Aynı Yasa'nın 229. maddesinde satış sözleşmesinden dönen alıcının ondan elde ettiği yararlar ile birlikte satıcıya geri vermekle yükümlü olduğu, buna karşılık alıcının da satıcıdan yasada belirtilen istemlerde bulunabileceğine yer verilmiştir. 229/1.-1. Bentteki istem ise ödemiş olunan satış bedelinin faizi ile birlikte geri verilmesine ilişkindir. Somut davada aracın alındıktan kısa süre sonra arızalandığı ve bilirkişi tespit tarihine kadar serviste bulunduğu, davacı tarafça araçtan dava tarihinden sonra fiilen yararlanıldığı iddia veya ispat edilemediğinden, dava tarihinden itibaren kabul edilen araç bedeline faiz işletilmesinde ve ayrıca faizin her iki tarafın tacir ve işin ticari iş olması nedeniyle avans faizi olarak kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK'nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davalılar vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK'nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca, davalılar vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine, 2-Davalılar vekilleri tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 2.316,85 TL istinaf karar harcının davalılardan tahsiline, Hazineye gelir kaydına,3-Davalılar vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendilerinin üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK'nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davalı taraftan alınması gereken harç yönünden üye hakim ...'nun karşı oyuyla ve oy çokluğuyla, diğer yönlerden oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.12.10.2022.
KANUN YOLU: HMK'nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.
KARŞI OY: Nisbi harca tabi olan davalarda, özellikle 492 sayılı Harçlar Kanunu ile bağlı tarife hükümleri, 5235 sayılı Kanun ve ilgili tüm yasal mevzuat, ulusal ve uluslararası yargı kararları kapsamında, ilk derece mahkeme kararı kaldırılarak esas hakkında karar verilmedikçe Bölge Adliye Mahkemelerinde istinaf kanun yoluna başvuran davalıdan başvuru aşamasında ve istinaf başvurusunda nisbi değil maktu karar ve ilam harcı alınması gerektiği kanaati nedeniyle, çoğunluğun nisbi harç alınmasına dair görüşüne katılmadığımı ve hükmün ilgili bentlerine muhalif kaldığıma dair görüşümü bildiririm.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi