Abaküs Yazılım
19. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/6943
Karar No: 2017/3181
Karar Tarihi: 19.04.2017

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2016/6943 Esas 2017/3181 Karar Sayılı İlamı

19. Hukuk Dairesi         2016/6943 E.  ,  2017/3181 K.

    "İçtihat Metni"



    Taraflar arasındaki menfi tespit davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

    - K A R A R -

    Davacı vekili, müvekkilinin 24.6.2010 tarihli 2010/405 esas 2010/641 karar sayılı ilamıyla vesayet altına alınarak müvekkilinin kızına vasi olarak atandığını, kızının hukuki ehliyete sahip olmamasına rağmen davalı banka ile kredi sözleşmesi ve kredi kartı sözleşmesinin yapıldığını, hakkında borcun ödenmemesi sebebi ile 2011/7942, 2001/7943 sayılı dosyaları ile takip yapıldığını, hukuki işlemlerin geçerli olmadığını belirterek müvekkilinin kızı olan Müdürlüğünün 2011/7492 ve 7493 sayılı dosyalarından dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı banka vekili, müvekkili ile davacı arasında 13.10.2006 tarihinden beri süregelen akdi ilişkinin olduğunu, vesayet kararı ile ilgili müvekkili bankaya bilgi ve belge verilmediğini, bu nedenle davacı hakkında borcun ödenmemesi üzerine icra takipleri başlattıklarını, takiplere karşı davacının yetki itirazında bulunduğunu, icra hukuk mahkemesi nezdinde açılan davada ise borçlu olarak gösterilentaraf ehliyetinin bulunmadığına hükmedildiği, bu karardan sonra icra dosyalarında herhangi bir işlem yapmadıklarını,dava açılmasında hukuki yararlarının bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.Davalı banka tarafından dava devam ederken dava konusu edilen icra dosyalarındaki alacaklarını ....’ye temlik etmiştir.
    Mahkemece davanın kabulü ile davacının ve vesayet altına alınan davalıya Müdürlüğünün 2011/7942 ve 2011/7943 sayılı dosyalarından dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş,hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Yüksek 13.Hukuk Dairesi’nin 25/12/2013 tarih 2013/25183 E- 2013/32867 K sayılı bozma ilamında " 1-Davacı, kızının hukuki ehliyeti olmadığından davalı ile yapılan sözleşmelerin geçersiz olduğunu ileri sürerek sözleşmeden dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiş, davalı davanın reddini dilemiş, mahkemece vesayet altına olan tek başına işlem yapma yetkisi olmadığından davanın kabulüne karar verilmiştir. Somut olayda vasi ... adına açılan takip olmadığından ... yönünden aktif husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmemiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.2- Davacı Hukuk Mahkemesinin 24.6.2010 tarihli 2010/405 esas 2010/641 karar sayılı ilamıyla vesayet altına alınmış olup 4721 sayılı Medeni Kanununun 462. maddesinin 8. bendi gereğince husumete izin için vesayet makamına dava açmak için önel verilmeli, vesayet makamının kararından sonra Mahkemesi"nin 20.12.2011 tarihli 2011/910 E. ve 2011/1221 Sayılı kararı ve dava tarihi itibari ile dava açmakta hukuki yararı olup olmadığı gözetilerek hasıl olacak sonuca uygun şekilde karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.3-Bozma nedenine göre davalının temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir“denilmek suretiyle mahkeme kararı bozulmuştur.
    Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde Mahkemesinin 2010/405 esas 2010/641 karar sayılı dosyası ile vasiye dava açması konumunda izin talebine ilişkin kararın verildiği,bu durumda davacının mevcut vesayet ve izin kararı ile dosyadaki diğer deliller nazara alındığında dava tarihi itibariyle dava açmakta hukuki yararının bulunduğu,her ne kadar takipte davacının taraf ehliyeti bulunmasa da, kısıtlıya takip talebinin tebliğ edilmediğinin anlaşıldığı,bu durumda halen itiraz hakkının askıda olduğu,bu doğrultuda vasinin itirazının geçerli sayılması veya takibin kesinleştiği kabul edilse bile, menfi tespit talep etmekte hukuki yararın bulunduğu, dolayısıyla İcra Hukuk Mahkemesinin kararından bağımsız değerlendirme yapılması gerektiği,usulü eksiklik tamamlanmış olmakla bozmadan önce verilen kararın yerinde olduğu ve aynı doğrultuda hüküm kurulması gerektiği gerekçesiyle davanın kabulü ile davacının ve vesayet altına alınann davalıya 2011/7942 ve 2011/7943 sayılı dosyalarından dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1-Dava,icra takibine karşı açılmış menfi tespit davasına ilişkindir.İcra takibi davacı vasi aleyhine yapılmamıştır.Bozma kararında vasi tarafından açılan davanın aktif dava ehliyeti yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği bildirildiği halde,bozma kararına uyulup bu yönde karar verilmemiş olması doğru olmamıştır.
    2- Vesayet altına alınan ve kredi sözleşmesine taraf olan yönünden ise ;
    Kural olarak tam ehliyetsiz kişilerin hukuki işlemleri hükümsüzdür (TMK md15). Ancak bu kuralın istisnaları vardır. Bunlardan biri TMK.nun 2.maddesinde de öngörülen dürüstlük kuralıdır. Buna göre, “Herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz”. TMK.nun 15.maddesinde hükme bağlanan kuralın istisnalarından biri de, B.K.nun 54.maddesi hükmüdür. B.K.nun 98/2.maddesi yollamasıyla sözleşmeye aykırılık hallerinde de uygulanması mümkün olan B.K.nun 54/1.maddesi uyarınca hakkaniyet elverdiği takdirde tam ehliyetsiz olan kişi diğer tarafın batıl hukuki işlemin hüküm ifade ettiğine güveni nedeniyle oluşan zararından sorumludur.
    TMK.nun 452/2.maddesinde ise, “vesayet altındaki kişinin fiil ehliyetine haiz olduğu hususunda diğer tarafı yanıltmış olması halinde onun bu yüzden uğradığı zarardan sorumlu olacağı öngörülmüştür. Buna göre kendisini ehil bir kişi gibi gösterip hukuki işlem yapan ve bu suretle karşı tarafı zarara uğratan ehliyetsiz kişinin bu zarardan sorumlu olacağının kabulü gerekir.
    Kanun, tam ehliyetsizlerin yaptıkları hukuki işlemleri batıl sayarken bu gibi kimseleri korumak, kendi menfaatlerine aykırı işlemleri yaparak 3.kişilerce sömürülmelerine engel olmak amacını gütmüştür. Bu tehlikenin ortadan kalktığı normal zekalı bir insanla eşdeğer tarzda hareket ettiği durumlarda, hukuki muamelenin hükümsüzlüğünü ileri sürmek hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olacağından kanun bunu himaye etmez. 09.03.1955 gün 22/2.Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtildiği gibi, mümeyyiz olmayan kimse temyiz kudretini haiz olsa idi aynı surette hareket edecek, yani normal zekalı bir insan dahi aynı tarzda muamelede bulunabilecek idiyse ehliyetsiz olduğundan bahisle muamelenin hükümsüzlüğünü ileri sürememelidir.
    Somut olayda, davalı ülkemizde tam ehliyetli kişilerin dahi her zaman yararlanma olanağı bulamadıkları banka kredi kartından yararlanmış ve bu suretle bir menfaat elde etmiştir. Davacı bankanın ödeme talebine kadar tam ehliyetli biri gibi hareket edebilen davalının, borcun ifası istendiğinde ehliyetsizliğini ileri sürerek ifadan kaçınması hakkın kötüye kullanılmasının tipik bir örneğidir.



    Öte yandan, B.K.nun 61-66.maddelerinde düzenlenen sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre hacir altındaki kişinin karşı tarafın aleyhine olacak şekilde kendi mal varlığında meydana gelen sebepsiz zenginleşme oranında sorumlu olacağı kuşkusuzdur. Zira, sebepsiz zenginleşmenin iade borcunun doğması bakımından fiil ehliyetinden yoksun olmak sonuca etkili değildir.
    Bu durumda mahkemece yukarıdaki açıklamalar dikkate alınarak banka kayıtları üzerinde konusunda uzman bir bilirkişiye inceleme yaptırılarak davalının kredi sözleşmesi ve kredi kartı harcamaları sebebiyle sorumlu olacağı miktar yönünden ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alındıktan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
    SONUÇ :Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 19/04/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi