13. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/30305 Karar No: 2018/4138 Karar Tarihi: 04.04.2018
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2015/30305 Esas 2018/4138 Karar Sayılı İlamı
13. Hukuk Dairesi 2015/30305 E. , 2018/4138 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
K A R A R
Davacı, ...Eczanesi sahibi olduğunu, davalı Kurum tarafından hastalara teslim edilmeyen ilaçlara ilişkin reçetelerin kuruma fatura edilmesi nedeni ile hakkında 2009 Protokolünün 6.3.10 ve 4.3.6 maddeleri gereğince cezai işlem uygulandığını ve ilaç bedelinin de talep edildiğini ancak reçetelerin ve raporların sahte olup sahteliklerinin kendilerince anlaşılmasının mümkün olmadığını, kastı bulunmadığını bu şekilde aynı semtte 19 eczanenin dolandırıldığını ileri sürerek, uygulanan ceza ve ilaç bedelinden dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine ve muarazanın menine karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekir 2-Davacı, Kuruma fatura edilen reçete nedeni ile hakkında 2009 yılı Protokolü kapsamında düzenlenen cezai işlemlerin iptalini istemektedir. Davalı, davanın reddini dilemiş, mahkemece hükme esas alınan rapora atıfla birlikte davacının olayda bir kusuru olamayacağından ilaç bedelinden de sorumlu olamayacağı kanaatiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Somut olayda reçete ve raporların doktorun elinden çıkmadığı, hastanın ifadelerine göre ilaçların kurum sigortalısı tarafından teslim alınmadığı, reçetenin de raporu düzenleyenlerce eczaneye teslim edildiği mahkemenin de kabulünde olup olayda davacının bir kusuru ve kastı olduğundan bahsedilemez. Bu durumda, 2009 yılı protokolünün 6.3.10 maddesinin ve bu madde gereği ceza-i işlemin olayda uygulanması mümkün değildir. Ancak, karşılığı bulunmayan reçetedeki ilaç bedelinin davalı Kuruma yüklenmesi sonucunu doğurur şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Mahkemece, alınan 20.02.2015 tarihli bilirkişi raporunda da kurum zararı olan 4.209,66 TL reçete tutarının davalı kuruma iadesi gerektiği yönünde kanaat bildirilmiş olup, mahkemece, bu yön göz ardı edilerek hüküm tesis edilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma sebebidir. SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04/04/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.