4. Ceza Dairesi 2016/13761 E. , 2016/15148 K.
"İçtihat Metni"Gerçeğe aykırı bilirkişilik yapma suçundan şüpheliler ... ve ... haklarında yapılan soruşturma evresi sonucunda, Bursa Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 09/08/2011 tarihli ve 2011/46340 sorutturma, 2011/21910 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın reddine ilişkin Yalova Ağır Ceza Mahkemesinin 02/11/2011 tarihli ve 2011/1980 müteferrik sayılı kararına karşı Bakanlığımızca kanun yararına bozmaya başvurulması üzerine Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 27/06/2012 tarihli ve 2012/5980 esas, 2012/15655 karar sayılı ilâmı ile bozulmasına müteakip, itirazın kabulüne, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kaldırılmasına dair aynı Mahkemenin 07/09/2012 tarihli ve 2012/2079 değişik iş sayılı kararı üzerine, adı geçen sanıklar hakkında Bursa Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 18/12/2012 tarihli ve 2012/57093 sorutturma, 2012/39213 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karsı yapılan itirazın reddine ilişkin anılan Mahkemenin 27/02/2013 tarihli ve 2013/293 değişik iş sayılı kararınının, Adalet Bakanlığınca yasa yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 08/07/2013 gün ve 238688 sayılı istem yazısıyla dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:
İstem yazısında "Dosya kapsamına göre, şüphelilerin bilirkişi olarak görevlendirildikleri mahkemeye gerçeğe aykırı olarak rapor sundukları iddiasıyla müştekinin yaptığı şikayet üzerine, bilirkişi raporunun sunulduğu Bursa 5. Sulh Hukuk Mahkemesine itirazların sunulması, yasal yolların mahkeme hükmü üzerine yapılması gerektiğinden bahisle, hiçbir araştırma yapılmaksızın kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği gerekçesi ile itirazın kabul edilmesi gerektiğinden Yalova Ağır Ceza Mahkemesinin 02/11/2011 tarihli ve 2011/1980 müteferrik sayılı kararına karşı bakanlığımızca kanun yararına bozma yoluna başvurulmasına müteakip, Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 27/06/2012 tarihli ve 2012/5980 esas, 2012/15655 karar sayılı ilâmı ile anılan kararın bozulması üzerine, yürütülen soruşturma sonucu şüpheliler hakkında kamu davası açılması için şüphe oluşturacak delil elde edilemediği gerekçesiyle yeniden kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 160. maddesinde yer alan "Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür." şeklindeki düzenleme karşısında, Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmak zorunda olduğu, Yargıtay 4. Caza Dairesinin 27/06/2012 tarihli ve 2012/5980 esas, 2012/15655 sayılı ilâmında da belirtildiği üzere, Cumhuriyet başsavcılığınca üç kişilik bilirkişi heyetinden rapor alındığı, bilirkişi raporunda şüpheliler tarafından hazırlanan rapor ile müşteki tarafça ibraz edilen raporun farklı projelere bakılarak hazırlandığının belirtildiği, ancak her iki projenin onaylı olup olmadığı, en son hazırlanan onaylı projenin hangisi olduğu, Belediye"de her iki projenin bulunup bulunmadığı, tadilat projesinin Bursa 5. Sulh Hukuk Mahkemesinin dosyasında mevcut olup olmadığı hususlarının gösterilmediği, bu yönleri ile Cumhuriyet savcılığınca alınan bilirkişi raporunun yetersiz ve denetime elverişli olmadığının anlaşılması karşısında, Bursa Nilüfer Belediyesi"nden her iki projenin getirtilerek, onaylı olup olmadıkları Mahkeme dosyası da evrak arasına alınarak bilirkişilerden ayrıntılı, denetime elverişli rapor alınması gerekirken şikâyetçilerin yakınması üzerine yeterli araştırma yapılmadığı, ortada 5271 sayılı Kanun"a uygun bir soruşturmanın bulunmadığı bir durumda, anılan Kanun"un 160. maddesi ve diğer maddeleri uyarınca soruşturma yapmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabul edilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir." denilmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
I-Olay:
Şüpheliler ... ve ... hakkında gerçeğe aykırı bilirkişilik yapma suçundan yapılan soruşturma sonucunda, Bursa Cumhuriyet Başsavcılığının 18.12.2012 tarihli ve 2012/57093 soruşturma, 2012/39213 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair verilen karara karşı şikayetçinin süresinde itirazı üzerine, merci Yalova Ağır Ceza Mahkemesinin 27/02/2013 tarihli ve 2013/293 sayılı kararı ile itirazın reddine karar verildiği, kesin olan bu karara karşı müşteki vekilinin eksik soruşturma yapıldığına ilişkin müracaatı üzerine, Kanun yararına bozma talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik, eksik soruşturma yapıldığı gerekçesiyle yapılan itirazın reddine dair merci kararının, hukuka uygun olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
III- Hukuksal Değerlendirme:
Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 160. maddesinin 1. fıkrasında "Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar." 2. fıkrasında, "Cumhuriyet savcısı, maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür." 170. maddesinin 2. fıkrasında, “Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet Savcısı, bir iddianame düzenler." 173. maddesinin 3. fıkrasında ise “Başkan, kararını vermek için soruşturmanın genişletilmesine gerek görür ise bu hususu açıkça belirtmek suretiyle, o yer sulh ceza hakimini görevlendirebilir; kamu davasının açılması için yeterli nedenler bulunmazsa, istemi gerekçeli olarak reddeder;" hükümleri yer almaktadır.
İncelenen dosyada,
Şikayetçi vekilinin Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı"na verdiği 08.08.2011 tarihli şikayet dilekçesinde, müvekkili aleyhine açılıp Bursa 5. Sulh Hukuk Mahkemesinde görülen, eski hale getirme davasında bilirkişilik görevi yapan şüpheliler ... ve ..."ın gerçeğe aykırı olarak 20/03/2011 ve 20/04/2011 tarihli raporları düzenlediklerini ileri sürdüğü, Bursa Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan soruşturma sonucunda, şikayetin ilgili dava dosyasındaki yargılamaya ilişkin olduğu ve hüküm üzerinden mahkemesine yapılabilecek delil taktiriyle ilgili itiraz kapsamında bulunduğu gerekçesiyle verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik şikayetçi vekilinin itirazının mercii tarafından reddine karar verildiği, mercii kararına karşı Adalet Bakanlığı tarafından Kanun yararına bozma yoluna başvurulmasına müteakip Dairemizin 27/06/2012 tarihli ve 2012/5980 Esas, 2012/15655 Karar
sayılı ilamı ile anılan kararın eksik soruşturma nedeniyle bozulması üzerine yürütülen soruşturmada üç kişilik bilirkişi heyetinden rapor alındığı, bu üçüncü raporda, şüpheliler tarafından hazırlanan rapor ile şikayetçi tarafından ibraz edilen raporun farklı projelere bakılarak hazırlandığının belirtildiği, ancak her iki projenin onaylı olup olmadığı, en son hazırlanan onaylı projenin hangisi olduğu, Belediye"de her iki projenin bulunup bulunmadığı,tadilat projesinin Bursa 5. Sulh Hukuk Mahkemesinin dosyasında olup olmadığı hususlarında açıklama bulunmadığı anlaşılmıştır.Somut olayda, Cumhuriyet Başsavcılığınca alınan bilirkişi raporunun yeterli olmadığı ve denetime olanak verecek şekilde görüş içermediği anlaşılmakla,merci tarafından itirazın bu yönde kabulü yerine reddine karar verilmesi hukuka aykırıdır.
Bu durumda soruşturmanın hangi merci tarafından yapılması gerektiği sorunu ortaya çıkmaktadır. YCGK"nın, 04.12.2007 tarih ve 2007/247-257 sayılı kararında özetle "Cumhuriyet Savcısı tarafından ceza yargılamasının temel hedefi olan maddi gerçeğe ulaşma amacına yönelik olarak gerekli kanıtların toplanmadığı hatta buna teşebbüs bile edilmediği çok açık olarak anlaşılmakta, başka bir anlatımla soruşturma evresinin tamamlanmadığı net bir biçimde tespit edilmekteyse, soruşturma evresi Cumhuriyet Savcısınca tamamlanmalıdır. Aksinin kabulü halinde, soruşturma safhasının asıl yetkilisi olan Cumhuriyet Savcısı varken istisnai yetkili olan sulh ceza hakiminin soruşturmayı yapması sonucuna ulaşılır ki bu CMK"nın getirdiği sisteme ve yasanın amacına aykırıdır." denilerek soruşturma eksikliğinin nasıl giderilmesi gerektiği gösterilmiştir. Yapılan açıklamalara göre itiraz merciinin, itirazı kabul edip dosyayı soruşturmayı tamamlaması için Bursa Cumhuriyet Başsavcılığına göndermesi gerekmektedir.
IV- Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Adalet Bakanlığı"nın istemi üzerineYargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, Kanun yararına bozma isteği doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,
1- Yalova Ağır Ceza Mahkemesinin 27.02.2013 tarihli ve 2013/293 değişik iş sayılı kararının, 5271 sayılı CMK’nın 309.maddesi uyarınca BOZULMASINA,
2- Aynı Yasa maddesinin 4-a fıkrası gereğince, sonraki işlemlerin itiraz mercii tarafından mahallinde tamamlanmasına, 09/12/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.