
Esas No: 2013/23553
Karar No: 2014/19294
Karar Tarihi: 02.10.2014
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2013/23553 Esas 2014/19294 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : Samsun 3. İş Mahkemesi
Tarihi : 26.09.2013
No : 2013/683-2013/864
Dava, davacının işyerinde Kurumca sigortasız olarak çalıştıkları tespit edilen kişilerin çalışmadıklarının tespiti ve buna bağlı ödeme emrinin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde, davanın yargı yolu caiz olmadığından reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dosya kapsamına göre; 06.09.2012 tarihinde, iki sigortasız işçi çalıştırıldığından bahisle, düzenlenen tutanağa istinaden, iki sigortalının 2009/2,3,4,5,6,7,8,9. aylara ilişkin aylık prim ve bildirgelerinin süresinde verilmemesi nedeniyle 23.10.2010 tarihinde davacı adına idari para cezası tahakkuk ettirildiği anlaşılmıştır. Bu idari para cezasının davacıya 06.11.2012 tarihinde tebliğ edildiği, bunun üzerine davacının idari para cezası itiraz komisyonuna itiraz ettiği, komisyonun da 23.10.2012 tarihinde itirazı reddettiği ve kararın tebliğinden itibaren 30 günlük süre içinde yetkili idare mahkemesine itiraz edebileceği de bildirilerek komisyon kararının davacıya 08.01.2013 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Dosyada davacının yasal süresi içerisinde idare mahkemesine başvurup başvurmadığının anlaşılmamıştır. Kurumun 28.03.2013 tarihinde söz konusu idari para cezasının tahsili amacı ile davacı adına ödeme emri düzenlendiği ancak yine dosyadan ödeme emrinin ne zaman tebliğ edildiğini anlaşılamamıştır.
6183 sayılı Kanunun “Ödeme emri” başlıklı 55. maddesinin ilk fıkrasında; kamu alacağını vadesinde ödemeyenlere, yedi gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları gereğinin bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı; “Ödeme emrine itiraz” başlığını taşıyan 58. maddesinin birinci fıkrasında; kendisine ödeme emri tebliğ olunan kişinin, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde itirazda bulunabileceği belirtilmiştir.
5510 sayılı Yasanın 102. maddesine göre “İdarî para cezaları ilgiliye tebliğ ile tahakkuk eder. Tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde Kuruma ya da Kurumun ilgili hesaplarına yatırılır veya aynı süre içinde Kuruma itiraz edilebilir. İtiraz takibi durdurur. Kurumca itirazı reddedilenler, kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde yetkili idare mahkemesine başvurabilirler. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde, idari para cezası kesinleşir.” Bu yasal çerçevede idari para cezasına karşı süresi içinde Kuruma itiraz edilmemesi veya itirazın reddine karar verilmesi halinde yine süresi içinde İdare Mahkemesinde dava açılmaması hallerinde idari para cezası kesinleşir ve artık İş Mahkemesinde menfi tespit, itiraz ve istirdat davası açılamaz.
6183 sayılı Yasanın 55. maddesi, vadesinde ödenmeyen kamu alacaklarının tahsili amacı ile ödeme emri düzenlenmesi olanağı öngörmüş olup, ödeme emrine konu edilen alacağın kesinleşmiş ve tahsil edilebilir aşamaya gelmiş olması zorunluluğu vardır. İdari para cezalarının da ödeme emrine konu edilebilmesi için 5510 sayılı Yasanın 102. maddesindeki prosedür gereği kesinleşmesi gerekir.
Dava konusu somut olayda; öncelikle davaya konu 28.03.2013 tarihli ödeme emrinin tebliğine ilişkin bilgi ve belgeler getirtilmeli, ilk olarak iş bu davanın 6183 sayılı Yasanın 58. maddesi gereğince 7 günlük hak düşürücü süre içinde açılıp açılmadığı araştırılmalıdır. Şayet süresinde ise idari para cezasına ilişkin bilgi ve belgeler getirtilmeli ve 5510 sayılı Yasanın 102. maddesine göre komisyon kararının tebliğinden itibaren 30 günlük yasal süre içinde idare mahkemesine dava açılıp açılmadığı araştırılmalı, eğer süresinde dava açılmış ise; bekletici mesele yapılıp sonucuna göre karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacı avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 02.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.