Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hükmün temyizen mürafaa icrası suretiyle tetkiki istenilmekle duruşma için tayin olunan bugün * temyiz eden M. H. vekili Av. A. K. ve karşı taraf vekili Av. L. D. geldiler. Gelenlerin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Davacı taşınmazlar ve ekipmanlara yapmış olduğu katkının karşılığını istemiştir.
Toplanan delillerden; tarafların 24.10.1980’de evlendikleri davanın konusunu oluşturan Buca’daki evin 13.04.1984 , dükkanın ise 23.12.1986’da alındığı, ekipmanların ise 1993 senesine kadar tamamlandığı, davacının evlenme tarihinden emekli olduğu tarihe (01.01.1988) kadar çalışma hayatı içerisinde olduğu ve düzenli gelir elde ettiği , emekli ikramiyesini de 1989’da aldığı, taşınmazların alımına kadına ait bir kısım gelirlerin, bozdurulan altın bedeli yanında 10 bin Markla da katkıda bulunduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece; gerektiğinde bilirkişiden de görüş alınarak, taşınmazların ve ekipmanların alım sırasındaki kıymetleri ve katkı oranı tesbit edilip, kocanın bakım borcu dikkate alınıp ( 743 sayılı TKM. md. 152) taşınmazların ve ekipmanların dava tarihindeki değerleri bulunup, tesbit edilen oran nispetindeki katkının davalıdan tahsiline karar vermek gerekirken , eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre de diğer yönlerin incelenmesine yer olmadığına , duruşma için takdir edilen 500 YTL. vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oyçokluğuyla karar verildi. 08.05.2007 sa.
KARŞI OY YAZISI
Dava dosyasında davacı kadın tarafından 21.5.2004 tarihinde açılan dava ile davalı koca tarafından alınan ev, dükkan ve ekipmanın edinilmesine katkı yapıldığından katkı payı isteminde bulunulduğu ve yerel mahkeme tarafından davacı kadının katkısı bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verildiği konusunda değerli çoğunluk ile aramızda “görüş birliği” vardır.
Çekişme nedir?;
Yerel mahkemenin katkının “kabulüne” yönelik kararı davalı koca tarafından temyiz edilmesi üzerine değerli çoğunluk “gerçekleşen katkıyı” aşağıdaki şekilde belirlemiştir;
1-Bozdurulan altın bedeli,
2-Bozdurulan Mark,
3-Kadına ait bir kısım gelir.
Davacı kadın tarafından bozdurulan altın ile Mark’ın katkı olarak belirlenerek değer artış payı hesaplamasına alınmasında değerli çoğunluk ile aramızda “görüş birliği” vardır.
Buna karşılık;
A- DAVACI KADIN MARK VE ALTIN DIŞINDA BİR KATKISINI KANITLAYAMAMIŞTIR
Değerli çoğunluk katkı kalemlerinde ayrıca “kadına ait bir kısım gelir” başlığı altında bir belirleme daha yapmıştır. Bu belirlemeyi yaparken de kadının çalışma hayatı içinde olduğu ve düzenli gelir elde etmesini gerekçe yapmıştır.
Katkının “somut şekilde” kanıtlanması gerekir. Sadece kadının çalışma hayatı içinde olması ve düzenli gelir elde etmesi katkının yapıldığının karinesi değildir.
Çalışarak para kazanan herkesin eşine katkıda bulunması ya da tasarrufta bulunması, yatırım yapması kural değildir. Yıllarca çalıştığı halde üzerinde kayıtlı “malvarlığı olmayan” binlerce insan vardır. Yoksunluk kazanılan paranın yatırım dışındaki kalemlere “değişik sebeplerle” harcanmak zorunda kalınmasından kaynaklanmaktadır.
O halde katkı yaptığını ileri süren davacı katkısını “ne şekilde, ne zaman, ne miktarda” yaptığını “açıkça” kanıtlamak zorundadır.
Aksi halde örneğin: yıllarca kazandığı bütün parasını “orada burada” bir şekilde harcamış koca dişinden tırnağından artırarak “bir mal” edinmiş karısına “ben yıllarca çalışma hayatı içinde idim ve düzenli gelir elde ettim” gerekçesi ile “her zaman” katkı payı isteminde bulunabilir. Katkı payı “otomatik olarak” gerçekleşmeyeceğinden çalışan koca katkısını “somut şekilde” kanıtlamalıdır.
Davacı Mark ve altın dışında gerçekleştirdiği bir “katkıyı” kanıtlayabilmiş değildir.
B-DEĞERLİ ÇOĞUNLUĞUNUN “KABULÜ BAKIMINDAN” DEĞERLENDİRMEMİZ
Değerli çoğunluğun görüşüne kendi “kabul şekli” açısından da katılmıyorum.
Katkı olarak belirlenen “bir kısım gelir” belirlemesi katkı payının hesaplanabilmesinde yol gösterici bir saptama değildir. Kazanılan gelirin “ne kadarının” katkı olarak verildiğinin kanıtlanmış olduğunun hesap yapılabilmesi için açık olarak bozma kararında gösterilmesi gerekir. Aksi halde “bir kısım gelir” açıklamasında miktar belirsiz olduğu için hesaplama yapılamaz.
Bu sebeplerle değerli çoğunluğun “farklı görüşüne” katılmıyorum.