Abaküs Yazılım
Vergi Dava Daireleri Kurulu
Esas No: 2020/673
Karar No: 2021/1692
Karar Tarihi: 24.11.2021

Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu 2020/673 Esas 2021/1692 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/673
Karar No : 2021/1692

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : …Vergi Dairesi Başkanlığı - …
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …

İSTEMİN KONUSU :… Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, münfesih …Metal Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi'nin 2005 yılına ilişkin kurumlar vergisi ve vergi ziyaı cezası borçlarının tahsili amacıyla kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen … tarih ve … ilâ … takip numaralı ödeme emirlerinin iptali istemiyle dava açılmıştır.
… Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı:
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un "Kanuni Temsilcilerin Sorumluluğu" başlıklı mükerrer 35. maddesinde, tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacaklarının, kanuni temsilcilerin ve tüzel kişiliği olmayan teşekkülü idare edenlerin şahsi mal varlıklarından bu Kanun hükümlerine göre tahsil edileceği, tüzel kişilerin tasfiye haline girmiş veya tasfiye edilmiş olmalarının, kanuni temsilcilerin tasfiyeye giriş tarihinden önceki zamanlara ait sorumluluklarını kaldırmayacağı, amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda kanuni temsilci veya teşekkülü idare edenlerin farklı şahıslar olmaları halinde bu şahısların, amme alacağının ödenmesinden müteselsilen sorumlu tutulacakları hükmüne yer verilmiştir.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 17. maddesinin, 03/07/2009 tarihinde yürürlüğe giren ve 5904 sayılı Kanun’un 6. maddesiyle eklenen 9. fıkrasında; tasfiye edilerek tüzel kişiliği ticaret sicilinden silinmiş olan mükelleflere tasfiye öncesi ve tasfiye dönemlerine ilişkin olarak salınacak her türlü vergi tarhiyatı ve kesilecek cezaların, müteselsilen sorumlu olmak üzere; tasfiye öncesi dönemler için kanuni temsilcilerden, tasfiye dönemi için ise tasfiye memurlarından herhangi biri adına yapılacağı, limited şirket ortaklarının, tasfiye öncesi dönemlerle ilgili bu kapsamda doğacak amme alacaklarından şirkete koydukları sermaye hisseleri oranında sorumlu olacakları, bu fıkra uyarınca tasfiye memurlarının sorumluluğunun, tasfiye sonucu dağıtılan tutarla sınırlı olacağı hüküm altına alınmıştır.
Asıl borçlu …Metal Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi 21/03/2011 tarih ve 7776 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlanan karar ile tasfiyesi tamamlanarak ticaret sicil kaydı silinmiştir.
Tasfiyesi tamamlanan şirket adına düzenlenen ödeme emrine karşı, şirket adına açılan davada, tasfiyesi tamamlanmış şirketin herhangi bir davada taraf olamayacağı gerekçesiyle … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmiştir.
Bunun üzerine asıl borçlu şirketin 2005 yılına ait vergi borçlarının şirketten tahsil imkanı kalmadığından bahisle, ilgili dönemde şirket ortağı olan davacı adına hissesi oranında dava konusu ödeme emirleri düzenlenmiştir.
Olayda dava konusu ödeme emirleri ile asıl borçlu şirket adına düzenlenen ödeme emrinin, asıl borçlu şirketin tasfiye tarihi olan 21/03/2011 tarihinden sonra düzenlenmiş olması nedeniyle, asıl borçlu şirketin ve ortağının tüzel kişiliğin sona erdiği tarihten sonra borçlu kılınabilmesi söz konusu olmayacaktır.
Dolayısıyla davacının dava konusu ödeme emirleriyle takibinde yasal isabet görülmemiştir.
Vergi Mahkemesi bu gerekçeyle ödeme emirlerini iptal etmiştir.
Davalının temyiz istemini inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesinin 22/03/2017 tarih ve E:2014/2170, K:2017/2866 sayılı kararı:
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 10. maddesinde, tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri, tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirileceği, bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı, tüzel kişilerin tasfiye haline girmiş veya tasfiye edilmiş olmalarının, kanuni temsilcilerin tasfiyeye giriş tarihinden önceki zamanlara ait sorumluluklarını da kaldırmayacağı hükme bağlanmıştır.
Anılan mevzuat hükümleri uyarınca takip edilen kamu alacakları, hangi vergilendirme dönemine ilişkin olarak tahakkuk etmiş ise, bunların ödenmesinden de yine aynı dönemde kanuni temsilci olan kişilerin sorumlu olacağı ve tüzel kişilerin tasfiye edilmiş olmalarının kanuni temsilcilerin tasfiyeye giriş tarihinden önceki zamanlara ait sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı sonucuna ulaşılmaktadır.
Asıl borçlu şirketin 31/12/2008 tarihinde tasfiyeye girdiği, tasfiye halindeyken 17/12/2010 tarihinde takdir komisyonuna sevk edildiği, 21/03/2011 tarihinde tasfiyesi tamamlanarak kaydının ticaret sicilinden silindiği, takdir komisyonunca 14/11/2011 tarihinde takdir edilen matrah üzerinden dava konusu ödeme emri içeriği tarhiyatların yapıldığı anlaşılmaktadır.
213 sayılı Kanun'un 10. maddesi ve 6183 sayılı Kanun'un mükerrer 35. maddesi uyarınca kanuni temsilcinin tasfiye döneminden önceki borçlara ilişkin sorumluluğu devam ettiğinden ve "tahsil edilemeyeceği anlaşılan" şartı şirketin tasfiye edilmiş olması nedeniyle gerçekleştiğinden, ihtilafa konu amme alacağının doğduğu tarihte şirketin kanuni temsilcisi olduğu hususunda tartışma bulunmayan davacının ödeme emri ile takip edilmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Daire bu gerekçeyle kararı bozmuş, davacının karar düzeltme istemini reddetmiştir.
… Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararı:
Vergi mahkemesi, ilk kararında yer alan hukuksal nedenler ve gerekçeyle ısrar etmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Dava konusu ödeme emirlerinin hukuka uygun olduğu belirtilerek ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Cevap verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, ısrar kararının dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında, yerinde ve kararın bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından, istemin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Asıl borçlu … Metal Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi'nin tasfiyesinin tamamlanmasına ilişkin ortaklar kurulu kararı 15/03/2011 tarihinde ticaret siciline tescil edilmiş ve 21/03/2011 tarih ve 7776 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edilmiştir.
…Metal Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi 17/12/2010 tarihinde 2005 yılına ilişkin kurumlar ve kurum geçici vergisi matrahlarının belirlenmesi amacıyla takdire sevk edilmiş ve 14/11/2011 tarihli takdir komisyonu kararlarıyla şirket adına belirlenen matrahlar üzerinden kanuni temsilci sıfatıyla davacı adına üç kat vergi ziyaı cezalı kurumlar vergisi tarhiyatı yapılmış ve aslı aranmayan kurum geçici vergisi üzerinden verginin üç katı tutarında vergi ziyaı cezası kesilmiştir.
Söz konusu vergi ve cezalara ilişkin ihbarnamelerin tebliği üzerine açılan davada … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E/…, K:… sayılı kararıyla davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi üzerine kesinleşen amme alacağının tahsili amacıyla dava konusu ödeme emirleri düzenlenmiştir.

İLGİLİ MEVZUAT :
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 7061 sayılı Kanun ile değişiklik yapılmadan önceki 55. maddesinde, amme alacağını vadesinde ödemeyenlere yedi gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun ödeme emri ile tebliğ olunacağı belirtilmiş, 58. maddesinde ise kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahsın böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde itirazda bulunabileceği kurala bağlanmıştır.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 17. maddesine 5904 sayılı Kanun'un 6. maddesiyle eklenen ve 03/07/2009 tarihinde yürürlüğe giren dokuzuncu fıkrasında, tasfiye edilerek tüzel kişiliği ticaret sicilinden silinmiş olan mükelleflerin tasfiye öncesi ve tasfiye dönemlerine ilişkin olarak salınacak her türlü vergi tarhiyatı ve kesilecek cezaların, müteselsilen sorumlu olmak üzere; tasfiye öncesi dönemler için kanuni temsilcilerden, tasfiye dönemi için ise tasfiye memurlarından herhangi biri adına yapılacağı hüküm altına alınmıştır.
5520 sayılı Kanun'a 5904 sayılı Kanun'un 7. maddesiyle eklenen ve 03/07/2009 tarihinde yürürlüğe giren geçici 6. maddede ise Kanun'un 17. maddesinin dokuzuncu fıkrasının, geçici maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılan her türlü vergi tarhiyatı ve kesilen cezalar hakkında uygulanmayacağı hususu düzenlenmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Hukuk devletinin sağlamakla yükümlü olduğu hukuki güvenlik ilkesi, hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kıldığı gibi kural olarak kanunların geriye yürütülmemesini de zorunlu kılar. Bu nedenle “kanunların geriye yürümezliği ilkesi” uyarınca kanunlar yürürlüğe girdikleri tarihten sonraki hukuki durumlara uygulanabileceklerinden sonradan çıkan bir kanun yürürlüğe girdiği tarihten önceki olaylara uygulanamaz.
Olayda, asıl borçlu … Metal Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi'nin tasfiyesinin tamamlanmasına ilişkin ortaklar kurulu kararının 15/03/2011 tarihinde ticaret siciline tescil edildiği ve 21/03/2011 tarih ve 7776 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edildiği anlaşılmaktadır.
5520 sayılı Kanun'un 17. maddesine 5904 sayılı Kanun'un 6. maddesiyle eklenen (9) numaralı fıkranın 03/07/2009 tarihinde yürürlüğe girdiği dikkate alındığında, bu hükmün dava konusu dönemlere ilişkin amme alacağına geçmişe dönük olarak uygulanamayacağı açık olduğundan ve tasfiyesi tamamlanmış şirketlerin 03/07/2009 tarihinden önceki dönemlere ait vergi borcundan kanuni temsilcilerin sorumlu tutulmasına olanak bulunmadığından, bu hususun davacı açısından "borcum yoktur" kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.
Bu nedenle, uyuşmazlık konusu ödeme emirlerinde hukuka uygunluk bulunmadığından, davacı adına düzenlenen ödeme emirlerinin iptali yolunda verilen ısrar kararında sonucu itibarıyla hukuka aykırılık görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1- … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı ısrar kararına yöneltilen temyiz isteminin REDDİNE,
2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24/11/2021 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

X - KARŞI OY:
Davacının ileri sürdüğü iddialar, ödeme emri safhasında ileri sürülebilecek mahiyette iddialar olmayıp ancak, ödeme emrinin dayanağı ihbarnamelere karşı açılacak davada ileri sürülebilecektir.
Uyuşmazlıkta, davacı adına düzenlenen ödeme emri içeriği borçları ihtiva eden ihbarnamelerin tebliği üzerine açılan davada … Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiş ve karar kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiştir.
Bu durumda, usulüne uygun olarak tebliğ edilip kesinleşerek ödenmeyen amme alacağının tahsili amacıyla davacı adına ödeme emri düzenlenmesinde hukuka aykırılık bulunmadığından, aksi yöndeki gerekçeyle verilen mahkeme kararında hukuka uygunluk görülmemiştir.
Bu nedenle temyiz isteminin kabulü ile ısrar kararının bozulması gerektiği oyu ile karara katılmıyoruz.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi