Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/3325
Karar No: 2020/6415
Karar Tarihi: 02.12.2020

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2019/3325 Esas 2020/6415 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2019/3325 E.  ,  2020/6415 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ: TAPU İPTALİ VE TESCİL-TAZMİNAT

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, tazminat davası sonunda, yerel mahkemece tapu iptali ve tescil isteğinin reddine, tazminat isteğinin kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
    KARAR-
    Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde bedel isteğine ilişkindir.Davacı, yurtdışında yaşadığını, paydaşı olduğu 36391 ada 6 parsel sayılı taşınmazdaki belediye payının alınması için davalı yeğeni ... ’ı vekil tayin ettiğini, davalının taşınmazı annesi ... ’ya temlik ettiğini, devrin bilgi ve rızası dışında yapıldığı gibi kendisine herhangi bir bedel de ödenmediğini, davalı ...’nın durumu bilen ve bilmesi gereken kişi konumunda bulunduğunu ileri sürerek, davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile adına tescile, olmadığı takdirde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000TL bedelin davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalılar, dava konusu taşınmaz ve üzerindeki iki yapı murisleri ... ’e ait iken muris ... "in borçlarından kurtulmak amacıyla tapuda davacı adına satış göstererek devredildiğini dava konusu işlemle de geri alındığını, davacıdan herhangi bir vekalet istemediklerini, vekalet görevinin kötüye kullanımının söz konusu olmadığını, zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin geçtiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, zamanaşımı süresinin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine ilişkin olarak verilen karar Dairece, "… vekâlet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayanan davaların herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süreye bağlı olmadığı gözetilerek, işin esasının incelenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı biçimde hüküm kurulması doğru değildir..." gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, vekalet ilişkisine herhangi bir aykırılığının bulunmadığı gerekçesi ile tapu iptali ve tescil isteğinin reddine, vekilin satış bedelini ödediğini kanıtlamadığı gerekçesiyle bedel isteği yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği, toplanan deliller ve eksiğin tamamlanması yoluyla getirtilen kayıtlardan; dava konusu 36391 ada 6 parsel sayılı taşınmazın geldisi olan eski 208 parsel sayılı taşınmazın tamamı davalıların mirasbırakanı ... adına kayıtlı iken, ... ’in taşınmazdaki 1/2 payını ipka ederek kalan 1/2 payını davacıya 13.09.1983 tarihinde satış yoluyla devrettiği, anılan parseldeki payların 15.07.1991 tarihli imar uygulaması ile çekişmeli 36391 ada 6 parsel sayılı taşınmaza gittiği, davacı ...’nın çekişmeli parseldeki paylarını dilediği bedelde dilediği kişiye satma ve satış bedellerini alma yetkilerini de içeren 14.10.2005 tarihli vekâletname ile davalılardan yeğeni ...’i (... oğlu) vekil tayin ettiği, vekil ... ’ın da anılan vekaletnameyi kullanarak çekişmeli parseldeki davacıya ait payları diğer davalı ...’e (vekil ... ’ın annesi) 16.11.2005 tarihinde satış suretiyle temlik ettiği, çekişme konusu taşınmazda ... Belediyesine ait payın bir kısmının 28.09.2007 tarihli işlemle davalılar ... , ... ve ... ’e temlik edildiği, davalı ...’nın 15.05.2008 tarihinde yine Belediye’den bir kısım payı daha satın aldığı, davalıların mirasbırakanı ... ’in taşınmazdaki payının 11.11.2011 tarihinde verasette iştirakle davalılara intikal ettiği, taşınmazda davalılar haricinde dava dışı ... ın’da paydaş olduğu, 16.03.2012 tarihli işlem ile kat irtifakı tesis edildiği anlaşılmaktadır.Bilindiği üzere; Borçlar Kanununun temsil ve vekalet akdini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.6098 s. Türk Borçlar Kanununda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.
    Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK"nin 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK"de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK"de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.
    Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
    Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK"nin 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
    Somut olaya gelince, davalılar dava konusu temlikin bedel karşılığı yapıldığı savunmasında bulunmamış, davacıya ait çekişme konusu yapılan payların daha önce inançlı işlem ile mirasbırakanları tarafından davacıya devredildiği, dava konusu vekalet ile yapılan temlikin de bunun karşılığı olarak yapıldığı (murislerince devredilen payların iade edildiği) savunmasında bulunmuşlardır. Dinlenen davacı tanıkları, davacının satış iradesinin bulunmadığı yönünde beyanda bulunmuş, davalılar ise, davacının devredilen mülkiyet hakkının, hakkın teslimi yönündeki savunmalarını yöntemince ispat edememişlerdir.Öte yandan, davalılardan kayıt maliki olan davalı ..., diğer davalı vekil ... ’ın annesi, davacının da yengesi olup, durumu bilen kişi konumunda olduğu, vekil ile el ve işbirliği içerisinde hareket ettikleri, vekalet görevi kötüye kullanmak suretiyle davacının zararlandırıldığı anlaşılmaktadır.Hal böyle olunca, öncelikle çekişmeli taşınmazın güncel tapu kaydının getirtilmesi, davalı ...’nın taşınmazda hangi bağımsız bölümlerin malik olduğunun belirlenmesi, bu bağımsız bölümlerden kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca davalılardan ... "ya verilmesi gereken bağımsız bölümler tespit edildikten sonra, davacının kat irtifakı tesis edilmeden önce taşınmaz arsa vasfındayken çekişme konusu yapılan 258/1100 payının, anılan bağımsız bölümlerin her birine ne oranda yansıdığı konusunda uzman bilirkişi kurulundan denetime elverişli şekilde rapor alınması, rapor sonucuna göre hâlen davalı adına kayıtlı olan bağımsız bölümler yönünden tapu iptali ve tescile, üçüncü kişiye devredilenlerin varlığının tespiti halinde ise onlar yönünden de tazminata hükmedilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
    Davacının değinilen yönler itibariyle yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 02.12.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi