14. Hukuk Dairesi 2017/1968 E. , 2020/8235 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 21.10.2013 gününde verilen dilekçe ile komşuluk hukukuna aykırılığın giderilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın müdahalenin meni talebi yönünden karar verilmesine yer olmadığına, eski hale getirme isteminin kabulüne, olmazsa tazminat isteminin kabulüne dair verilen 08.10.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava komşuluk hukukuna aykırılık hukuki nedenine dayalı eski hale iade olmazsa tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekili; 439 ada 13 parselde kayıtlı ... Yapı Kooperatifi A-B blok sitelerinin doğu cephesinde bulunan istinat duvarında su deposu yapımı nedeniyle hasar oluştuğunu, istinat duvarının 2001 yılında yapıldığını ancak DSİ genel müdürlüğünün işlerini yapan İncekaya İnşaat Firmasının su deposu yapımı sırasında istinat duvarında ciddi hasar ve zararların oluştuğunu, bu sebeple ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/221 D.İş sayılı dosyası ile tespit yaptırdıklarını, istinat duvarının yıkılması sonucunda can ve mal kaybının olabileceğini, bu nedenlerle istinat duvarının insan hayatına zarar gelmeyecek şekilde eski haline getirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. 21.07.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile; eski hale iadenin mümkün olmaması halinde 21.231,96 TL"nin davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Davalılar vekilleri; davaya esas teşkil eden tespit dosyasında alınan bilirkişi raporunun bu dosyada delil olarak kullanılmasının mümkün olmadığını, genel olarak bir yapının tahrip, yıkılma nedeni araştırılırken öncelikli olarak yapının mevzuata, fen ve sanat kurallarına uygun olarak yapılıp yapılmadığının araştırılması gerektiğini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Mahkemece; davacı tarafından açılan meni müdahale davasının konusuz kaldığı anlaşılmakla bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, eski hale getirme davasının kabulü ile 358 ada 2 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan davacı kooperatife ait bahçe istinat duvarının dosya içerisinde bulunan fen ve inşaatçı bilirkişi raporlarında belirtilen 15,90 metre boyunda 45 metre yüksekliğindeki bölümünün kaline, yerine aynı özelliklerde yenisinin yapılmasına, kal ve yeni duvar yapımı masrafının davalılarca karşılanmasına, bu mümkün olmazsa kal ve yeniden duvar yapımı masrafı olarak belirlenen 5000 TL"nin dava tarihinden 16231,96 TL"nin ıslah tarihi olan 21/07/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya ödenmesine, karar verilmiştir.
Davalı şirket vekilinin tavzih talebinde bulunması üzerine mahkemece; hükümde duvarın 45 mt. yükseklik olarak belirtilen kısmının 4 mt. olarak tavzihine karar verilmiştir.
Hükmü davalı ... vekili temyiz etmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297/2. maddesi uyarınca hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
Hüküm fıkrası, kararın esası olup, açık ve infazı mümkün olmalıdır. Şarta bağlı ve terditli olarak hüküm kurulamaz. Davanın açıldığı tarihteki duruma göre hüküm fıkrasında, asıl talep ile yardımcı talepler hakkında, şüphe ve tereddüdü gerektirmeyecek biçimde, açık olarak karar verilmelidir.
Öte yandan, İcra ve İflas Kanununun 30. maddesi hükmü gereğince bir işin yapılmasına dair olan ilamın icra müdürlüğüne verilmesi üzerine borçluya bir icra emri gönderilerek ilamda gösterilen süre içinde ve eğer süre verilmemişse işin mahiyetine göre başlama ve bitirme zamanları tayin edilerek icra müdürlüğü tarafından o işin yapılması emredilir. Borçlu emir gereğini yerine getirmezse lazım gelen masraf icra müdürü tarafından bilirkişiye hesaplattırılarak ayrıca bir hüküm gerekmeksizin bu masraf borçludan tahsil edilir.
Somut olayda; mahkemece, davanın kabulü ile 358 ada 2 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan davacı kooperatife ait bahçe istinat duvarının dosya içerisinde bulunan fen ve inşaatçı bilirkişi raporlarında belirtilen 15,90 metre boyunda 4 metre yüksekliğindeki bölümünün kaline, yerine aynı özelliklerde yenisinin yapılmasına, kal ve yeni duvar yapımı masrafının davalılarca karşılanmasına, bu mümkün olmazsa kal ve yeniden duvar yapımı masrafı olarak belirlenen 5000 TL"nin dava tarihinden 16231,96 TL"nin ıslah tarihi olan 21/07/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya ödenmesine, karar verilmiştir. Mahkemece kurulan hüküm yukarıda açıklanan ilkelere aykırı ve infazda karışıklığa yol açacak hükümler ihtiva etmektedir.
Davacının maliki olduğu duvarın su deposundan akan sular nedeniyle zarar gördüğü bilirkişi raporu ve dosya kapsamıyla tespit edilmiştir. Bu sebeple duvarın eski hale iadesine bunun mümkün olmadığı saptandığı taktirde zararın tazminine karar verilmesi gerekirken yani davanın açıldığı tarihteki duruma göre talepler hakkında, şüphe ve tereddüdü gerektirmeyecek biçimde, açık olarak hüküm kurulması gerekirken mahkemece duvarın eski hale getirilmesine karar verildiği halde mümkün olmazsa kal ve duvarın yeniden yapım masrafının da davalılardan tahsiline şeklinde şarta bağlı ve terditli hüküm kurulması doğru olmamıştır. Bu durum İİK 30. Maddesine aykırı olduğu gibi infazda karışıklığa yol açacak niteliktedir.
Kabule göre de; haksız eylem nedeniyle oluşan zararın tazminine karar verebilmek için, zarar ile hukuka aykırı kusurlu eylem arasında illiyet bağının olması gerekir. Oluşan zararın kapsamı belirlenirken, tarafların zararın oluşumuna hangi oranda etki ettikleri yani müterafik (bölüşük) kusurlarının olup olmadığı belirlenerek bölüşük kusurun varlığı halinde kusur durumuna uygun indirim yapılmalıdır.
Davacıya ait mevcut duvarın eski oluşu ve fen ve sanat kurallarına aykırı yapılmış olması nedeniyle davacının müterafik kusurunun da belirlenmesi gerekir.
Ne var ki hükme esas alınan bilirkişi raporu da hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir. Söz konusu bilirkişi raporuna göre davacının taşınmazındaki duvarın yıkılması ile davalının eylemi arasında illiyet bağının olduğu vurgulanmış ancak zararın kapsamı belirlenirken, tarafların zararın oluşumuna hangi oranda etki ettikleri yani müterafik (bölüşük) kusurlarının olup olmadığı araştırılmamıştır.
O halde bilirkişilerden ek rapor alınarak veya gerekirse mahallinde yeniden keşif yapılmak suretiyle, davacının müterafik (bölüşük) kusurunun bulunup bulunmadığı araştırılmalı, davacının müterafik (bölüşük) kusuru tespit edildiği takdirde kusur oranında tazminattan indirim yapılarak geri kalan miktar bakımından bir karar verilmelidir.
Açıklanan nedenlerle eksik inceleme ve araştırma ile infazda tereddüte neden olacak şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bu sebeplerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09.12.2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.