4. Ceza Dairesi 2014/12397 E. , 2016/14913 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Kasten yaralama, kasten yaralamaya teşebbüs, tehdit
HÜKÜMLER : Mahkumiyet
Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre, sanık hakkında mağdur ...’a yönelik silahla yaralamaya teşebbüs eyleminden dolayı dava açılmasına karşın hüküm kurulmamış ise de, zamanaşımı süresi içerisinde karar verilebileceği ve bu konuda temyiz denetimine konu bir hüküm bulunmadığı anlaşılarak dosya görüşüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede:
1-Sanığa yükletilen tehdit eylemiyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemin sanık tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,
Eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tipine uyduğu,
Cezanın yasal bağlamda uygulandığı,
Anayasa Mahkemesi"nin karar tarihinden sonra 24.11.2015 günlü Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 gün ve 2014-140 esas, 2015/85 sayılı TCK"nın 53. maddesinin bazı bölümlerinin iptaline ilişkin kararının ve TCK 53/1-c maddesinde düzenlenen hak yoksunluğunun uygulanma süresi ve şeklinin Kanunda öngörülen biçimde infazda gözetilebileceği,
Anlaşıldığından sanık ...’ın ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş olmakla, tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKMÜN ONANMASINA,
2-Mağdur ...’a yönelik kasten yaralama ve kasten yaralamaya teşebbüs eylemlerinden kurulan hükümlerine yönelik temyize gelince,
Başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
a-Sanığın, eşi olan mağdurun boğazını sıktığı, olay yerinde bulunan tanık tarafından müdahale edildiği, ardından da bıçağını çekip mağduru yaralamaya kalkışması sırasında yine araya girenlerin kendisini engellemesi biçiminde gerçekleştiği oluşa uygun olarak kabul edilen olayda, kasten yaralama maksadıyla icra edilen doğal ve tipe uygun davranışların bütünüyle hukuken tek bir hareket (fiil) teşkil ettiği ve bu durumda tamamlanmış fiilin teşebbüs halindeki fiile göre asliliği ilkesi gözetilerek, tamamlanmış kasten basit yaralama suçu nedeniyle TCK"nın 86/2, 3-a maddeleriyle hüküm kurulması ve fiilin bütünlüğü içerisinde silahın da kullanılması nedeniyle 61. madde uyarınca cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesi yerine, yetersiz ve yerinde görülmeyen gerekçeyle eylem ikiye bölünerek tamamlanmış ve teşebbüs halinde kalmış iki yaralama suçundan ayrı ayrı mahkumiyet hükümleri kurulması,
b- TCK"nın 53/l-(c) maddesindeki hak yoksunluğunun sanığın kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverme tarihine kadar, diğer kişilere karşı belirtilen yetkiler yönünden mahkum olunan hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar geçerli olacağının gözetilmemesi,
c- Anayasa Mahkemesi’nin hükümden sonra 24/11/2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 08/10/2015 gün ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararı ile TCK’nın 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendine yönelik olarak vermiş olduğu iptal kararlarının uygulanması zorunluluğu,
Bozmayı gerektirmiş ve sanık ...’ın temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 05/12/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.