15. Hukuk Dairesi 2016/458 E. , 2016/4230 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı vekili Avukat ... ile davalı vekili Avukat.... geldi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedelinin tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptâli ve icra inkâr tazminatına karar verilmesi talebinden ibarettir. Davacı taşeron, davalı ise; yüklenicidir. Davacı vekili, taraflar arasında imzalanan sözleşmelere istinaden yapılan işler nedeniyle oluşan ticari ilişkide kendilerinin 625.549,61 TL alacaklarının olduğunu, borcun ödenmemesi üzerine ... 2. İcra Müdürlüğü’nün 2010/8887 Esas sayılı takip dosyasında takibe girişildiğini, itirazın haksız olup itirazın iptâlini ve inkâr tazminatı talep etmiş, davalı yüklenici vekili ise; taraflar arasında birden fazla inşaat işine ilişkin sözleşmelerin imzalandığını, öngörülen işler için tahakkuk eden bedellerin tamamının davacıya ödendiğini, 31.12.2009 tarihli ve her bir sözleşme/iş için ayrı ayrı ibranamelerle kendilerinin ibra edildiğini, takibe konu fatura bedellerinin bir kısmının ödendiği, bir kısmının da yine müvekkili olan ve diğer bazı grup şirketleri ile yaptığı işlerle ilgili ödemeler nedeniyle virman yapıldığı ve alacağın bulunmadığını, savunarak davanın reddini istemiş, mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın reddine dair verilen karar, yasal süresi içerisinde davacı vekilince temyiz edilmiştir.
.... 2. İcra Müdürlüğü"nün 2010/8887 Esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; alacaklı davacının 04.05.2010 tarihinde 625.224,15 TL asıl alacak 325,46 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 625.549,61 TL’nin takip tarihinden itibaren %19 ticari faizi ile birlikte talep ettiği, ödeme emrinin davalıya 05.05.2010 tarihinde tebliğ edilip süresinde 10.05.2010 tarihinde iş bedelinin ödeme ve virman yolu ile yapıldığını belirterek borca itiraz edildiği, itiraz üzerine takibin durdurulduğu ve 1 yıllık yasal süresi içerisinde itirazın iptâli davasının açıldığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasında 25.11.2008 tarihli ".... Şehri ... Tarımsal Üretim
Pazarlama San. Tic. A.Ş Abone Bağlantı Hatları Montaj ve Bağlantı İnşaatı Sözleşmesi", 15.08.2008 tarihli "... Şehri ...... Ünv. Abone Bağlantı Hatları Montaj ve Bağlantı İnşaatı Sözleşmesi" 15.01.2005 tarihli "... Şehri .... Gıda A.Ş. Abone Bağlantı Hatları Montaj ve Bağlantı inşaatı Sözleşmesi" 01.01.2009 tarihli "... Şehri.. Üniversitesi .... Kampüsü Abone Bağlantı Hatları Montaj ve Bağlantı İnşaatı Sözleşmesi" 13.07.2008 tarihli "... Şehri ... A.Ş. Abone Bağlantı Hatları Montaj ve Bağlantı İnşaatı Sözleşmesi" başlıklı sözleşmelerin düzenlendiği konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, iş bedelinden fazla ödemenin bulunup bulunmadığı ve fazla imalât bedelinin ödenip ödenmediği noktalarında toplanmaktadır. Taraflar arasında düzenlenen sözleşmeler, düzenlendikleri tarihte yürürlükte bulunan mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 355 (6098 sayılı Türk borçlar Kanunu"nun 470) ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi niteliğinde olup, uyuşmazlığın bu hükümlere göre çözümlenmesi gerektiği açıktır.
Mahkemece yapılan yargılamada taraflar arasında eser sözleşmesi ilişkisi kurulduğu ve davacının iş bedeli alacağının doğduğu kabul edilmiş, davalı tarafından düzenlenen faturanın virman suretiyle davacıya ödendiği ve davacı tarafın ibraname düzenlenmek suretiyle alacağını tahsil ettiğinin kabul edilmesi gerektiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Gerçekten de davalı tarafından dosyaya sunulan ve her iş için ayrı ayrı düzenlenen biri 28.07.2009 tarihli diğer dördü 31.12.2009 tarihli ibranamelerdeki imzalara davacı taraf itiraz etmiş, itiraz üzerine bir bilirkişi marifetiyle yapılan inceleme sonunda bu ibranamelerdeki imzaların davacı şirket temsilcisi ..."a ait olduğu belirlenmiş ve buna göre ibranamelerin davacı şirketi bağlayacağı kabul edilmiş ise de; alınan bu rapora davacı taraf itiraz ederek adli tıp kurumundan rapor alınmasını talep etmiştir. 2659 sayılı Adlî Tıp Kurumu Kanunu"nun 1, 16 ve 21. maddeleri nazara alındığında itirazın değerlendirilmesi için adlî tıp kurumundan rapor alınması gerektiği düşünülmelidir. Bilimsel verilere dayanmayan, ilmin ve fennin mahkemelere sağladığı tüm imkanları kullanmayan, tek kişi tarafından düzenlenen bu rapora itibar edilmesi doğru olmamıştır.
Öte yandan mahkemece, davalı tarafından dava dışı 3. kişi ... ... ... Doğalgaz A.Ş."nin düzenlediği 31.12.2008 tarihli 603.479,55 TL bedelli faturanın virman suretiyle davacıya ödenmiş sayıldığı değerlendirilerek alacak hesabı yapılmıştır. Davacının talimatı olmaksızın 3. kişiye yapılan ödemenin ya da mahsuplaşmanın davacıyı bağlaması düşünülemez. Takas ve mahsubun yasal koşullarının oluştuğundan söz etmekte mümkün değildir. Aksi düşüncelerle davacı alacağının bulunmadığından bahisle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bozulması uygun bulunmuştur.
O halde mahkemece yapılaması gereken iş; gerektiğinde biri 28.07.2009 tarihli diğer dördü 31.12.2009 tarihli “ibraname” başlıklı ibranamelerin aslının ibrazı için 6100 sayılı HMK"nın 216. maddesi hükmü gereğince davalı tarafa uygun süre verilip belge asıllarının ibrazlarının sağlanması, dosyanın adli tıp kurumuna gönderilerek bahsi geçen belgelerdeki imzaların davacı şirket temsilcisinin eli ürünü olup olmadığı belirlenmeli, buna göre ibranamelerin sıhhati, doğruluğu ve bağlayıcılığı değerlendirmeli ve sonucuna göre hüküm kurulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, 1.350,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davalıdan alınarak Yargıtay"daki duruşmada vekille temsil olunan davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 12.10.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.