19. Hukuk Dairesi 2016/9431 E. , 2017/3152 K.
"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davalyönünden davanın reddine, diğer davalılar yönünden kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalıla vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili, davalılar tohum satın alıp bunları yetiştirerek fide haline getirdikleri ve bu ürünlerin bölge bayisi olan davalı Şti."ye sattıklarını, müvekkilinin dedavaya konu 12.570 adet marka kavun fidesi satın alarak fideleri ekmesine rağmen hasat zamanı meyvelerin gelişmeyip küçük kaldığını, müvekkilinin uğradığı zarar yönünden Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2010/13 D.iş sayılı dosyasında yapılan tespitlerde fidelerin genetiğinde bozukluk saptandığını ve marka olmadıklarının anlaşıldığını ileri sürerek, fazlaya dair hakları saklı tutularak müvekkilinin uğradığı zararın şimdilik 10.000 TL"sinin davalılardan tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı irmanın diğer davalı şirketlere doğrudan ürün satışı mevcut olmadığı için illiyet bağının mevcut olmadığını belirterek, davanın reddini istemiştir.
Davalı vekili, müvekkili ile davacı arasında alım satım ilişkisi olmadığını, ayrıca kusurlarının da bulunmadığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Davalı. vekili, müvekkili ile davacı arasında ticari ilişki olmadığını, müvekkilinin şirketine marka orjinal fide sattığını, fidelerin açık arazide müşteriler tarafından yetiştirilmeleri sırasında ortaya çıkan problemlerden müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Davalı ekili, müvekkilinin aracı firma olduğunu, bu sebeple diğer şirketlerden aldığı malları davacıya satması sebebiyle sorumluluğunun bulunmadığını belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, yapılan yargılama, toplanan deliller, 2010/13 D.iş sayılı dosyası ve benimsenen bilirkişi raporlarına göre, tarafların ticari defterleri üzerinde yapılan incelemede dava konusu fidelerin, Tarım şirketi dışındaki davalılar tarafından yetiştirildiği ve davalı şirketinin bu iki şirketten davaya konu malları satın alarak davacıya sattığı, özel kanun niteliğinde olan 5553 sayılı Kanunu"nun 11. maddesine göre “Fiillerinin ayrıca suç sayılma hali saklı kalmak üzere, zarara neden olan kusurlu tohumluğu üreten, satan, dağıtan, ithal eden veya başka şekilde piyasaya süren gerçek veya tüzel kişiler, meydana gelen zararı müteselsilen tazmin etmekle yükümlüdür. Bunlar zararı, kusurları oranında birbirlerine rücu edebilirler.” düzenlemesi karşısında zarara yol açan fideleri yetiştiren ve satan davalı şirketlerin davacının zararından sorumlu oldukları, fideleri yetiştiren davalı şirketlerin tohumları dava şirketinden temin edip etmedikleri ise ispat edilemediği için bu davalının zarardan sorumlu tutulamayağı gerekçesiyle davanınirketi yönünden reddine, diğer davalılar. yönünden kabulüne karar verilmiş, hüküm davalılar ekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, davanın 5553 Sayılı Kanunu"nun 11. maddesi kapsamında açılmış tazminat davası niteliğinde bulunduğu belirtilmesine rağmen, aynı yasanın 11/son fıkrasında yer alan; zararın tesbit edildiği tarihten itibaren altı aylık hak düşürücü süre içerisinde davanın açılması gerekliliği üzerinde değerlendirme yapılmamıştır. Hak düşürücü süreler taraflarca her aşamada ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından da resen nazara alınmalıdır. Açıklanan bu nedenlerle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalıların diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 19/04/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.