8. Hukuk Dairesi 2015/13288 E. , 2017/16921 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İstihkak
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı-birleşen dosya davalısı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
... A R A R
Asıl dosyada davacı birleşen dosyada davalı 3 kişi vekili, müvekkiline ait iş yerinde haciz işlemi yapıldığını, hacze konu malların müvekkiline ait olduğundan bahisle istihkak iddiasının kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen dosyada davacı asıl dosyada davalı alacaklı vekili; davalı borçlular tarafından iş yerinin muvazaalı olarak 3. kişiye devredildiğini, hacze konu malların davalı borçlulara ait olduğunu, vergi levhası, kira sözleşmesi ve faturanın mülkiyeti ispata yeterli olmadığını açıklayarak davanın kabulü ile 3. kişinin istihkak iddiasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, haczin bonoda yazılı adreste yapıldığı, iş yeri devrinin söz konusu olduğu, haciz yapılan iş yerinin daha önce borçlular adına kayıtlı olduğu, borçlu ile 3.kişinin aynı ticaret kolunda faaliyette bulunduğu, davacı 3. kişinin istihkak iddiasını usulüne uygun ispat edemediği gerekçesi ile asıl dosyada davanın reddine; birleşen dosya da davanın kabulü ile hacizlerin devamına karar verilmiş; hüküm, asıl dosyada davacı- birleşen dosyada davalı 3.kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Asıl dava, üçüncü kişinin İİK"nun 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkin olup birleşen dava ise alacaklının İİK’nun 99. maddesine dayalı olarak açtığı istihkak iddiasının reddi talebine ilişkindir.
15.01.2014 tarihinde yapılan hacizde 3. kişinin ileri sürdüğü istihkak iddiasının alacaklı vekilince kabul edilmemesi üzerine, İcra Müdürlüğünce 30.12.2014 tarihinde haczin İİK.nun 99. md. uyarınca yapılmış sayılmasına, 3. kişi vekiline dava açması için yedi günlük süre verilmesine karar verilmiş, 05.01.2015 tarihinde ise İİK.nun 99. md. göre alacaklı vekiline, dava açması için yedi günlük süre verilmesi gerekirken, sehven 3. kişi vekiline süre verildiği belirtilerek alacaklı vekiline dava açması için İİK.nun 99. md. göre yedi günlük süre verilmesine, yedi gün içerisinde dava açılmadığı takdirde 3.kişinin istihkak iddiasını kabul etmiş sayılacağına ve haczin kaldırılacağına dair muhtıra tebliğine karar verilmiştir. Anılan karar, alacaklı vekiline 08.01.2015 tarihinde tebliğ edilmiş, alacaklı vekili 20.01.2015 tarihli dilekçe ile tebligatı alan kişinin aynı işyerinde gider ortağı olarak avukatlık yapan başka bir avukatın daimi çalışanı olduğunu, kendisinin çalışanı olmadığını, duruşma öncesinde tebligattan haberdar olduğunu, tebligatın geçersiz olması nedeni ile yeniden tebliğini talep etmiş, icra müdürü talebi kabul ederek alacaklı vekiline 20.01.2015 tarihinde bizzat tebligat yapılmış olup, eldeki dava da 24.01.2015 tarihinde açılmıştır.
Tebligat Kanunu 17. maddesinde; “Belli bir yerde devamlı olarak meslek veya sanatını icra edenler, o yerde bulunmadıkları takdirde tebliğ aynı yerdeki daimi memur veya müstahdemlerinden birine, meslek veya sanatını evinde icra edenlerin memur ve müstahdemlerinden biri bulunmadığı takdirde aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır” düzenlemesine yer verilmiştir. Somut olayda, alacaklı vekiline anılan icra müdürlüğü kararı, Tebligat Kanunu 17. md uyarınca aynı adreste çalışan sekreter .....e tebliğ edildiği, işyerinde bulunan başka bir avukatın gider ortağı olarak bulunduğunun alacaklı vekilinin kabulünde olduğu, bu durumda aynı işyerinde bulunan kişilerden birine kararın tebliğ edildiği anlaşılmakla alacaklı vekiline 08.01.2015 tarihinde yapılan tebligatın usulüne uygun olduğu, kaldı ki icra müdürünün tebligatın usulüne uygun olup olmadığını denetleme yetkisi bulunmadığından icra müdürü tarafından alacaklı vekiline yeniden tebligat yapılması işlemi usulsüzdür.
Hal böyle olunca, anılan icra müdürü kararının 08.01.2015 tarihinde alacaklı vekiline tebliğ edildiği ve tebligatın usulüne uygun olduğunun kabulü gerektiğinden davanın yedi günlük süre içerisinde açılmadığı açıktır.
İİK’nun 99. maddesinde: “Haczedilen şey, borçlunun elinde olmayıp da üzerinde mülkiyet veya diğer bir ayni hak iddia eden üçüncü kişi nezdinde bulunursa, "…İcra müdürü, üçüncü kişi aleyhine icra mahkemesinde istihkak davası açması için alacaklıya yedi gün süre verir. Bu süre içinde icra mahkemesine istihkak davası açılmaz ise üçüncü kişinin iddiası kabul edilmiş sayılır…” düzenlemesi yer almaktadır. Somut olayda, alacaklıya verilen süre içerisinde istihkak davası açılmadığı anlaşılmakla, alacaklı üçüncü kişinin istihkak iddiasını kabul etmiş sayılır. Bu durumda 3. kişi tarafından açılan davanın konusuz kaldığının kabulü gerekir.
Bu durumda, 3. kişi tarafından açılan davada, karar vermeye yer olmadığına, alacaklı tarafından açılan davanın ise süresinde açılmaması nedeniyle reddine karar verilmesi için hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle asıl dosyada davacı, birleşen dosyada davalı 3. kişi vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK"nun 366 ve HUMK"nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca İİK"nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 14.12.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.