10. Hukuk Dairesi 2014/14649 E. , 2014/19070 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Almus Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Tarihi : 31.03.2014
No : 2013/31-2014/93
Rücüan tazminat istemli davanın yapılan yargılaması sonunda; bozmaya uyularak ilamda yazılı nedenlerle isteğin kısmen kabülüne ilşkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi taraflar avukatlarınca istenilmesi ve davalı vekilince de duruşma talep edilmesi üzerine, dosya incelenerek, işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 30.09.2014 Salı günü tayin edilerek taraflarca çağrı kağıdı gönderildi. Duruşma günü duruşmalı temyiz eden davalı adına Avukat S. B. geldi. Karşı taraf adına Avukat G. B. geldiler. Duruşmaya başlanılarak, hazır bulunan Avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı günde Tetkik Hakimi tarafından dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Dava; 30.11.2006 tarihli iş kazasında sürekli iş göremezlik durumuna giren sigortalıya bağlanan gelirler ile yapılan ödemelerden oluşan Kurum zararının tahsili istemine ilişkin olup, 5510 sayılı Kanunun 21. maddesiyle yeniden getirilen “sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı” tazmin hükmünün, 5510 sayılı Kanunun yürürlüğü öncesinde gerçekleşen iş kazalarından kaynaklanan rücuan tazminat davalarında uygulanmasına olanak veren bir düzenleme bulunmadığı gözetildiğinde, davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 9, 10 ve 26. maddeleridir.
1)Somut olayda, 506 sayılı Kanunun 26.madde koşullarının gerçekleşmiş olduğu sübuta ermiş ise de, 9 ve 10. madde koşullarının oluşup oluşmadığı araştırılıp incelenmemiştir. Davanın, her iki madde hükmüne dayanılarak açılması halinde, Dairemizin yerleşmiş görüşüne göre, 10.maddenin uygulama önceliği bulunmaktadır.
506 sayılı Kanunun 9. maddesi; “"işveren çalıştıracağı kimseleri, işe başlatmadan önce örneği Kurumca hazırlanacak işe giriş bildirgeleriyle Kuruma doğrudan bildirmekle veya bu belgeleri iadeli-taahhütlü olarak göndermekle yükümlüdür. İnşaat işyerlerinde işe başlatılacak kimseler için işe başlatıldığı gün Kuruma veya iadeli-taahhütlü olarak postaya verilen işe giriş bildirgeleri ile Kuruma ilk defa işyeri bildirgesi verilen işyerlerinde işe alınan işçiler için en geç bir ay içinde Kuruma verilen veya iadeli-taahhütlü olarak gönderilen işe giriş bildirgeleri de süresi içinde verilmiş sayılır.
Dışişleri Bakanlığının sigortalı olarak yurtdışı göreve atanan personeli için işe giriş bildirgeleri ise, Kuruma en geç üç ay içinde gönderilir. "" hükmünü içermektedir.
Anılan Kanunun 10. maddesine göre ise 9. maddede öngörülen işe giriş bildirgesini süresinde Kuruma intikal ettirmeyen işverenler hakkında 26. maddede öngörülen sorumluluk halleri aranmaksızın, zararlandırıcı sigorta olayı nedeniyle Kurum tarafından bağlanan gelir ve harcamanın işverenden tahsil edileceğini düzenlemiştir. Yani, davalı işverenin 506 sayılı Kanunun 25.08.1999 tarih ve 4447 sayılı Kanunun 2. maddesiyle değiştirilen ve 08.09.1999 tarihinden itibaren yürürlüğe giren 9 ve 10. maddesi hükmüne göre rücu alacağından sorumluluğu için; işe giriş bildirgesinin sigortalının, işe başlatılmasından önce verilmemiş olması ve zararlandırıcı sigorta olayının da işe giriş bildirgesinin kuruma verilmesinden önce meydana gelmesi gerekir.
Hukuk Genel Kurulu’nun 19.03.2008 tarih 2008/10-254 E, 266 K sayılı kararlarında da açıklanan bu yön öncelikle araştırılarak, koşulların oluştuğunun anlaşılması halinde, tarafların kusur oranı gözetilmeksizin belirlenen ilk peşin sermaye değerli gelir ile yapılan ödemelerden oluşan Kurum zararından, 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 43-44. maddeleri (6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 51-52. maddeleri ) uyarınca sigortalının kusurunun %50"sinden az olmamak üzere hakkaniyet indirimi yapılarak, davalının sorumlu olacağı miktarın belirlenerek rücu alacağına hükmedilmesi gereğinin gözetilmemiş olması isabetsiz bulunmuştur.
2)506 Sayılı Kanunun 26/1.nci maddesindeki “....sigortalı veya hak sahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarlarla sınırlı olmak üzere...” bölümünün, Anayasa Mahkemesince 23.11.2006 tarih ve 2003/10 Esas 2006/106 Karar sayılı kararı ile iptal edilmiş olması karşısında, Kurumun bu maddeden doğan rücu hakkının, “halefiyete” değil, “kanundan doğan basit rücu hakkına” dayandığının kabulü gerekir. Bu kabul çerçevesinde, Kurumun rücu alacağı, ilk peşin değerin kusura tekabül eden miktarıyla sınırlı bulunması ve tazminat hesabının bu şekilde yapılması gerekmekte olup, sigortalının tazmin sorumlularından isteyebilecekleri tazminat miktarının (tavanın) hesaplanması ile hükme dayanak alınmış olması isabetsiz bulunmuştur.
3)506 sayılı Kanunun 26. madde kusur sorumluluğuna dayanmakta olup, davalılar Kurumun rücu alacağından kusurları oranında sorumludurlar. Davaya konu somut olayda; davalı işverenin %70, sigortalının %30 kusurlu olduğu anlaşılmış olup, tedavi giderleri ile geçici iş göremezlik ödeneğinin kusur karşılığının hüküm altına alınması gerekirken, tamamının hüküm altına alınmış olması isabetsiz bulunmuştur.
Mahkemece; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki ilkeler gözetilerek yapılacak araştırma ve inceleme ile hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı ile davalı vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, davacı Avukatı yararına takdir edilen 1.100,00 TL duruşma Avukatlık parasının davalıya, davalı Avukatı yararına takdir edilen 1.100,00 TL duruşma Avukatlık parasının davacıya yükletilmesine, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 30.09.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.