10. Hukuk Dairesi Esas No: 2014/17365 Karar No: 2014/19043 Karar Tarihi: 30.09.2014
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2014/17365 Esas 2014/19043 Karar Sayılı İlamı
10. Hukuk Dairesi 2014/17365 E. , 2014/19043 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : İstanbul 3. İş Mahkemesi Tarihi : 02.04.2014 No : 02.04.2014
Davacı, çalışma gücünün %60’ını kaybettiğinden bahisle maluliyet aylığına hak kazandığının tespiti ile aksi yöndeki kurum işleminin iptalini istemiştir. Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. İnceleme konusu somut olayda; davacının itirazı üzerine Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunun 21.01.2011 tarihli kararı ile çalışma gücünün en az %60’ını kaybetmediğinin bildirildiği, yargılama sırasında alınan 27.03.2013 günlü 3. Adli Tıp İhtisas Kurulu raporuyla, çalışma gücünün %60’ını kaybettiğine karar verilmesi suretiyle, Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu raporu ile Adli Tıp İhtisas Dairesi raporu arasında açık çelişki oluşmuştur. Sürekli iş göremezlik ve malullük halinin belirlenmesinde izlenecek yolun ne olduğu, 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun “Sağlık Raporlarının Usul ve Esasları”na dair 95. maddesinde hükme bağlanmıştır. Buna göre, kurum sağlık tesisleri tarafından raporlara dayanılarak verilen kararlara karşı ilgililerin S.S.Yüksek Sağlık Kuruluna itiraz hakları mevcuttur. Söz konusu kurulun raporlarının Kurumu bağlayacağı diğer ilgililer yönünden bağlayıcı olmayıp, Adli Tıp Başkanlığı veya Tıp Fakültelerinin ilgili ana bilim dalı konseylerinden Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü çerçevesinde inceleme ve araştırma yapılmasını isteyebilecekleri 28.06.1976 tarih ve 6/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu kararının gereğidir. Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulu raporu ile Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi raporu arasında çelişki ortaya çıkması durumunda, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.10.2010 gün ve 10-390 / 449 sayılı kararında da belirtildiği şekilde, çelişkinin Adli Tıp Kanunu"nun 15. maddesi gereği Adli Tıp Genel Kurulunca giderilmesi gereklidir. Çelişkinin Yüksek Sağlık Kurulu ile Tıp Fakültelerinin ilgili ana bilim dalından alınan sağlık kurulu arasında çıkması halinde de, amacın uyuşmazlığı en geniş katılımlı bir kurul kararı ile sona erdirmek, yeni çelişkilerin ortaya çıkıp uyuşmazlığı çözümsüzlüğe itmeyi engellemek olduğu dikkate alındığında, Adli Tıp Genel Kuruluna başvurulmalı ve alınacak raporla uyuşmazlık sona erdirilmelidir. Kuşkusuz bu belirleme ve inceleme yapılırken, 5510 sayılı Yasanın 27 nci maddesi hükmü de dikkate alınarak, maluliyet başlangıcı ve bu kapsamda maluliyet aylığı başlangıç tarihi de usulünce belirlenmelidir. Öte yandan, 5510 sayılı Yasanın 25. ve devamı maddelerinde öngörülen sigortalılık süresi ve prim gün sayısına ilişkin şartların varlığı da ayrıca irdelenmelidir. Yukarıda belirtilen hukuki ve fiili durumlar ışığında, Mahkemece, eksik inceleme ve araştırma sonucunda yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 30.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.