23. Hukuk Dairesi 2016/5815 E. , 2017/1925 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tespit, alacak, tapu iptali ve tescil davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün asıl ve birleşen davada davacı vekilince duruşmasız, asıl davada davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde asıl davada davalı kooperatif yöneticileri ... ile ... ve vekilleri Av. ... gelmiş, diğer taraflardan gelen olmadığından, onların yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- KARAR -
Asıl davada davacı vekili, müvekkilinin, davalı kooperatifçe, üyesi dava dışı ...’ya tahsis edilen iki adet daireyi 03.02.2005 tarihinde 60.000,00 TL bedelle satın aldığını, daireleri devreden ... ve müvekkilince, söz konusu satış ve devir işlemlerinin kooperatif kayıtlarına işlenmesi ve üyeliğe kabul için yapılan başvuruya, gönderilen ihtarnameye rağmen, gerekli işlemleri yapmayan davalı kooperatifin, daireleri kur’a ile başka kişiler adına tahsis ettiğini ileri sürerek, iki adet dairenin müvekkiline ait olduğunun tespiti ile adına tescilini, kur’a çekimine ilişkin kararın iptalini, bu mümkün olmadığı takdirde, 60.000,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiş, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 12.05.2011 tarih ve 2009/6774 E., 2011/5847 K. sayılı bozma ilamı uyarınca, ... ve ... aleyhine açtığı birleşen davada da aynı taleplerde bulunmuştur.
Asıl davada davalı kooperatif vekili, müvekkili tarafından ...’ya satılan dairelerin bedellerinin anılan şahıs tarafından ödenmemesi nedeniyle davacıya yaptığı devir işleminin kabul edilmediğini, ...’nun kooperatife olan borçlarını ödemesi ve satın aldığı daireleri ...’a sattığını bildirerek dairelerin ... adına kaydının yapılmasını yazılı olarak istemesi üzerine devrin anılan şahıs adına yapılmasına karar verildiğini, müvekkili kooperatifin davacıya herhangi bir borcunun olmadığını, davacıdan bir bedel almadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Birleşen davada davalı ..., ...’e hisse satışı yapmadığını, hissesini ...’a sattığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Birleşen davada davalı ... vekili, müvekkilinin iki adet daireye ilişkin hisseyi diğer davalı ... Karusu’dan devraldığını ve bu hususun kooperatif kayıtlarına tescil
edildiğini, davacı ile diğer davalı arasındaki hukuki işlemlerin tarafı olmayan ve bu işlemlerden haberdar olmayan müvekkiline karşı husumet yöneltilemeyeceğini, davanın zamanaşımına uğradığnı savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davacıya yapılan taşınmaz satımının resmi şekilde yapılmadığından geçerli olmadığı, bu nedenle davacının tapu iptal ve tescil isteminin reddi gerektiği, davacının dava dışı ...’ya ödediği miktarı davalıdan istemesinin de mümkün olmadığı, bu nedenle davacının alacak davasının da reddinin gerektiği sonucuna varılarak, asıl davanın reddine dair verilen karar, davacı vekilinin temyiz istemi üzerine, 11. Hukuk Dairesi’nin 12.05.2011 tarih ve 2009/6774 E., 2011/5847 K. sayılı ilamıyla, ortaklığın devrinin alacağın temliki hükümlerine tabi olduğu, buna göre, dava dışı Nejla, davacı ile yaptığı ortaklığın devri sözleşmesinden dönmemiş ise devredeceği bir hakkı kalmadığından sonradan başka kişilere yaptığı devir sözleşmelerinin geçerli bir sonuç doğurmayacağı, o halde davacı ile dava dışı ... arasındaki devir sözleşmesinden dönülmemiş olması halinde, davacının ortaklık başvurusunun davalı kooperatif tarafından kabulü gerekirken yasal olmayan gerekçe ile reddine karar verilmesinin yerinde olmadığı, bu durumda, davanın taşınmaz devrine ilişkin bir dava değil, ortaklık hakkının tespiti ve tanınmasına ilişkin bir dava olduğunun kabulü ile davacıya, dava dışı Nejla ile ortaklık payının devredildiği diğer kişilere karşı da dava açması için uygun bir süre verilmesi ve açılan davaların birleştirilerek görülmesi gerektiği belirtilerek davacı yararına bozulmuştur.
Bozma ilamına uyularak davalar birleştirildikten sonra, yapılan yargılama sonucunda, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davalı kooperatifin, davacı ...’i, yasa ve anasözleşmede öngürülen şartları taşıması halinde üye olarak kabul etmesi gerekirken, ...’nun borcundan dolayı üye kabul etmemesinin ve onun yerine, daha sonra devir alan ...’ı üyeliğe kabul etmesinin usul ve yasaya uygun düşmediği, davalı ...’nun davacıya yapılan devir sözleşmesinden dönmüş olduğunun kabulü gerektiği, davalı ...’ın iyiniyetli iktisabının geçerli olduğu gerekçesiyle, asıl ve birleşen dava yönünden, davacının bedel tahsili talebinin kabulü ile 93.973,15 TL’nin davalı kooperatif ve davalı ...’dan tahsili ile davacıya ödenmesine, birleşen davada davalı ... hakkında açılan davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, asıl davada davalı kooperatif vekili temyiz etmiştir.
1) Mahkemece, davalı kooperatifin, ortaklığı sonradan devralan davalı ..."ı üye olarak kabul etmesinin usul ve yasaya aykırı olduğuna ilişkin gerekçesi dosya kapsamına ve bozma ilamına uygun olmuştur. Ancak, hükmün gerekçesinde, bahsi geçen bu gerekçe ile çelişecek şekilde, davalı ..."nun davacı ile yaptığı ortaklığın devri sözleşmesinden dönmüş olduğuna ilişkin gerekçelere yer verilmesi isabetsiz olmuş ise de, netice itibariyle, davacının, davalı kooperatife üye olarak kabul edilmesi ve buna bağlı olarak dava konusu alacaktan davalı kooperatifin de sorumlu tutulması gerektiği sonucuna ulaşılması doğru olmuş, kararın bu nedenle bozulmasına gerek görülmemiştir.
Bu açıklamalara, dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, asıl davada davalı kooperatif vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2) Asıl dava, kooperatif üyeliğine bağlı alacak istemine ilişkindir.
Mahkemece, 60.000,00 TL asıl alacak ve davacı tarafından, davalı ..."ya yapılan ödeme tarihinden dava tarihine kadar işlemiş 33.973,15 TL faizi ile birlikte toplam 93.973,15 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı kooperatiften ve davalı ..."dan tahsiline hükmedilmiş ise de, davalı kooperatifin, dava tarihinden önce 818 sayılı BK"nın 101. (TBK"nın 117) maddesine uygun şekilde miktar ve ödeme talebi içeren bir ihtar ile temerrüde düşürülmediği gözetilerek, sadece 60.000,00 TL tutarındaki asıl alacaktan sorumlu tutulması gerekirken, işlemiş faiz tutarının da tahsiline karar verilmesi ve aynı Yasa"nın 104/son madde hükmüne de aykırı olarak faize faiz işletilmesi sonucunu da doğuracak şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, asıl davada davalı kooperatif vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, diğer temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, asıl davada davalı kooperatif yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 1.350,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davalı kooperatife verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.