Abaküs Yazılım
10. Daire
Esas No: 2021/3998
Karar No: 2021/5821
Karar Tarihi: 25.11.2021

Danıştay 10. Daire 2021/3998 Esas 2021/5821 Karar Sayılı İlamı

T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2021/3998
Karar No : 2021/5821

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : ... İlaç Sanayi Ticaret Anonim Şirketi
VEKİLLERİ : Av. ... - Av. ...
KARŞI TARAF (DAVALI) : ... Kurumu
VEKİLİ : Av. ...

İSTEMİN_KONUSU : ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin ... tarih ve E:..., K:.. sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirketin sahibi olduğu "... 30/20 mg Film Kaplı Tablet" isimli ürüne ait ruhsatnamenin askıya alınmasına yönelik Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumunun ... tarih ve ... sayılı işlemi ile anılan ürünün piyasadan geri çekilmesine ilişkin ... tarih ve .. sayılı işleminin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesince verilen ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararla; dava konusu ilaç hakkında normal kullanım şartlarında zararlı etkileri ortaya çıkması hususunun bulunup bulunmadığı yönünde herhangi bir bilimsel inceleme, araştırma ve tespit ortaya konulamadığı anlaşıldığından, askıya alma işleminde ve buna dayalı olarak tesis edilen geri çekme işleminde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemlerin iptaline karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesince; davalı idarece insan sağlığı ve olayın hassasiyeti nedeniyle beşeri tıbbi ürünlerin her zaman etkililiği ve güvenliliği hususunun gerek rutin incelemeler gerekse literatürdeki değişiklikler ve ilacın piyasaya sunulmasından sonra idareye ulaşan geri dönüşler dikkate alınmak suretiyle değerlendirmeye tâbi tutulabileceği, davaya konu ilaçlara ilişkin olarak davalı idare bünyesinde oluşturulan komisyon tarafından gerekli değerlendirmenin yapıldığı ve ilaçların etkililik/güvenlilik açısından bazı riskler taşıdığının belirtildiği, dolayısıyla bunların doğruluğunun araştırılması gerektiği, bu yükümlülüğün ise ilacı piyasaya süren ruhsat sahibine ait olduğu ve bu durum ürünün ruhsatının askıya alınmasını gerektirdiğinden, askıya alma işleminde ve buna dayalı olarak ilacın geri çekilmesine ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davalı idarenin istinaf başvurusunun kabulü ile İdare Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI : Davacı tarafından, davaya konu ilaçların, Beşeri Tıbbi Ürünler Ruhsatlandırma Yönetmeliğine uygun bir şekilde ruhsatlandırma süreçlerindeki bilimsel komisyonlardan geçerek ve idari gereklilikler sağlanarak ruhsatlandırıldığı, idare tarafından Kamu Denetçiliği Kurumunun tavsiye kararına uyulmadığı, dava konusu işlemlerin bilimsel dayanağının bulunmadığı, bilirkişi incelemesi yaptırılmadan eksik incelemeyle karar verildiği, temyize konu kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, temyize konu kararın hukuka uygun olduğu belirtilerek temyiz isteminin reddi ile Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : ...
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Üye ...'in, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Temyiz" başlıklı 46. maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde, belli bir ticari faaliyetin icrasını süresiz veya otuz gün yahut daha uzun süreyle engelleyen işlemlere karşı açılan iptal davaları hakkında verilen kararların Danıştayda kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde temyiz edilebileceğinin kurala bağlandığı, beşeri tıbbi ürünün ruhsatının askıya alınmasına ilişkin dava konusu işlemde, belli bir ticari faaliyetin engellenmesi söz konusu olmayıp, bu ticari faaliyet kapsamında yürütülen bir işe yönelik işlem tesisi söz konusu olduğundan, anılan işlemin 2577 sayılı Kanun'un 46. maddesi kapsamında olmadığı, bu nedenle, Bölge İdare Mahkemesinin temyiz yolu açık olmayan "kesin" kararlarından olduğu ve temyizen incelenmesine hukukî olanak bulunmadığı oyuna karşılık, temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararının temyize tabi olduğuna oyçokluğuyla karar verilerek işin esasına geçildi, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 17. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davacının duruşma istemi yerinde görülmeyerek ve dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Dava dosyasında yer alan bilgi ve belgelere göre;
Davacı şirkete ait selektif serotonin gerialım (SSRI) inhibitörlerinden olan "dapoksetin" etkin maddesi ile fosfodiesteraz 5 (PDE-5) inhibitörlerinden "tadafil" etkin maddesini içeren "... 30/20 mg Film Kaplı Tablet" isimli ürünün 11/09/2014 tarihinde ruhsatlandırıldığı, sonrasında davalı idare tarafından 22/03/2017 tarihinde "dapoksetin" ve "tadalafil" etkin maddelerini içeren dava dışı bir başka ilacın değerlendirilmesi neticesinde söz konusu kombinasyonun klinik kullanımı ile ilgili çalışmaların yeterli olmaması nedeniyle "dapoksetin" etkin maddesini PDE-5 inhibitörleri ile kombine halde içeren ruhsatlı diğer ürünlerin de değerlendirmeye alındığı;
Davalı idare tarafından davacı şirkete ait "dapoksetin" etkin maddesi ile fosfodiesteraz 5 (PDE-5) inhibitörlerini içeren kombine ürünlerin etkililik ve güvenlilik çalışmalarının talep edildiği, buna istinaden davacı şirket tarafından konuyla ilgili klinik çalışma ve literatürlerin sunulduğu;
Bunun üzerine davalı idare bünyesinde toplanan 18/10/2017 tarihli Kurul ve Beşeri Tıbbi Ürün Klinik Değerlendirme Komisyonunda yapılan klinik değerlendirmeler sonucu özetle; dapoksetin ve PDE-5 inhibitörlerinin sabit doz kombinasyonunda, daposetinin farmakokinetiğinde değişikliklere neden olduğunun gösterildiği, bu farmakokinetiğin yol açtığı farklılıklar olması sebebiyle ürün kullanımında klinik etkililik ve güvenlilik çalışmalarının olması gerektiği, sabit doz kombinasyonunda, her iki ilacın maksimum konsantrasyona erişme zamanlarının farklı olmasının etkililik ve güvenlilik açısından sorun olduğu, dapoksetinin PDE-5 inhibitörleri ile eş zamanlı kullanımında olası senkop ve ortostatik hipotansiyon riski bulunduğu, dolayısıyla iki ilacın sabit dozu ile kombinasyonunda biyoyararlanımın, ayrıca plasebo kontrollü Faz III çalışma ile her iki ilacın kombinasyonunda görülebilecek olası advers etki profilinin araştırılması gerektiği, bu nedenlerle aralarında davaya konu ürünün de olduğu ilaçların piyasadan geri çekilmelerinin uygun olduğu kanaatine varıldığı;
Bu komisyon tarafından varılan kanaat gereği, davalı idarenin ... tarih ve ... sayılı Makam Oluru ile dava konusu ilacın Beşeri Tıbbi Ürünler Ruhsatlandırma Yönetmeliğinin 22. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi doğrultusunda ruhsatının askıya alınmasına, ardından 22/11/2017 tarih ve E.4168 sayılı Makam Oluru ile de ürünün Geri Çekme Yönetmeliğinin 10. maddesi uyarınca dağıtım zincirinin 2. sınıf B seviyesinde geri çekilmesine karar verildiği ve anılan kararların dava konusu işlemler ile davacıya bildirildiği;
Anlaşılmaktadır.
Bahse konu işlemlerin usul ve yasaya aykırı olduğu iddialarıyla davacı şirket tarafından 16/01/2018 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Kamu Denetçiliği Kurumuna şikayet başvurusunda bulunulmuş, anılan Kurumca, askıya alma ve geri çekme kararlarının ilim ve fenne uygun olup olmadığı hususunun açıklığa kavuşturulması maksadıyla üroloji ve tıbbi farmakoloji alanlarında görev yapan akademisyenlerden oluşan üç kişilik bilirkişi heyeti oluşturulmuş, alınan bilirkişi raporunda özetle; "... Söz konusu ilaç erektil disfonksiyonda kullanılmaktadır. ... Firmanın ruhsat sahibi olduğu 'Dapoksetin/Tadalafil' ve 'Dapoksetin/Sildenafil' etkin maddelerini içeren ürünlerin ruhsat başvurusu 19/01/2005 tarihinde yayımlanan ve halen yürürlükte olan Beşeri Tıbbi Ürünler Ruhsatlandırma Yönetmeliğine uygun olarak yapılmış, ruhsatlandırma süreçlerindeki bilimsel komisyonlardan geçerek tüm idari gereklilikleri sağlamak suretiyle Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu tarafından ruhsatlandırılmıştır. Ruhsatlandırma sürecinde yürütülmüş olan klinik çalışma Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumuna sunulmuş ve ilgili komisyondan uygunluk aldığı görülmüştür. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Kliniğinde 'Erektil disfonksiyon ve prematür ejakülasyon şikayeti olan erkeklerde dapoksetin/tadalafil kombinasyon tedavisinin güvenliliğinin belirlenmesi' başlıklı faz IV klinik çalışmasının yürütüldüğü görülmektedir. 16/08/2017 tarihli firma yazısında 'Dapoksetin/Tadalafil' kombinasyonu için başlatılmış olan klinik çalışma hakkında bilgi verilmiştir. Ayrıca, 'Dapoksetin/Tadalafil' kombinasyonu gibi Dapoksetin/PDE-5 inhibitörü olan 'Dapoksetin/Sildenafil' kombinasyonu ürününe ait Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesinde yürütülen ve tamamlanmış olan 'Erektil disfonksiyon ve prematür ejakülasyon şikayeti olan erkeklerde dapoksetin/sildenafil kombinasyon tedavisinin etkililiği ve güvenliliği' başlıklı klinik çalışma hakkında bilgi verildiği görülmüştür. Henüz tamamlanan klinik çalışmada çalışmayı yürüten araştırmacılar, ilgili kombinasyonun etkililik ve güvenlilik açısından uygun olduğunu ve ciddi bir yan etkinin gözlenmediğini belirtmiş ve raporlamışlardır. Klinik çalışmanın raporunun Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumuna sunulduğu bilgisi alınmıştır. Benzer kombinasyonlu ürünlerin yurt dışında piyasada olduğu ve bu kombinasyonun yan etkisi ile ilgili bir bildirim nedeniyle herhangi bir ruhsat iptalinin gerçekleşmediği görülmektedir. Bu alanda yapılan güncel kontrollü çalışmalarda da dapoksetin/PDE-5 inhibitörü kombinasyonlarının etkililik ve güvenilirliğine dair kanıta dayalı verilere ulaşılmıştır (Abu El-Hamd ve Abdelhamed, Andrologia, 2018; Men ve ark. Andrologia, 2016; Chris ve ark, J Sex Med, 2013; Lee ve ark. J Sex Med, 2013); Yoo ve ark. Eur Urol Suppl, 2013; Dresser ve ark, Int J Impot Res, 2006). Özellikle 2018 tarihinde yayınlanmış meta analiz raporu ekte sunulmuştur (Abu El-Hamd ve Abdelhamed, Andrologia, 2018). Dapoksetin/sildenafil kombinasyonu olan Nobel firmasının ... markalı ürününün ruhsatlı ve firmanın ürününe ruhsat askı ve geri çekme uygulandığı tarihlerde pazarda olduğu firmanın sunmuş olduğu veriler ışığında görülmektedir. Ürünün ruhsata esas ve ruhsat sonrası klinik çalışmaları doğrultusunda risk minimizasyon planı ve pazar sonrası verilerin sıkı takibi ile ruhsat askısının kaldırılarak ruhsatının devamının uygun olduğu kanaatine varılmıştır." yönünde görüş bildirildiği, anılan görüş doğrultusunda Kamu Denetçiliği Kurumunun ... tarih ve ... sayılı kararı ile başvurunun kabulüne, söz konusu ürünlerin ruhsatlarının askıya alınması ve geri çekilmesine dair şikayete konu işlemlerin uygun olmadığı gerekçesiyle işlemlerin geri alınarak mağduriyetin giderilmesi yönünde Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumuna tavsiyede bulunulmasına karar verilmiştir.
Söz konusu tavsiye kararının davalı idare tarafından uygulanmaması üzerine davacı şirketin sahibi olduğu "... 30/20 mg Film Kaplı Tablet" isimli ilacın ruhsatnamesinin askıya alınması ile geri çekilmesine ilişkin işlemlerin iptali istemiyle bakılmakta olan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı" başlıklı 2. maddesinin birinci fıkrasında, idari dava türleri sayılmış ve (a) bendinde, iptal davası, idarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan dava olarak tanımlanmıştır.
663 sayılı -dava konusu işlemlerin tesis edildiği tarihteki adıyla- Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşların Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin -yine dava konusu işlemlerin tesis edildiği tarihinde yürürlükte olan- (Mülga:2/7/2018-KHK-703/25 md.) 2. maddesinin ikinci fıkrasının (d) bendinde, ''Sağlık hizmetlerinde kullanılan ilaçlar, özel ürünler, ulusal ve uluslararası kontrole tâbi maddeler, ilaç üretiminde kullanılan etken ve yardımcı maddeler, kozmetikler ve tıbbî cihazların güvenli ve kaliteli bir şekilde piyasada bulunması, halka ulaştırılması ve fiyatlarının belirlenmesi" Sağlık Bakanlığının görevleri arasında sayılmış; Kararname'nin (Mülga:2/7/2018-KHK-703/25 md.) 27. maddesinin birinci fıkrası ile Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Başkanlığı Sağlık Bakanlığının bağlı kuruluşu olarak teşekkül ettirilmiş; aynı maddenin ikinci fıkrasının (a) bendinde, anılan Kurumun görev ve yetkileri arasında, "Görev alanına giren ürünlerin ruhsatlandırılması, üretimi, depolanması, satışı, ithalatı, ihracatı, piyasaya arzı, dağıtımı, hizmete sunulması, toplatılması ve kullanımları ile ilgili kural ve standartları belirlemek, bu faaliyetleri yürütecek kamu ve özel hukuk tüzel kişileri ile gerçek kişilere izin vermek, ruhsatlandırmak, denetlemek ve gerektiğinde yaptırım uygulamak, laboratuvar analizlerini yapmak veya yaptırmak." sayılmış; (Mülga:2/7/2018-KHK-703/25 md.) 40. maddesinde de, Bakanlık ve bağlı kuruluşların görev, yetki ve sorumluluk alanına giren ve önceden kanunla düzenlenmiş konularda idari düzenlemeler yapabileceği belirtilmiştir.
Öte yandan, 1262 sayılı İspançiyari ve Tıbbi Müstahzarlar Kanunu'nun 1. maddesinde, işpençiyari ve tıbbi müstahzarlar, kodekste yazılı şekil ve formül dışında, fen ile ilgili kurallara uygun olarak, belirli ve sabit bir şekilde yapılan, yapanın ismiyle ve özel bir nam altında ticarete çıkarılan, tıpta kullanılan her türlü basit ve bileşik ilaç ürünleri olarak tanımlanmış; 3. maddesinde, yurt içinde üretilen ispençiyari ve tıbbi müstahzarların ticarete çıkarılmasından ve yurt dışında üretilenlerin ithalinden önce Sağlık Bakanlığından izin alınmasının zorunlu olduğu; 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu'nun 3. maddesinin 1. fıkrasının (k) bendinde ise, koruyucu, teşhis, tedavi ve rehabilite edici hizmetlerde kullanılan ilaç, aşı, serum ve benzeri biyolojik maddelerin üretiminin ve kalitesinin teşvik ve temini esas olup, her türlü müstahzar, terkip, madde, malzeme, farmakope mamulleri, kozmetikler ve bunların üretiminde kullanılan ham ve yardımcı maddelerin ithal, ihraç, üretim, dağıtım ve tüketiminin, amaç dışı kullanılmak suretiyle fizik ve psişik bağımlılık yapan veya yapma ihtimali bulunan madde, ilaç, aşı, serum ve benzeri biyolojik maddeler ile diğer terkiplerin kontrolüne, murakabesine ve bunların yurt içinde ve yurt dışında ücret karşılığı kalite kontrollerini yaptırmaya, özel mevzuata göre ruhsatlandırma, izin ve fiyat verme işlerini yürütmeye Sağlık Bakanlığının yetkili olduğu hükümlerine yer verilmiştir.
Anılan Kanun hükümlerine istinaden, beşeri tıbbi ürünlerin istenen etkinlik ve güvenilirliğe, gereken kaliteye sahip olmalarını sağlamak üzere, ruhsatlandırma işlemlerinde uygulanacak usul ve esaslar ile ruhsatlandırılmış beşeri tıbbi ürünlere ilişkin uygulamaları belirlemek amacıyla hazırlanan Beşeri Tıbbi Ürünler Ruhsatlandırma Yönetmeliği 19/01/2005 tarih ve 25705 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanmıştır.
Söz konusu Yönetmeliğin "Tanımlar" başlıklı 4. maddesinin (c) bendinde, "Beşeri Tıbbi Ürün/Ürün: Hastalığı tedavi etmek ve/veya önlemek, bir teşhis yapmak veya bir fizyolojik fonksiyonu düzeltmek, düzenlemek veya değiştirmek amacıyla, insana uygulanan doğal ve/veya sentetik kaynaklı etkin madde veya maddeler kombinasyonu"; (p) bendinde, "Ruhsatlandırma: Bir ürünün, pazara sunulabilmesi için Bakanlıkça yapılan inceleme ve onay işlemleri"; (r) bendinde ise, "Ruhsat: Bir ürünün belirli bir formül ile belirli bir farmasötik form ve dozda, kabul edilen ürün bilgilerine uygun olarak üretilip pazara sunulabileceğini gösteren, Bakanlıkça düzenlenen belge" tanımlarına yer verilmiş; 5. maddesinde, "Bu Yönetmelik hükümlerine göre Bakanlık tarafından ruhsatlandırılmayan hiçbir beşeri tıbbi ürün pazara sunulamaz. Ruhsat sahibi, ürününün piyasaya çıktığını Bakanlığa bildirmekle yükümlüdür." hükmü; 6. maddesinde, "Türkiye sınırları dahilinde yerleşik bulunan gerçek veya tüzel kişiler, bir ürünü pazara sunmak amacıyla ruhsat alabilmek için gereken ve bu Yönetmeliğin Ek-1’inde belirtilen tıbbi ürün ruhsat başvurusunda sunulması gereken bilgi ve belgeleri, her bir farmasötik form için bu Yönetmelikte öngörüldüğü şekilde hazırlayarak Bakanlığa sunar." hükmü yer almaktadır.
Anılan Yönetmeliğin 8. maddesinde, ruhsat başvurusunda sunulması gereken bilgi ve belgeler detaylı olarak sayılmış; ruhsat başvuru dosyasında yer alması gereken bilgi ve belgelerin yer aldığı Ek-1 listesinde ise, "Modül 5: Klinik Çalışma Raporları başlığı altında, Biyofarmasötik Çalışma Raporları, Biyoyararlanım Çalışma Raporları, Kıyaslamalı Biyoyararlanım ve Biyoeşdeğerlik Çalışma Raporları, In vitro/In vivo Korelasyon Çalışma Raporları, Biyoanalitik ve Analitik Yöntem Raporları gibi birçok teknik çalışmaya yer verilmiştir. Ayrıca, aynı Yönetmeliğin 15. maddesinde, "Bakanlık, ön incelemesi tamamlanmış eksiksiz bir ruhsat başvurusunu, ruhsatlandırma koşullarının yerine getirilip getirilmediğini inceleyerek, bu başvurunun kabul edilmesini takiben 210 (ikiyüzon) gün içinde sonuçlandırır." kuralına; 17. maddesinde de, "Başvurular değerlendirilirken asgari olarak aşağıdaki hususlar gözetilir: a) Bir ürünün etkinlik, güvenilirlik ve kalitesini kanıtlayan bilgi ve belgelerin bilimsel ve teknolojik açıdan incelenmesi, b) Ürüne ait formülasyonun doğruluğu ve imalatçı tarafından ürünün kontrolünde kullanılan yöntemlerin uygulanabilirliğinin tesbiti için ulusal bir laboratuvarda veya Bakanlık tarafından bu amaçla kabul edilmiş bir laboratuvarda test edilmiş olması, c) Kan ürünlerinde viral kontaminasyon olup olmadığını belirlemek için yapılmış olan kontrol testlerinin ürünün güvenilir olduğunu kanıtlaması ve bu ürünlerin hazırlanmasında kullanılan plazmanın temin edildiği kaynağın bildirilmesi, d) Radyofarmasötikler/kitler formülasyonlarında hayvansal kaynaklı maddeler içeriyorsa BSE virüsü olmadığına dair resmi otoriteden yazı, kan ve plazma ürünleri içeriyorsa viral kontaminasyon, AIDS, hepatit ve benzeri testlerin istenilmesi." kuralına yer verilmiştir.
Aynı zamanda, Yönetmeliğin 20. maddesinde, başvuru sahibi tarafından Bakanlığa sunulan bilgi ve belgelerin incelenmesi ve değerlendirilmesi sonucunda, bu Yönetmelikte öngörülen hususlara uygun olduğu tespit edilen ürüne ruhsat düzenleneceği ve başvuru sahibinin bilgilendirileceği düzenlenmiş; 22. maddesinde de, "Ruhsatlı bir ürün ile ilgili olarak aşağıdaki durumlardan birinin tespiti halinde, ürüne ait ruhsat Bakanlık tarafından askıya alınır:
a) Normal kullanım şartlarında zararlı etkilerinin ortaya çıkması,
b) Terapötik etkisinin olmadığının tesbiti veya yetersiz olduğunun tesbiti, ...
h) Ruhsat sahibi tarafından, ürünle ilgili olarak Bakanlık talimatlarına ve uyarılarına cevap verilmemesi,
i) Bu Yönetmeliğin hükümlerine göre bir ürünün ruhsatlandırılması için sunulan bilgi ve belgelerde yanlışlık olduğunun tespit edilmesi, ...
Ruhsatı askıya alınan bir ürünün üretimi veya ithali durdurulur. Dağıtımda ve satışta olan ürünler hakkındaki karar, ruhsatın askıya alınma gerekçesi dikkate alınarak, Bakanlıkça verilir." kuralına yer verilmiştir.
Öte yandan, 19/11/2015 tarih ve 29537 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Geri Çekme Yönetmeliğinin 9. maddesinde, "Geri çekmenin sınıfı, hatalı veya hatalı olduğundan şüphe edilen ürünün tüketici sağlığına zarar verme riski ve hatanın niteliği değerlendirilerek belirlenir.
Geri çekmenin sınıfları aşağıda belirtilmiştir: a) Birinci sınıf: Ciddi ve hayati sağlık sorunlarının çıktığı ve çıkabileceğine dair kabul edilebilir nedenlerin bulunduğu durumlar. b) İkinci sınıf: Geçici ve tedavi edilebilir sağlık sorunlarının çıktığı veya muhtemel olduğu durumlar. c) Üçüncü sınıf: Ürünün kullanılmasının sağlığa zararlı olmadığı durumlar." kuralı; 10. maddesinde ise, "Geri çekmenin dağıtım zincirinin hangi seviyesine kadar ineceği şu şekilde belirlenir: a) A seviyesi, nihai kullanıcı seviyesine kadar iner. b) B seviyesi, nihai kullanıcıya ürünü sağlayan tüm yerlere kadar iner. c) C seviyesi, toptan satış, depo vesaire seviyesine kadar iner." kuralı bulunmaktadır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden; her türlü ilacın, ithal, ihraç, üretim, dağıtım ve tüketiminin kontrol ve denetlenmesi ile ruhsatlandırma izni ve fiyat verme işlerini yürütme, ispençiyari ve tıbbi müstahzarların halkın sağlığına zarar vermemesini, kaliteli, bilimsel verilerle orantılı, uygun fiyatlarla ve sürekli bir şekilde halka ulaşmasını sağlama hususlarında Sağlık Bakanlığı ile bağlı kuruluşu Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumunun görevli ve yetkili olduğu görülmektedir.
Mevzuatla kendisine verilen yetkiden yola çıkarak, Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu, ülkemizde beşeri tıbbi ürünlerin ruhsatlandırma işlemlerini 1262 sayılı Kanun'a dayanılarak çıkarılan "Beşeri Tıbbi Ürünler Ruhsatlandırma Yönetmeliği" hükümlerine göre yürütmektedir. Ruhsat başvuru sahibi tarafından Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumuna sunulan bilgi ve belgelerin bilimsel incelenmesi ve değerlendirilmesi sonucunda, Yönetmelikte öngörülen hususlara uygun olduğu tespit edilen ürüne ruhsat düzenlenmektedir. Söz konusu Yönetmeliğin bütününe bakıldığında, "bilimsel inceleme ve değerlendirme"nin ruhsatlandırma sürecinin bir aşaması olduğu ve bu aşama tamamlanmadan ruhsatnamenin düzenlenemediği açıkça anlaşılmaktadır. Bu itibarla, anılan Yönetmeliğe ve mevzuata uygun olacak şekilde ilgili bilimsel komisyonlarca etkili ve güvenli bulunarak ruhsatlandırılan ve piyasaya arz edilen bir ilacın ruhsatının geçerli olduğunun, ruhsatın askıya alınması, ilacın piyasadan geri çekilmesi ve hatta ruhsatın iptal edilebilmesi için somut, bilimsel ve tıbbi gerekçelerin bulunmasının zorunlu olduğunun kabulü gerekir.
Bununla birlikte Sağlık Bakanlığı, ilaçların ruhsatlandırılması konusunda yetkili olduğu gibi, ruhsatın verilmesi sonrasında, etkili, kaliteli ve güvenli ürünlerin halka ulaştırılması konusunda da yetkilidir. Bu çerçevede, Bakanlığın bu sorumluluğunu ve mevzuattaki görevlerini yerine getirirken gerekli tedbirleri alabileceği ve kurallar koyabileceği de kuşkusuzdur.
Buna göre, idareye geniş ve kapsamlı takdir yetkisi tanınmış ise de, bu yetkinin kullanımının mutlak ve sınırsız olmadığı, kamu yararı ölçütü ve sebep unsuru yönlerinden yargısal denetime tâbi bulunduğu idare hukukunun bilinen ilkelerindendir.
İdare hukukuna göre, idarelerin, bir idari işlemi tesis edebilmesi için hukuken korunabilir ve hukuka uygun bir nedeni olması gerekmektedir. Bu neden, idari işlemlerin sebep unsurunu oluşturur. Gerek yargısal kararlarda, gerekse doktrinde sebep unsuru, idari işlemin dışında, idari işlemin yapılmasını gerektiren hukuki işlem veya olay olarak tanımlanmaktadır. Sebep, idareyi işlem yapmaya yönelten tüm etkenler olup, işlemin bir tür gerekçesidir. İdare tesis ettiği işlemi, "gerçek ve hukuka uygun" sebeplere dayandırmak zorundadır. Sebebin "gerçek" olması, varlığının usulüne uygun olarak yapılan tespitlerle ortaya konulmuş olması; "hukuka uygun" olması ise, idarenin işlemi dayandırdığı sebebin, kanunda tesisi için dayanabileceği öngörülen sebeplerden olması anlamına gelmektedir.
Bu çerçevede, dava konusu uyuşmazlığın çözümü, idarenin ruhsatı askıya alma ve ilacı geri çekmeye ilişkin olarak öne sürdüğü sebep unsurunun hukuken geçerli bir tespite dayalı olup olmadığının saptanması noktasında toplanmaktadır. Dava konusu işlemlere bakıldığında, sebep unsurunun, ürünün "normal kullanım şartlarında zararlı etkilerinin ortaya çıkması" olduğu görülmekte olup, ilgili mevzuata göre bir ürünün normal kullanım şartlarında zararlı etkilerinin ortaya çıkması sebebine istinaden ruhsatının askıya alınabilmesi için ise, zararlı etkinin somut olarak ortaya çıkması, bu durumun tespit edilmiş olması ve bu tespitin somut inceleme ve bilimsel verilere dayandırılması gerektiği muhakkaktır.
Uyuşmazlıkta; "dapoksetin" ve "tadalafil" etkin maddelerini içeren dava dışı bir başka ilacın ruhsat başvurusunun değerlendirilmesi esnasında davacı şirketin sahibi olduğu, 11/09/2014 tarih ve ... sayılı ruhsatname ile ruhsatlandırılmış "... 30/20 mg Film Kaplı Tablet" isimli ilacın da değerlendirmeye tabi tutulduğu, yapılan değerlendirmeler sonucunda anılan ürün ile ilgili etkililik ve güvenlilik çalışmalarının talep edildiği, buna istinaden davacı şirket tarafından sunulan klinik çalışma ve literatürlerin yeterli bulunmadığı görülmektedir. Davacı firma tarafından ise, ruhsat alma aşamasında Beşeri Tıbbi Ürünler Ruhsatlandırma Yönetmeliği çerçevesinde gerekli çalışmalarının sunulduğu, idarenin bilimsel komisyonları tarafından bu çalışmaların kabul edilerek ilacın ruhsatlandırıldığı, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Kliniğinde “Erektil disfonksiyon ve prematür ejakülasyon şikayeti olan erkeklerde dapoksetin/tadalafil kombinasyon tedavisinin güvenliğinin belirlenmesi” başlıklı FAZ IV klinik çalışma yürütüldüğü, son zamanlarda yapılan epidemiyolojik çalışmalara göre %20’lere varan sıklığı ile prematür ejakülasyonun erkeklerde en sık görülen cinsel fonksiyon bozukluğu olarak kabul edildiği, bu tür hastalarda güncel tedavi seçeneklerinden birisinin dapoksetin olduğu, yine bu tür hastalarda erektil disfonksiyon varlığının sık karşılaşılan bir durum olduğu, erektil disfonksiyon tedavisinde fosfodiesteraz tip 5 inhibitörlerinin (ör: tadalafil, sildenafil) en etkili ilaç grubunu oluşturduğu, öte yandan erektil disfonksiyon ve prematür ejakülasyonun birlikte görüldüğü erkeklerde, her bir hastalığın daha şiddetli bir versiyonu ortaya çıkabildiği, bu iki hastalığın tedavisi için geliştirilmiş olan Dapoksetin/ Tadalafil Film Kaplı Tablet isimli ürünün/ilacın “30 mg Dapoksetin” ve “20 mg Tadalafil” etkin maddelerini içeren SSRI (Seçici Serotonin Gerialım İnhibitörleri) ve PDE-5 (fosfodiesteraz tip 5 inhibitörleri) kombinasyonu bir ürün olduğu, formülasyonun içeriğindeki kısa etkili SSRI dapoksetin etkin maddesinin çok hızlı emildiği ve maksimum etkisine yaklaşık 1 saatte ulaştığı, yine çok çabuk vücuttan atıldığı, süratli atılımı nedeniyle yan etkilerinin kısa süreli olduğu ve fark edilmediği, diğer etkin madde tadalafilin ise 24 saate kadar uzayan etki süresi ile sildenafile kıyasla daha uzun etkili olduğu, yapılan araştırmalarda, dapoksetin ve PDE-5 inhibitörlerinin birlikte kullanılabileceğine rastlanıldığı, hatta dapoksetinin tek başına kullanımının sildenafil ve tadalafili de içeren PDE 5 inhibitörleri ile kombine halinde kullanımı karşılaştırıldığında, farmakokinetik profilinin etkilenmediği, beklenenin dışında herhangi bir yan etki gözlenmediğinin uluslararası yayınlanmış birçok literatürde belirtildiği, ayrıca dapoksetin ve tadalafilin klinik etkililiği ve güvenliliğinin çok sayıda katılımcının dahil edildiği çok merkezli uluslararası çalışmalarda gösterildiği ve ruhsatlandırıldığı, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu tarafından, FAZ IV çalışma tamamlanmış olmasına rağmen istatistiki analizlerin sonuçları beklenilmeden ve başka bir firmaya ait aynı nitelikte kombinasyon ürünün/ilacın piyasada bulunmaya devam etmesine rağmen ilaç ruhsatının askıya alınması ve ilacının dağıtım zincirinden geri çekilmesi işlemlerinin uygulandığı iddia edilmektedir.
Buna göre, dosya kapsamında, davalı idare tarafından, yürürlükte bulunan mevzuata uygun olarak ruhsatlandırılan dava konusu ilacın ya da ilaç kombinasyonundaki etkin maddelerin normal kullanım şartlarında zararlı etkilerinin ortaya çıktığı yönünde bilimsel ve somut bir tespit ortaya konulamadığı gibi, davalı idarece yeterli görülmemekle birlikte davacı tarafından klinik çalışmaların sunulduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca, davacı tarafından ilaveten farmakodinamik çalışmaların yürütüldüğü, tamamlandığında idareye sunulacağı yönünde taahhütlerin verildiği, ancak dava konusu ürüne ilişkin olarak kabul edilen normal dozlarda kullanımında ortaya çıkan herhangi bir zararlı veya amaçlanmamış etki olmamasına rağmen ruhsatın askıya alınması ve ilacın geri çekilmesi işlemlerinin tesis edildiği, bu itibarla dava konusu işlemlerin, gösterilen sebep unsuru itibarıyla hukuken geçerli, bilimsel, tıbbi ve haklı bir nedene dayanmadığı sonucuna varılmıştır.
Nitekim, Kamu Denetçiliği Kurumunca alınan bilirkişi raporunda da, davaya konu ürünle ilgili olarak "şikayete konu ilacın/ürünün usulüne uygun olarak ruhsatlandırıldığı, 'dapoksetin/tadalafil' kombinasyonu gibi dapoksetin/PDE-5 inhibitörü olan 'dapoksetin/sildenafil' kombinasyonu ürününe ait 'Erektil disfonksiyon ve prematür ejakülasyon şikayeti olan erkeklerde dapoksetin/sildenafil kombinasyon tedavisinin etkililiği ve güvenliliği' başlıklı henüz tamamlanan klinik çalışmanın araştırmacıları tarafından ilgili kombinasyonun etkililik ve güvenlilik açısından uygun olduğunun ve ciddi bir yan etkinin gözlenmediğinin belirtildiği ve raporlandığı, benzer kombinasyonlu ürünlerin yurt dışında piyasada olduğu ve bu kombinasyonun yan etkisi ile ilgili bir bildirim nedeniyle herhangi bir ruhsat iptalinin gerçekleşmediği, güncel kontrollü çalışmalarda da dapoksetin/PDE-5 inhibitörü kombinasyonlarının etkililik ve güvenilirliğine dair kanıta dayalı verilere ulaşıldığı, ürünün ruhsata esas ve ruhsat sonrası klinik çalışmaları doğrultusunda risk minimizasyon planı ve pazar sonrası verilerin sıkı takibi ile ruhsat askısının kaldırılarak ruhsatının devamının uygun olduğu" kanaatine varılmış olup, bu durumda uyuşmazlıkta, idareyi dava konusu işlemleri tesis etmeye itecek somut ve hukuka uygun bir neden bulunmadığı görülmektedir.
Öte yandan, ... İdare Mahkemesince E:... sayılı dosyada dava konusu ürünle benzer kombinasyondaki ürüne ilişkin yaptırılan bilirkişi incelemesinde de, özetle; "Dapoksetin/sildenafil sabit doz kombinasyonuna ait uluslararası literatürde de yayınlanmış olan, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu ve Etik Kurul onaylı yürütülen DAP-SPEED klinik çalışmasında (Tüken ve ark. 2019) dapoksetin/sildenafil kombinasyonunun etkililiğinin ve güvenliliğinin gösterilmiş olması, kombinasyon tedavisini (Dapoksetin+Sildenafıl dahil SSRI-PDE-5 enzim inhibitörü kombinasyon tedavileri) destekleyen diğer literatürde yayınlı klinik çalışmaların sonuçları, iki etkin madde arasında farmakokinetik etkileşim olmadığına dair klinik çalışmanın varlığı (Dresser 2006 yayım), dapoksetin/sildenafil kombinasyonunun Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu bilimsel ve teknik komisyonları tarafından etkili ve güvenli bulunarak ruhsatlandırılmış ve piyasaya verilmiş olması, ruhsatlandırma sonrasında ise yarar/risk dengesini olumsuz yönde etkileyecek TÜFAM dahil somut bir verinin tespit edilmemesi, bağımsız bir devlet kurumu olan Kamu Denetçiliği Kurumu tarafından oluşturulan ve konusunda uzman akademisyenlerden oluşan bilirkişi heyetinin raporu sonuçları göz önüne alındığında, dapoksetin/sildenafil kombinasyonunun etkili, güvenli ve uyuncu (hastanın reçete edilen ilacı hakkındaki hekim tavsiyesine uyma isteği) yüksek bir tedavi seçeneği olduğu, kombine kullanımın monoterapiler halinde kullanıma göre farmakokinetik etkileşim veya farklı bir güvenlilik sorunu oluşturmadığı ve ilacın piyasaya sunulmasında herhangi bir sakınca bulunmadığı, Avrupa Üroloji Birliği Kılavuzlarına göre PE/ED tedavisinin basamaklı yapılması önerildiğinden ilacın hastalara 'mutlaka reçete ile satılması', kullanılmasında ise Sağlık Uygulama Tebliği (SUT) kurallarının net olarak yazılarak 'reçete takip sistemi' ile kayıtların değerlendirilmesi gerektiği" kanaatine varıldığı görülmekte olup, aktarılan bilirkişi raporuna göre de, dava konusu işlemlerin herhangi bir somut dayanak ortaya konulmadan tesis edildiği, buna göre dava konusu ürünün kullanımında herhangi bir zararlı etkinin ortaya çıktığından söz edilemeyeceği açıktır.
Ayrıca 27/09/2014 tarihli bir gazete haberine istinaden davalı idare tarafından 2015 yılında yapılan inceleme neticesinde de, davacıya ait ürünün ruhsatlandırılmasında mevzuata ve bilimsel gerekliliklere aykırılık tespit edilmediğinin davacıya bildirildiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Bu durumda, mevzuata uygun şekilde alınmış bir beşeri tıbbi ürün ruhsatının askıya alınabilmesi ve ilgili ürünün geri çekilmesi, ancak mevzuatta öngörülen şartların oluşması halinde mümkün olup, uyuşmazlıkta yaptırım uygulanması koşullarının oluşmadığı; başka bir ifadeyle davaya konu işlemlerin sebebinin hukuken geçerli bir tespite dayanmadığı, bu yönüyle işlemlerde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varıldığından, temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kabulüne,
2. Dava konusu işlemin iptaline ilişkin ... İdare Mahkemesi kararına yönelik olarak yapılan istinaf başvurusunun kabulü ile İdare Mahkemesi kararının kaldırılması ve davanın reddi yolundaki temyize konu ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Kullanılmayan ... TL yürütmeyi durdurma harcının istemi hâlinde davacıya iadesine,
4. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın ... Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 25/11/2021 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.

Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi