11. Hukuk Dairesi 2018/4725 E. , 2019/5533 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Tüketici Mahkemesince verilen 10/07/2018 tarih ve 2017/155-2018/381 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin taraf vekilleri tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkilinin davalıya ait trende yolculuk yaparken vagonun açık olan kapısından düşmesi neticesinde her iki bacağının diz üstünden kesildiğini ve %88 maluliyetinin bulunduğunu, sürekli olarak protez kullanması gerektiğini, protezin müvekkiline olan zararının tespit edilmediğini ileri sürerek şimdilik 50.000,00 TL’nin kazanın oluştuğu tarihten itibaren işleyecek faiziyle belirsiz alacak olarak tahsiline karar verilmesini istemiştir. Daha sonra talep artırım dilekçesi ile talebini 106.800,00 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, davacıya yaşanan olay nedeniyle 368.509,00 TL tazminatın ödendiğini, bu nedenle müvekkilinden talep edilecek herhangi bir zararın bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre, davacının davalı kurumun işleticiliğini yaptığı trende geçirdiği kaza sonucu her iki bacağının da diz üstünden kesilmiş olması sebebiyle ömrü boyunca protez kullanmak durumunda kaldığı, davacının henüz 17 yaşında iken böyle bir kaza sonucu iki bacağını da diz üstünden kesilerek kaybettiği ve kalan yaşamı için ilaçlar, protez ve benzeri aygıtlar ile bakım ücretleri ödeyeceği alınan bilirkişi raporlarına göre de davacı tarafça talep edilen miktarın yerinde olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne, 106.800,00 TL"nin tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1- Dava, demiryolu taşımacılığı sebebiyle uğranılan zararın davalı ... Müdürlüğünden tazminine ilişkin olup, davanın devamı esnasında 6461 sayılı Türkiye Demiryolu Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi Hakkındaki Kanun 01.05.2013 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiş ve yasada gösterilen TCDD Taşımacılık A.Ş. 17.06.2016 tarih 9099 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde yayımlanarak tüzel kişilik kazanmıştır.6461 sayılı Kanun’un “Devir Hükümleri” başlıklı geçici 1. maddesi (a) bendinde, Şirkete devredilecek personel ile cer, yük ve yolcu taşıma hizmetlerinde kullanılan çeken ve çekilen araçlarla, bunlarla ilgili her türlü diğer araç, gereç ve cihazların belirlenmesi ve personelin kadro ve pozisyonlarıyla, “araç, gereç ve cihazların ise hak, alacak, borç ve yükümlülükleriyle birlikte” şirkete devredilmiş sayılacağı hüküm altına alınmıştır.
Geçici 1. maddenin (b) bendinde de, (a) bendi kapsamında devredilen personel ile araç, gereç ve cihazlarla ilgili TCDD’ce taraf olunan işlem ve sözleşmelerde Şirketin taraf olacağı ve derdest dava ve takiplerde Şirketin kendiliğinden taraf sıfatı kazanacağı, yine “bu hususlarla ilgili olarak” TCDD tarafından yapılan iş ve işlemler sebebiyle açılacak davanın Şirkete yöneltileceği düzenlenmiştir.
Somut olayda dava, TCDD Genel Müdürlüğüne yöneltilmiştir. Ancak yukarıda da belirtildiği gibi TCDD Taşımacılık A.Ş. dava derdestken 17.06.2016 tarihinde tüzel kişilik kazanmıştır. Bu durumda mahkemece, davalıya ne surette kusur izafe edildiği üzerinde durularak, varsa olaydaki kusurun mevcut düzenlemeden sonra Genel Müdürlüğün mü yoksa Şirketin mi sorumluluk sahasında kaldığı değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir. Şayet yapılacak değerlendirmede, kusurun sadece Şirketin sorumluluk sahasında kaldığı anlaşılırsa bu takdirde Genel Müdürlüğün taraf sıfatı son bulup, Şirket taraf sıfatını kazanacaktır. Şu halde Mahkemece, yürürlüğe giren Kanun nedeniyle re"sen bir değerlendirme yapılıp oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmeyip yerel mahkeme kararının re"sen bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2-Bozma sebep ve şekline göre taraf vekillerinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıdaki (1) numralı bentte açıklanan nedenlerle kararın re’sen BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin temyiz itirazının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 18/09/2019 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
01.05.2013 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6461 sayılı Kanun’un 1/1 (c) bendi ile TCDD Taşımacılık A.Ş’nin kurulmasına karar verilmiş ve anılan şirket 14.06.2016 tarihinde kurularak tüzel kişilik kazanmıştır.
6461 sayılı Kanun’un “Devir Hükümleri” başlıklı geçici 1. maddesi (a) bendinde, davalı şirkete devredilecek personel ile cer, yük ve yolcu taşıma hizmetlerinde kullanılan çeken ve çekilen araçlarla, bunlarla ilgili her türlü diğer araç, gereç ve cihazların belirlenmesi ve personelin kadro ve pozisyonlarıyla, “araç, gereç ve cihazların ise hak, alacak, borç ve yükümlülükleriyle birlikte” şirkete devredilmiş sayılacağı hüküm altına alınmıştır.
Geçici 1. maddenin (b) bendinde de, (a) bendi kapsamında devredilen personel ile araç, gereç ve cihazlarla ilgili TCDD’ce taraf alınan işlem ve sözleşmelerde davalı şirketin taraf olacağı ve derdest dava ve takiplerde şirketin kendiliğinden taraf sıfatı kazanacağı, yine “bu hususlarla ilgili olarak” TCDD tarafından yapılan iş ve işlemler sebebiyle açılacak davanın şirkete yöneltileceği düzenlenmiştir.
Yukarıda açıklanan madde hükmünden de anlaşılacağı üzere, TCDD Taşımacılık A.Ş.’nin tüzel kişilik kazandığı tarihten önceki döneme ilişkin 6461 sayılı Kanun’dan doğan sorumluluğu, söz konusu geçici 1. maddenin (a) bendine göre devredilen personelin kadro ve pozisyonlarıyla ve araç gereç ve cihazlarla ilgili olarak TCDD’ce gerçekleştirilmiş olan işlem ve sözleşmelerden kaynaklanan hak, alacak, borç ve yükümlülüklerle sınırlı olup, davalı ...’nin devredilen personel, araç ve gereçler ile gerçekleştirdiği yük ve yolcu taşıma sözleşmelerinden doğan sorumluluk hali ise 1. maddenin (b) bendi kapsamında değildir.
Demiryolu ile yük ve yolcu taşıma sözleşmelerinden doğan sorumluluk hali, taşımacılık şirketinin tüzel kişilik kazandıktan sonraki tarihlerde tren işletmecisi olarak gerçekleştireceği taşıma faaliyetlerinden doğan zararlara ilişkin olarak 6461 sayılı Kanun ile yürürlükteki demiryolu taşımacılığına ilişkin diğer ulusal ve uluslararası sözleşme hükümlerine tabi olacaktır.
Somut uyuşmazlığa konu tren kazası 10.08.2008 tarihinde meydana geldiğinden sorumluluğu doğuran olayın meydana geldiği zaman yürürlükte olan kurallar gereğince taşıma sözleşmesinin tarafı olan davalı ... sorumlu olup, 6461 sayılı Kanun uyarınca kurulan davalı ... Taşımacılık A.Ş.’ne husumet yöneltilemeyeceğinden sayın çoğunluğun aksi yöndeki kararına katılmıyorum.