18. Ceza Dairesi 2018/7169 E. , 2019/3321 K.
"İçtihat Metni"
KARAR
İş yeri dokunulmazlığı ihlâl etme ve mala zarar verme suçlarından sanık ..."ın, 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 116/4, 119/1-c, 151/1, 168/2, 62/1 ve 52/2 maddeleri gereğince 1 yıl 8 ay hapis ve 1.000,00 Türk Lirası adlî para cezaları ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Mustafakemalpaşa 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 31/01/2017 tarihli ve 2016/295 esas, 2017/68 sayılı kararına yapılan itirazın reddine ilişkin Bursa 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 13/03/2017 tarihli ve 2017/445 değişik iş sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 22/10/2018 gün ve 84568 sayılı istem yazısıyla Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi.
İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre; sanık hakkında mala zarar verme ve konut dokunulmazlığını ihlâl suçları ile birlikte hırsızlık suçu yönünden de mahkûmiyet kararı verilmesi üzerine sanık tarafından istinaf kanun yoluna başvurulduğu, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Ceza Dairesinin 14/11/2017 tarihli ve 2017/780 esas, 2017/2564 sayılı kararı ile nitelikli hırsızlık suçu yönünden, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gibi suçun unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle yerel mahkemece verilen hükmün kaldırılarak sanığın beraatine karar verildiğinin anlaşılması karşısında, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22/01/2013 tarihli ve 2012/10-534 esas, 2013/15 sayılı kararı ile itiraz merciinin sadece şeklî olarak değil, hem maddî olay, hem de hukukî yönden inceleme yapabileceği yönündeki kararı nazara alındığında, hırsızlık suçu ile birlikte işlendiği iddia edilen konut dokunulmazlığını ihlâl ve mala zarar verme suçları açısından itiraz mercii Bursa 3. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından sanığın esasa yönelik itirazları konusunda da inceleme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, sadece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin koşulların var olup olmadığı yönünden değerlendirme yapılarak itirazın reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme:
5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinde düzenlenen “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesinin uygulanabilmesi için, anılan maddenin 6. fıkrasında belirtilen objektif ve subjektif koşulların bulunması ve öncelikle sanığın isnad edilen suçu işlediğinin yapılan yargılama sonucu belirlenmesi gerekmektedir.
CMK’nın 231. maddesinin 12. fıkrasına göre hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı itiraz yoluna başvurulabilecektir.
Olağan kanun yollarından olan itiraz, 5271 sayılı CMK’nın 267 ila 271. maddeleri, arasında düzenlenmiş olup "İtiraz olunabilecek kararlar" başlıklı 267. maddesinde; "Hâkim kararları ile kanunun gösterdiği hâllerde, mahkeme kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebilir" şeklindeki düzenlemeye göre, kural olarak sadece hakim kararlarına karşı gidilebilecek olan itiraz yoluna, kanunlarda açıkça gösterilmiş olunması kaydıyla mahkeme kararlarına karşı da başvurulması mümkündür.
CMK’nın 270 ve 271. maddelerine göre, itiraz incelemesi kural olarak duruşmasız ve dosya üzerinden yapılacak, merci gerekli görürse Cumhuriyet Savcısı, müdafii veya vekili de dinleyebilecektir. Bunun yanında merci, yazı ile cevap verebilmesi için itiraz istemini Cumhuriyet Savcısı ve karşı tarafa bildirebilecek, kendisi de inceleme ve araştırma yapabileceği gibi gerekli gördüğünde bunların yapılması konusunda emir de verebilecektir.
CMK’nın itirazla ilgili yukarıda yer verilen maddelerinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yönelik itirazın yalnızca şekil yönünden inceleneceği, esasın inceleme dışı bırakılacağına dair bir düzenleme bulunmamaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu da 22/01/2013 tarih ve 2012/10-534 esas, 2013/15 sayılı kararında; “İtiraz mercii, O Yer Cumhuriyet Savcısının suç vasfına yönelik aleyhe başvurusu üzerine incelemesini sadece şekli olarak değil, hem maddi olay hem de hukuki yönden yapmalı, gerekli gördüğünde cevap vermesi için itirazı sanık müdafiine tebliğ etmeli ve Cumhuriyet savcısı ile sanık müdafiini dinlemeli, yine ihtiyaç duyduğu konular varsa gerekli araştırma ve incelemeyi yapmalı ya da bunların yapılmasını sağlamalı ve bunun sonucunda da TCK"nun 191/2. maddesi gereğince verilen tedavi ve denetimli serbestlik kararının isabetli olup olmadığına karar vermelidir.” şeklindeki gerekçesiyle itirazın hem maddi hem hukuki yönden ele alınması ve her yönden hukuka uygunluğunun denetlenmesi gerektiğine karar vermiştir.
Ancak;
Öğretide “olağanüstü temyiz” olarak adlandırılan kanun yararına bozma olağanüstü yasa yolunun koşulları ve sonuçları, “kanun yararına bozma” adı ile 5271 sayılı CMK’nın 309 ve 310. maddelerinde düzenlenmiştir.
5271 sayılı Kanun’un 309. maddesi uyarınca, hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtayca bozulması istemini yasal nedenlerini açıklayarak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtayca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.
Böylece ülke sathında uygulama birliğine ulaşılacak, hâkim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıklar ile uygulamadaki esaslı yanlışlar ve esasa etkili usul yanılgılarının, toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi sağlanacaktır.
Kanun yararına bozma yasa yoluna, istinaf ve temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş hüküm ve kararlara karşı gidilmesi nedeniyle kesin hükmün otoritesinin bütünüyle zedelenmemesi amacıyla bu yola başvurabilmek için hukuka aykırılık halinin ciddi boyutlara ulaşması gerekmektedir.
İnceleme konusu somut olayda, sanık hakkında hırsızlık, işyeri dokunulmazlığının ihlali ve mala zarar verme suçlarından yargılama yapıldığı, Mustafakemalpaşa 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 31/01/2017 tarihli ve 2016/295 esas, 2017/68 sayılı kararı ile sanığın atılı suçlardan mahkumiyetine, işyeri dokunulmazlığının ihlali ve mala zarar verme suçlarından hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, hırsızlık suçundan verilen mahkumiyet kararı yönünde istinaf yoluna başvurulduğu, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Ceza Dairesinin 14/11/2017 tarihli ve 2017/780 esas, 2017/2564 sayılı kararı ile nitelikli hırsızlık suçu yönünden, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gibi suçun unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle Yerel Mahkemece verilen hükmün kaldırılarak sanığın beraatine karar verildiği, bu suretle işyeri dokunulmazlığının ihlali ve mala zarar verme suçları açısından Yerel Mahkemece, taraflar veya Cumhuriyet Savcısının talebi üzerine yahut re"sen dosyanın ele alınabileceği, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Ceza Dairesinin 14/11/2017 tarihli ve 2017/780 esas, 2017/2564 sayılı kararı uyarınca işyeri dokunulmazlığının ihlali ve mala zarar verme suçlarından Yerel Mahkemece re"sen değerlendirme yapılabileceği, Bursa 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 13/03/2017 tarihli ve 2017/445 değişik iş sayılı kararı incelendiğinde, itiraz mercii tarafından Yargıtay Ceza Genel Kurulu da 22/01/2013 tarih ve 2012/10-534 esas, 2013/15 sayılı kararına aykırı olarak inceleme yapıldığının da tespit edilemediği, Yerel Mahkemece bahse konu suçlar açısından yeniden değerlendirme yapma imkanı bulunduğu göz önüne alındığında, bu yola başvurulmadan kanun yararına bozma talebinde bulunulduğu ve şu aşamada kanun yararına bozma yoluyla giderilmesi gereken bir hukuka aykırılık tespit edilmediği anlaşıldığından kanun yararına bozma talebinin reddine karar verilmiştir.
Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görülmediğinden, CMK"nın 309. maddesi uyarınca KANUN YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN REDDİNE, 19/02/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.