10. Hukuk Dairesi 2014/18447 E. , 2014/19010 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Nizip 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Tarihi : 05.02.2014
No : 2008/720-2014/136
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün davalılar avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davalı işverene ait zeytin ve sabun fabrikası işyerinden 19.12.1988 – 31.05.1989, 01.11.1990 – 11.01.1991, 20.05.1991 – 20.05.1991, 02.12.1992 – 25.12.1992 dönemlerinde davalı Kuruma kısmi bildirimleri gerçekleştirilen, 19.12.1988, 03.04.1989, 01.11.1990, 20.05.1991, 02.12.1992 tarihlerinde çalışmaya başladığı yönünde hakkında işe giriş bildirgeleri düzenlenen davacının yaşamını yitiren eşinin anılan bildirgelerde imzalarının yer aldığı anlaşılmakta olup 1984 – 2002 döneminde hizmet akdine tabi olarak geçmesine karşın bildirilmeyen çalışma süresinin tespitine ilişkin davada mahkemece yapılan yargılamada istem kısmen kabul edilerek 19.12.1988 – 25.12.1995 tarihleri arasındaki süre hüküm altına alınmıştır.
Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi olup anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin bu tür davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip gerek görüldüğünde kendiliğinden araştırma yapılarak delil toplanabileceği açıktır. Diğer taraftan, kural olarak işe giriş bildirgeleri ve ücret ödeme bordroları sigortalının imzasını içermelidir. Anılan belgelerde yer alan imzaların sigortalıya aidiyeti belirlenmiş ve hata, hile veya ikrah sonucu imzalandığı kanıtlanmamış ise birden fazla işe giriş bildirgesinin varlığı ve işyerinden yapılan kısmi bildirimler, sigortalının o işyerinde kesintili çalıştığına karine oluşturmaktadır ve bunun aksi, eş değer delillerle kanıtlanmalı, bu kapsamda tanık anlatımlarına değer verilmemelidir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında dava değerlendirildiğinde; öncelikle bildirgelerdeki imzalar yönünden yöntemince uzman bilirkişi incelemesi yaptırılmalı, imzaların sigortalının eli ürünü olduğu saptandığında ve bu konuda hata, hile, ikrah durumu da iddia ve ispat edilemediğinde çalışma iddiasıyla ilgili olarak bu yazılı belgelerin aksini eş değer kanıtla ispatlaması için davacıya kabul edilebilir süre tanınarak sunacağı delilleri toplanmalı, sonrasında, işyerinin 506 sayılı Kanun hükümleri kapsamında bulunduğu süreler (tescil dönemi) ve hüküm altına alınan tarihleri içerir dönemsel sigorta primleri bordroları Kurumdan getirtilmeli, anılan bordrolarda bildirimleri yapılan sigortalıların hizmet cetvelleri getirtilerek bilgi ve görgülerine başvurulmalı, bordrolar düzenlenmediği veya aramalara karşın sigortalılara ulaşılamadığı takdirde aynı çevrede faaliyet yürüten işverenler ve çalışanlar yöntemince saptanarak tanık sıfatıyla dinlenilmeli, işyerinin ve murisin yaptığı işin nitelik itibarıyla mevsimlik olup olmadığı, çalışmanın tam gün üzerinden gerçekleşip gerçekleşmediği ortaya konulmalı, belirdiği takdirde tanık anlatımları arasındaki çelişkiler giderilmeli, toplanan tüm kanıtlar değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu, biri akraba diğeri komşu olan 2 tanığın yetersiz anlatımlarına dayanılarak yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının isteği durumunda davalı Kemal Canpolat’a geri verilmesine, 30.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.