Esas No: 2019/6839
Karar No: 2021/5852
Karar Tarihi: 25.11.2021
Danıştay 10. Daire 2019/6839 Esas 2021/5852 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2019/6839
Karar No : 2021/5852
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : ... Üniversitesi Rektörlüğü
VEKİLİ : Av. ...
KARŞI TARAF (DAVACI) : ...
VEKİLİ : Av. ...
İSTEMİN_KONUSU : Davacı tarafından, Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi kulak burun boğaz servisinde 12/12/2012 tarihinde gerçekleştirilen ameliyatında ve sonraki tedavi sürecinde yanlış tıbbi müdahale yapıldığı ve davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğu ileri sürülerek oluşan zarara karşılık 25.000,00 TL (miktar artırım ile 66.889,67 TL) maddi, 75.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılan dava sonucunda, ... İdare Mahkemesince davanın kısmen kabulü, kısmen reddi ile 66.889,67 TL maddi, 50.000,00 TL manevi tazminatın davalı idareye başvuru tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesi yolunda verilen ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının kabule ilişkin kısmının, davalı idare tarafından temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI : Davalı idare tarafından, davacıya uygulanan ameliyattan sonra çekilen tomografide fasial sinir trasesinin sağlıklı olduğu, total kesiye ait herhangi bir bulguya rastlanmadığının görüldüğü, dolayısıyla bu bölgede bir kanamadan bahsedilemeyeceği, ameliyat nedeniyle oluşan ödemin tedavisinin de medikal olduğu, dekompresyon ameliyatı yapılmasında tıbbi bir zorunluluk bulunmadığı, olayda ağır hizmet kusurunun bulunmadığı, istenmeyen sonucun bir komplikasyon olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davacı tarafından, savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : ...
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Temyiz İstemine Konu Mahkeme Kararının, Davanın Kısmen Kabulüne, Kısmen Reddine, Hükmedilen Maddi Tazminat Tutarının Dava Dilekçesinde Talep Edilen 25.000,00 TL'lik Kısmına ve Manevi Tazminata Davalı İdareye Başvuru Tarihinden İtibaren Yasal Faiz İşletilmesine İlişkin Kısımları Yönünden İncelenmesi:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen kararın davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine, hükmedilen maddi tazminat tutarının dava dilekçesinde talep edilen 25.000,00 TL'lik kısmına ve manevi tazminata davalı idareye başvuru tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine ilişkin kısımları usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bu kısımlarının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Temyiz İstemine Konu Mahkeme Kararının, Hükmedilen Maddi Tazminatın Miktar Artırım Dilekçesi ile Artırılan 41.889,67 TL'lik Kısmına Yürütülecek Faizin Başlangıç Tarihine İlişkin Kısmı Yönünden İncelenmesinde;
İNCELEME VE GEREKÇE:
İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Temyiz incelemesi üzerine verilecek kararlar" başlıklı 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde, temyiz incelemesi sonunda kararda yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hatalar ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlıklar varsa Danıştay'ın kararı düzelterek onayacağı hükme bağlanmıştır.
Tam yargı davalarında istemle bağlı olma kuralının sebep olduğu hak kayıplarının giderilmesi amacıyla 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 16. maddesinin 4. fıkrasına, 30/04/2013 tarihinde yürürlüğe giren 6459 sayılı Kanun'un 4. maddesi ile, "Ancak, tam yargı davalarında dava dilekçesinde belirtilen miktar, süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin nihai karar verilinceye kadar, harcı ödenmek suretiyle bir defaya mahsus olmak üzere artırılabilir ve miktarın artırılmasına ilişkin dilekçe otuz gün içinde cevap verilmek üzere karşı tarafa tebliğ edilir." cümlesi; aynı Kanun'un 5. maddesi ile de, 2577 sayılı Kanuna Geçici 7. madde olarak, "Bu maddeyi ihdas eden Kanunla, bu Kanunun 16. maddesinin dördüncü fıkrasına eklenen hüküm, kanun yolu aşaması dâhil, yürürlük tarihinde derdest olan davalarda da uygulanır." cümlesi eklenmiştir.
Faiz; en basit biçimiyle, idarenin tazmin borcu bağlamında; kişilerin, idarenin eylem ve/veya işlemlerinden dolayı uğradıkları zararların giderilmesi istemiyle başvurmalarına karşın, idarenin zararı kendiliğinden ödemeyip, yargı kararıyla tazminata mahkûm edilmesi sonucunda, idarenin temerrüde düştüğü tarihten tazminatın ödendiği tarihe kadar geçen süre için 3095 sayılı Kanuna göre hesaplanacak tutarı ifade etmektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 13. maddesinde, idari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren 1 yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren 5 yıl içinde idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gerektiği; bu isteklerinin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren dava süresi içinde dava açılabileceği kuralı yer almaktadır. Anılan maddede, idari eylemler nedeniyle uğranılan zararın tazmini için idareye başvuruda bulunulmasının, dava ön şartı olarak öngörülmesi ve zararın idare tarafından en erken bu tarihte sulhen ödenebilecek olması nedeniyle yargı yerince hükmedilecek tazminat miktarına, ön karar için idareye yapılan başvuru tarihi, adli yargıda dava açılması halinde adli yargıda dava açıldığı tarih itibarıyla yasal faiz uygulanması, Danıştay'ın yerleşik içtihatlarıyla kabul edilmiştir.
2577 sayılı Kanunda, tam yargı davalarında, dava dilekçesindeki miktarın artırımına olanak tanıyan düzenleme uyarınca, davanın kabul edilmesi halinde artırılan tazminat miktarı yönünden faize, idarenin temerrüde düştüğü tarih olan miktar artırımına ilişkin dilekçenin idareye tebliğ edildiği tarihten itibaren hükmedilmelidir.
Bakılan davada, davacı tarafından, bilirkişi raporu uyarınca, 17/02/2016 tarihinde Mahkeme kaydına giren dilekçe ile maddi tazminat miktarı 41.889,67 TL tutarında artırılmış, Mahkemenin ... tarihli ara kararıyla, bu dilekçenin davalı idareye tebliğine karar verilmiş, söz konusu miktar artırım dilekçesi, anılan ara karar ile birlikte davalı idareye 07/03/2016 tarihinde tebliğ edilmiştir. Dolayısıyla artırılan tazminat miktarı bakımından, idarenin temerrüde düştüğü tarih olan 07/03/2016 tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerektiği açıktır.
Bu durumda, Mahkeme kararının, üçüncü sayfasında yer alan "66.889,67-TL maddi tazminatın yasal faziyle birlikte davacıya ödenmesi" ibaresinin "66.889,67 TL'nin dava dilekçesi ile talep edilen maddi tazminat miktarı olan 25.000,00 TL yönünden davalı idareye başvuru tarihinden, miktar artırım dilekçesi ile artırılan 41.889,67 TL'lik kısım yönünden miktar artırım dilekçesinin davalı idareye tebliğ edildiği tarih olan 07/03/2016 tarihinden"; hüküm fıkrasında yer alan "66.889,67-TL maddi ve 50.000,00-TL manevi olmak üzere toplam 116.889,67-TL'nin davacının davalı idareye başvuru tarihinden itibaren" ibaresinin "66.889,67 TL maddi tazminatın dava dilekçesi ile talep edilen 25.000,00 TL'si yönünden davalı idareye başvuru tarihinden, miktar artırım dilekçesi ile artırılan 41.889,67 TL'si yönünden miktar artırım dilekçesinin davalı idareye tebliğ edildiği tarih olan 07/03/2016 tarihinden, 50.000,00 TL manevi tazminatın davalı idareye başvuru tarihinden itibaren" şeklinde düzeltilmesi gerekmektedir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin esasa yönelik temyiz isteminin reddine, faiz başlangıcına yönelik temyiz isteminin kısmen kabulüne, kısmen reddine,
2. Davanın kısmen kabulü, kısmen reddi yolundaki ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı temyize konu kararının kabule ilişkin kısmının, kararın üçüncü sayfasında yer alan "66.889,67-TL maddi tazminatın yasal faziyle birlikte davacıya ödenmesi" ibaresinin "66.889,67 TL'nin dava dilekçesi ile talep edilen maddi tazminat miktarı olan 25.000,00 TL yönünden davalı idareye başvuru tarihinden, miktar artırım dilekçesi ile artırılan 41.889,67 TL'lik kısım yönünden miktar artırım dilekçesinin davalı idareye tebliğ edildiği tarih olan 07/03/2016 tarihinden"; hüküm fıkrasında yer alan "66.889,67-TL maddi ve 50.000,00-TL manevi olmak üzere toplam 116.889,67-TL'nin davacının davalı idareye başvuru tarihinden itibaren" ibaresinin "66.889,67 TL maddi tazminatın dava dilekçesi ile talep edilen 25.000,00 TL'si yönünden davalı idareye başvuru tarihinden, miktar artırım dilekçesi ile artırılan 41.889,67 TL'si yönünden miktar artırım dilekçesinin davalı idareye tebliğ edildiği tarih olan 07/03/2016 tarihinden, 50.000,00 TL manevi tazminatın davalı idareye başvuru tarihinden itibaren" şeklinde DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
3. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25/11/2021 tarihinde esas yönünden oy birliğiyle, miktar artırım dilekçesi ile artırılan tazminat miktarı yönünden davalı idareye başvuru tarihinden itibaren faize hükmedilmesine ilişkin kısmı yönünden oy çokluğuyla karar verildi.
(X) - KARŞI OY :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 13. maddesinde, idari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gerektiği kuralı yer almakta olup, anılan maddede, idari eylemler nedeniyle uğranılan zararın tazmini için idareye başvuruda bulunulmasının, dava ön şartı olarak öngörülmesi ve zararın idare tarafından en erken bu tarihte sulhen ödenebilecek olması nedeniyle yargı yerince hükmedilecek tazminat miktarına, ön karar için idareye yapılan başvuru tarihi, görevli olmayan adli yargıda dava açılması halinde adli yargıda dava açıldığı tarih itibarıyla yasal faiz uygulanması, Danıştay’ın yerleşik içtihatlarıyla kabul edilmiştir.
Dava şartı olan ön karar için idareye yapılan başvuruda ihlal edilen hakkın yerine getirilmesinin istenilmesi esas olup, idare ile işin esasında ihtilafa düşüldükten, başka bir ifadeyle idare tazminat istemi karşısında direnmeye (temerrüde) düşürüldükten sonra davacının tazminat miktarını dava açarken serbestçe tayinine hukuki bir engel bulunmamaktadır. Nitekim Danıştay’ın yerleşik içtihatları da bu doğrultudadır.
AİHM tarafından, devletin sorumluluğuna ilişkin tam yargı davalarında talep edilen tazminatın daha yüksek olduğunun dava devam ederken anlaşılması durumunda, davacıya talep edilen miktarı arttırma hakkı verilmemesinin adil yargılanma hakkının ihlali olarak kabul edilmesi nedeniyle istemle bağlı olma kuralının sebep olduğu hak kayıplarının giderilmesi amacıyla 2577 sayılı Kanun'un 16. maddesinin 4. fıkrasına 30/04/2013 tarihinde yürürlüğe giren 6459 sayılı Kanun'un 4. maddesi ile, “Ancak, tam yargı davalarında dava dilekçesinde belirtilen miktar, süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin nihai karar verilinceye kadar, harcı ödenmek suretiyle bir defaya mahsus olmak üzere artırılabilir ve miktarın artırılmasına ilişkin dilekçe otuz gün içinde cevap verilmek üzere karşı tarafa tebliğ edilir.” cümlesi; aynı Kanun'un 5. maddesi ile de, 2577 sayılı Kanuna Geçici 7. madde olarak, “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla, bu Kanunun 16. maddesinin dördüncü fıkrasına eklenen hüküm, kanun yolu aşaması dahil, yürürlük tarihinde derdest olan davalarda da uygulanır.” cümlesi eklenmiştir.
Aktarılan düzenlemeyle, nihai karar verilinceye kadar harcı ödenmek ve bir defaya mahsus olmak üzere, “süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin” dava dilekçesinde gösterilen tazminat miktarının artırılmasına imkan verilmektedir. Böylelikle, artırılan miktar açısından da dava dilekçesinin verildiği tarihteki hukuksal koşullar geçerli bulunmaktadır.
Yapılan bu açıklamalar karşısında, miktar artırımına ilişkin dilekçenin yeni bir dava niteliğinde olmayıp mevcut davada talep edilen tazminat miktarının ıslah suretiyle artırımına olanak sağlayan yasal bir hakkın kullanımına ilişkin olduğu da göz önünde bulundurulduğunda, artırılan tazminat miktarı yönünden davanın kabul edilmesi halinde, yasal faizin başlangıcının bu miktar yönünden de, idarenin uyuşmazlığın esasında ihtilafa, bir başka anlatımla temerrüde düştüğü tarih olduğu; aksi bir durumun hakkaniyete aykırı olacağı sonucuna varılmaktadır.
Bu itibarla; olayda, davacıya ödenecek maddi tazminatın yasal faiz başlangıcının, miktar artırımına ilişkin dilekçe ile artırılan tazminat miktarı yönünden de, idareye başvuru yapılan tarih olduğu, dolayısıyla Mahkeme kararında bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmadığı, kararın bu kısmının da onanması gerektiği oyuyla düzelterek onama yönündeki Daire kararına bu yönden katılmıyorum.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.