4. Ceza Dairesi 2016/17157 E. , 2016/14648 K.
"İçtihat Metni"
Yaralama ve tehdit suçlarından sanık ..."nın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 86/2 (iki kez),29/1, 62/1 ve 52/2. maddeleri uyarınca 1.500,00 Türk lirası adlî para cezası ve 106/1, 29/1, 62/1. maddeleri uyarınca 3 ay 22 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasına dair ,Antalya 11. Asliye Ceza Mahkemesinin 11/03/2016 tarihli ve 2014/277 esas, 2016/161 sayılı kararına yönelik itirazın kabulüne ilişkin Antalya 5.Ağır Ceza Mahkemesinin, 11.04.2016 tarihli ve 2016/263 değişik iş sayılı kararının Adalet Bakanlığı tarafından yasa yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 27/10/2016 gün ve 382619 sayılı istem yazısıyla, Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi.
İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre, benzer bir olaya ilişkin olarak Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 29/03/2016 tarihli ve 2016/992 esas, 2016/2322 sayılı ilamında da değinildiği üzere, sanık hakkındaki ikinci hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına ilişkin Antalya 11. Asliye Ceza Mahkemesinin 11/03/2016 tarihli ve 2014/277 esas, 2016/161 sayılı ilamına konu suçun işlenme tarihinin 20/09/2013 olduğu, buna göre suç tarihinin 28/06/2014 tarihli ve 29044 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile 5271 sayılı Kanun’un 231/8. maddesine eklenen “Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez.” biçimindeki düzenlemeden önce olduğu, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verildiği sırada yeniden suç işleyenler hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmeyeceğine dair bir düzenleme olmadığı için bu yönde karar verilmesine engel bir durum olmadığı, sonradan yapılan yasal değişikliğin sanık aleyhine yorumlanamayacağı gözetilmeden, itirazın reddi yerine, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinde isabet görülmemiştir.”denilmekte
TÜRK MİLLETİ ADINA
I-Olay:
Yaralama ve tehdit suçlarından sanık ... hakkında açılan kamu davasında, Antalya 11.Asliye Ceza Mahkemesinin 11.03.2016 tarihli kararı ile, yaralama suçundan iki kez 1.500,00 Türk lirası adlî para cezası ve tehdit suçundan 3 ay 2 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararına karşı yapılan itiraz üzerine merci Antalya 5.Ağır Ceza Mahkemesince verilen itirazın kabulüne ilişkin karara yönelik olarak, Kanun yararına bozma yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karara karşı yapılan itirazın kabulüne dair merci kararının hukuka uygun olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
III- Hukuksal Değerlendirme:
5271 sayılı CMK’nın 6545 sayılı Kanun ile değişik 231/8.maddesinde yer alan”denetim süresi içinde,kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez.” hükmüne yer verilmiştir.
İnceleme konusu somut olayda;yukarıda belirtilen düzenlemenin yürürlük tarihinin 28.06.2014 olması,yargılama konusu suçların tarihinin ise 20.09.2013 olması karşısında,suç tarihinden sonra meydana gelen bu değişikliğin hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun maddi ceza hukukuna ilişkin sonuçlar doğuran karma bir yapıya sahip olması sebebiyle,5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 7/2.maddesi uyarınca sanık aleyhine uygulanamayacağı gözetilmeden,itirazın reddi yerine,kabulüne karar verilmesi hukuka aykırıdır.
IV- Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Adalet Bakanlığının isteği üzerineYargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, Kanun yararına bozma isteği doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,
1- Antalya 5.Ağır Ceza Mahkemesinin 11/04/2016 tarihli ve 2016/263 değişik iş sayılı kararının, 5271 sayılı CMK’nın 309.maddesi uyarınca BOZULMASINA,
2- Aynı Yasa maddesinin 4. fıkrasının ( a ) bendi gereğince, sonraki işlemlerin mahallinde mahkemesince tamamlanmasına, 25.11.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.