4. Ceza Dairesi 2016/17171 E. , 2016/14647 K.
"İçtihat Metni"
Tehdit suçundan sanık ... "ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 106/1-1.cümle,43/2 ve 62/1. maddeleri uyarınca 6 ay 7 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına dair, Batman 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 13/10/2015 tarihli ve 2015/451 esas, 2015/765 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 25/10/2016 gün ve 379385 sayılı istem yazısıyla, Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi.
İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre, hükmün kesinleşmesinden sonra ek kararla hükümde değişiklik yapılamayacağı cihetle, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 58/7. maddesinin bahse konu hükümden çıkartılmasına ilişkin aynı Mahkemenin 29/04/2016 tarihli ve 2015/451 esas, 2015/765 sayılı ek kararının hukuki değerden yoksun olduğu gözetilerek yapılan incelemede,
1- 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 58/4. maddesindeki “kasıtlı suçlarla taksirli suçlar ve sırf askerî suçlarla diğer suçlar arasında tekerrür hükmü uygulanmaz.” şeklindeki düzenlemeye göre, sanığın tekerrüre esas alınan Bitlis Ağır Ceza Mahkemesinin 06/10/2011 tarihli ve 2010/266 esas, 2011/179 sayılı kararının taksirle öldürme ve yaralama suçuna ilişkin olduğu ve tekerrüre esas alınamayacağı gözetilmeden, hükmolunan cezanın yazılı şekilde mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmesinde,
2- Sanığın sabıka kaydında bulunan ve tekerrüre esas alınan ilamın taksirli bir suça ilişkin olması nedeni ile tekerrüre esas alınamayacağı anlaşılmakla, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının objektif koşullarının değerlendirilmesinde engel bir neden olarak kabul edilemeyeceği, yasal engel oluşturmayan bu mahkûmiyetin yargılama merciince, sübjektif koşulun ele alınmasında sanığın suç işleme eğilimi açısından değerlendirmeye esas alınmasına da bir engel bulunmamakla birlikte, sanığın duruşmada alınan beyanında hakkında mahkumiyet hükmü kurulması halinde verilecek olan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararını kabul ettiğinin anlaşılması karşısında, suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilip giderilmediği hususu Mahkemesince tartışılıp, sonucuna göre 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231. maddesi uyarınca, sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilip verilemeyeceği değerlendirilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
I-Olay:
Tehdit suçundan sanık ... hakkında yapılan yargılama sonucunda, Batman 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 13/10/2015 tarihli kararı il 6 ay 7 gün hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verildiği, yoklukta verilen kararın yöntemince tebliğ edildiği, temyiz edilmeksizin kesinleşmesi üzerine, infaz aşamasında kanun yararına bozma yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
1-Mahkemece mükerrirlere özgü infaz rejimi uygulamasına esas alınan ilamın, tekerrür şartlarının bulunup bulunmadığının belirlenmesine ,
2- Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanma imkanının subjektif koşullar yönünden tartışılmamasına yönelik hukuka aykırılıklara ilişkindir.
III- Hukuksal Değerlendirme:
1-Mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanmasına esas alınan ilamın, tekerrrür şartlarının bulunup bulunmadığı yönünden irdeleme:
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 58/4. maddesinde "kasıtlı suçlarla taksirli suçlar ve sırf askeri suçlarla diğer suçlar arasında tekerrür hükümleri uygulamaz."hükmüne yer verilmiştir.
İncelenen somut olayda, tekrrüre esas alınan hükümlülüğün taksirle öldürme ve taksirle yaralama suçuna ilişkin olduğu,sanığın adli sicil kaydına göre ,tekerrüre esas olabilecek başkaca hükümlülüğün de bulunmadığı anlaşılmıştır.Bu durumda,taksirli suçu ilişkin ilamın tekerrüre esas alınması huhuka aykırıdır.
2-Hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin uygulanması yönünüden irdeleme:
5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinde düzenlenen “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesinin uygulanabilmesi için öncelikle,
- Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünde, hükmolunan cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezasından ibaret olması,
- Suçun CMK’nın 231. maddesinin 14. fıkrasında yazılı suçlardan olmaması,
- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,
- Sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına itiraz etmemesi,
- Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tamamen giderilmesine ilişkin koşulların birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.
Anılan bu objektif koşulların gerçekleşmesi ile birlikte ayrıca “Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılmasına” ilişkin takdire dayalı subjektif koşulun da gerçekleşmesi halinde “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesinin uygulanması olanağı bulunmaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 16/02/2010 tarih ve 4/253-28 sayılı kararında da belirtildiği üzere, “sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibariyle karma bir özelliğe sahip bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, denetim süresi içinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması halinde, geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak kamu davasının 5271 sayılı CYY’nın 223. maddesi uyarınca düşürülmesi sonucunu doğurduğundan, bu niteliğiyle sanık ile devlet arasındaki cezai nitelikteki ilişkiyi sona erdiren düşme nedenlerinden birisini oluşturmaktadır. Koşullu bir düşme nedeni oluşturan “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesi, objektif koşulların (mahkûmiyet, suç niteliği ve ceza miktarı, daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmama, sanığın kabulü, zararın giderilmesi) varlığı
halinde mahkemece, diğer kişiselleştirme hükümlerinden önce ve re’sen değerlendirilerek, uygulanması yönünde kanaate ulaşıldığı takdirde, hiçbir isteme bağlı olmaksızın öncelikle uygulanmalıdır.”
Kanun yararına bozma konusu yapılan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilmesi için, CMK"nın 231. maddesinde sayılan objektif ve subjektif koşulların birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir. Objektif koşulların değerlendirilmesindeki hatalar kanun yararına bozma konusu olabilecekken, subjektif koşula yönelik hukuka uygun gerekçeler takdire ilişkin olduğundan, kanun yararına bozma konusu yapılamayacaktır. Bununla birlikte, sanık veya müdafiinin bu kurumun lehlerine uygulanmasına yönelik talepleri bulunması ve objektif koşulların oluşmasına karşın, koşullu bir düşme nedeni olan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun yasal bağlamda tartışılmaması da, yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık kabul edilerek, kanun yararına bozma konusu yapılabilecektir.
İnceleme konusu somut olayda; Suç tarihi itibariyle kasıtlı suçtan mahkumiyeti bulunmayan sanık hakkında, “fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları “olumlu değerlendirilerek TCK"nın 62.maddesi uygulanmış,”daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olmuş bulunması ve sabıkalı kişiliği “şeklindeki gerekçeyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanmamasına karar verilmiştir.Adli sicil kaydına göre, sanık hakkında TCK"nın 85/2.maddesi uyarınca verilen mahkumiyet kararı taksirli suça ilişkin olup, başkaca hükümlülüğü de bulunmamaktadır.Sanık duruşmada,mahkumiyet kararı verilmesi durumunda hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanmasını kabul ettiğini beyan etmiştir.
Bu nedenle, daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olmamış sanık hakkında, dosya kapsamına göre, yükletilen tehdit suçundan dolayı somut(maddi) zarar da oluşmadığı ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun objektif şartlarının bulunduğu anlaşılmakla, mahkemece subjektif koşul da yasal bağlamda değerlendirilerek sonucuna göre, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanma olanağının değerlendirilmesi gerekir.
IV- Sonuç :
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, kanun yararına bozma isteği doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,
1- Tehdit suçundan sanık ... hakkında, Batman 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 13/10/2015 tarihli ve 2015/451 esas, 2015/765 sayılı kararının, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
2- Aynı Kanun maddesinin 4-b fıkrası gereğince, sonraki işlemlerin mahallinde tamamlanmasına, 25/11/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.