4. Ceza Dairesi 2016/17170 E. , 2016/14646 K.
"İçtihat Metni"
Tehdit suçundan sanık ..."in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 106/1-1.cümle,43/2 ve 62. maddeleri gereğince 7 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, anılan Kanunun 53/1. maddesindeki hak yoksunluklarının uygulanmasına dair, Edirne 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 20/11/2014 tarihli ve 2014/592 esas, 2014/388 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 25/10/2016 gün ve 380785 sayılı tebliğnamesiyle dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:
İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre;
1- Söz konusu mahkeme kararının gerekçe kısmında, sanığın eyleminin sair tehdit kapsamında kaldığının kabul edilmesine karşın, hüküm kısmında sanığın 5237 sayılı Kanun"un 106/1-1. cümlesi gereğince mahkûmiyetine karar verildiğinin anlaşılması karşısında, gerekçe ile hüküm arasında çelişki oluşturulmasında,
2- Sanık hakkında basit tehdit suçundan 5237 sayılı Kanun"un 106/1-2. cümlesi gereğince cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmasına rağmen sanığa ek savunma hakkı verilmeden anılan Kanun’un 106/1-1. cümlesi uygulanmak suretiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 226. maddesine aykırı davranılmasında,
3- 5237 sayılı Kanun’un 53/2. maddesinde yer alan “Kişi, işlemiş bulunduğu suç dolayısıyla mahkûm olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar bu hakları kullanamaz.” ve 3. fıkrasındaki “Mahkûm olduğu hapis cezası ertelenen veya koşullu salıverilen hükümlünün kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanmaz.” şeklindeki düzenlemeler karşısında, anılan maddenin 1-c bendinde yer alan hak yoksunluğunun sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından koşullu salıvermeden sonra uygulanamayacağı, kendi alt soyu dışındaki kişiler bakımından vesayet ve kayyımlıkla ilgili hak yoksunluğu ile anılan maddenin 1. fıkrası a, b, d ve e bentlerinde yazılı hak yoksunluklarının ise cezanın infazının tamamlanmasına kadar devam edeceği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
I-Olay:
Tehdit suçundan sanık ... hakkında yapılan yargılama sonucunda,Edirne 6.Asliye Ceza Mahkemesinin 20/11/2014 tarihli kararı ile, hapis cezası verildiği, bu karara karşı infaz aşamasında kanun yararına bozma yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
a- Kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişkiye yol açılması,
b- Sanık hakkında TCK"nın 106/1-2. cümlesi uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmasına karşın, ek savunma hakkı verilmeden aynı Kanun maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi uyarınca hüküm kurulması,
c-TCK"nın 53/1.maddesindeki hak yoksunluklarının uygulanma süresi ve kapsamına dair hukuka aykırılıklara ilişkindir.
III- Hukuksal Değerlendirme:
5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtay’ca bozulması istemini, yasal nedenlerini açıklayarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak, Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtay’ca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.
Buna göre hâkim veya mahkemece verilen karar veya hükümlerin kanun yararına bozma konusu yapılabilmesi için istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmesi gerekmektedir.
İnceleme konusu somut olayda; kararın sanığın ve katılan... "ın yokluğunda katılan...."ın ise yüzüne karşı verildiği, ayrım yapmadan temyiz süresinin “tefhim ve tebliğden itibaren 7 gün" olduğu belirtilerek katılan.... yönünden yanıltıcı ibare kullanıldığı,hükmün adı geçene usulüne uygun olarak tebliği edilmemiş olması nedeniyle henüz kesinleşmediği anlaşılmakla, bu aşamada kararın kanun yararına bozma yoluyla incelenmesi olanaklı görülmemiştir.
IV- Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce, hükmün henüz kesinleşmemiş olması nedeniyle yerinde görülmediğinden, CMK"nın 309. maddesi uyarınca KANUN YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN REDDİNE,
2- Dosyanın, kanunyolu bildiriminin başvuru mercii, süresi ve yöntemi açısından şerhli davetiye ile katılan.... "a bildirilip, tebligat eksikliğinin ikmali ile süresinde başvuruda bulunulması halinde temyiz incelemesi için Yargıtay’a gönderilmesini, aksi takdirde usulünce kesinleştirme işlemi yapılarak, bu aşamadan sonra kanun yararına bozma isteminde bulunulmasını teminen mahkemesine iadesine, 25/11/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.