Hukuk Genel Kurulu 2014/1181 E. , 2016/971 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki “itirazın iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Akhisar 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce davanın reddine dair verilen 16.03.2012 gün ve 2011/534 E.-2012/137 K. sayılı karar, davacı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 06.12.2013 gün ve 2013/5911 E., 2013/7797 K sayılı kararı ile;
“...Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatifin üyeliğinden ayrılması nedeniyle ödemiş olduğu aidat bedellerinin tahsili için icra takibine başladığını, davalı tarafın itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına ve alacağın %40"ı oranında icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı kooperatif temsilcisi, davacının aidatının 29.06.2010 tarihli genel kuruldan itibaren en geç üç yıl içerisinde ödenme koşulunun bulunduğunu, borcun muaccel olmadığını, kaldı ki üç yıllık süre geçmeden itirazın iptali davasının da açılmasının mümkün olmadığını savunarak, davanın reddini ve %40 kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; davacının istifasının davalı kooperatife 2010 yılında tebliğ edildiği, Kooperatifler Kanunu"nun 17/1. maddesi hükmü gereğince, davacının kooperatife yatırdığı paralarının iadesini ortaklıktan istifa ettiği 2010 yılı bilançosunun genel kurulca kabulünden bir ay sonra, aynı Kanun"un 17/2. maddesi uyarınca iade ve ödemelerin geciktirilmesi hakkında kararı yoksa isteme hakkını haiz olduğu, davaya konu icra takibi 10.08.2010 tarihinde yapılmış olmakla, davacının yatırmış olduğu paraların iadesini isteme hakkı henüz doğmadığından icra takibinin zamansız yapıldığı, davanın esası hakkında bir karar verilmediği ve davacının kötüniyetli olduğunun ispatlanamadığı gerekçesiyle, davanın ve davalının tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2- Dava, çıkma payının tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu`nun 17/1. ve anasözleşmenin 15. maddeleri gereğince, kooperatiften ayrılan ortak, ödemiş olduğu aidatın tamamını değil ayrıldığı yıl bilançosuna göre hesaplanacak olan masraf hissesi düşüldükten sonra bakiyesinin iadesini talep hakkını haiz olup, bilançonun genel kurulca kabulü suretiyle kesinleşmesinden itibaren bir ay geçtikten sonra bu hak talep edilebilir. Aynı Kanun"un 17/2. maddesi kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşürecek olması nedeniyle ödemelerin geciktirilmesine ilişkin bir kararın, anılan aynı genel kurulda alınması ve mahkemece, ödemenin kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşürecek nitelikte olduğunun bilirkişi raporu ile yargılama sırasında saptanması halinde, erteleme kararındaki süre geçmeden önce başlatılan icra takibine dayalı olarak açılan dava, alacağın muaccel olmasından önce takip başlatıldığı gerekçesi ile reddedilmelidir.
Somut olayda, davacının 01.03.2010 tarihli istifa dilekçesi davalı kooperatif yönetim kurulunun 09.03.2010 tarihli kararıyla kabul edilmiş; 29.06.2010 tarihli genel kurulun 5. maddesiyle davacının çıkma payı alacağının kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşüreceği gerekçesiyle 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu"nun 17/2. maddesi uyarınca ödemelerin üç yıl içerisinde yapılmasına karar verilmiştir. Davacının istifa tarihi 09.03.2010 olduğuna göre çıkma payı alacağı istifa ettiği yılın bilançosunun görüşüldüğü genel kuruldan bir ay sonra yani 2011 yılı içerisinde muaccel olacaktır. Ne var ki, somut olayda davacı üyenin çıkma payı alacağı henüz muaccel olmadan 29.06.2010 tarihli genel kurulda davacının çıkma payı alacağı benimsenerek ödenmesi konusunda karar alınmıştır. Bu karar, ödeme yapılmamasına ve ödemenin ertelemesine değil, ödeme yapılmasına yönelik olup, çıkma payının ödenmesi benimsenmiş olmakla Kooperatifler Kanunu"nun 17. maddesine uygun bir erteleme kararı değildir.
Bu durumda mahkemece, davacının çıkma payı alacağının 29.06.2010 tarihli genel kurulda ödenmesine karar verilerek benimsendiği ve bu tarihte muaccel olduğunun kabulü ile davalı kooperatifin defter, kayıt ve belgeleri üzerinde kooperatif uygulamaları konusunda uzman bilirkişi aracılığı ile inceleme yapılıp, yukarıda açıklanan ilkelere göre davacının çıkma payı alacağının miktarı ile ilgili rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir...”
gerekçesi ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava davacının, davalı kooperatifin üyeliğinden ayrılması nedeniyle ödemiş olduğu aidat bedellerinin tahsili için girişilen icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkindir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken,önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davacı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma ilamında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu açık olmak üzere 12.10.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.