10. Hukuk Dairesi 2014/17529 E. , 2014/18931 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : Ankara 11. İş Mahkemesi
Tarihi : 26.02.2014
No : 1997/2046-2014/180
Dava, aksine Kurum işleminin iptali ile 1962 yılında 14 günlük hizmet süresinin tespiti ile Kuruma karşı borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Eldeki davada; davalı Kurumca 02.07.1948 doğumlu davacı adına verilmiş 18.07.1962 tarihli işe giriş bildirgesinin, gerçekliği hususunda müfettiş incelemesi yapılarak, geçersiz sayılması nedeniyle, davacıya 01.09.1988 tarihinden itibaren bağladığı yaşlılık aylığının, 25 yıllık sigortalılık süresinin bulunmaması nedeniyle 1997 yılında Kurumca yapılan işlemle, iptali sonrasında; aylığın kesilerek 15.10.1988–23.07.1997 tarihleri arasındaki dönem bakımından yersiz ödeme çıkartıldığı ve eldeki davanın da 1962 yılında 14 günlük sürenin davacıya ait olduğunun tespiti ile Kuruma karşı borçlu olmadığının tespiti istemiyle açıldığı anlşılmaktadır.
Bu tür sigortalı hizmetlerin saptanmasına ilişkin davaların, kamu düzeniyle ilgili olduğu ve bu nedenle de özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğu açıktır. Konuya ilişkin Sosyal Sigorta Mevzuatı irdelendiğinde; ilk yaşlılık sigortası müessesini kuran 02.06.1949 tarihli ve 01.04.1950 yürürlük tarihli 5417 sayılı Kanunun geçici maddesi; “Bu kanunun primlerle ilgili hükümlerinin yürürlüğe girdiği tarihte 35 yaşını geçmiş bulunanlardan 60 yaşını doldurduktan sonra 5. maddesindeki şartları yerine getirmeyenler de aşağıdaki şartlar dâhilinde bu kanun hükümlerinden faydalandırılırlar. a)İhtiyarlık sigortası Kanununun primle ilgili hükümlerinin yürürlüğe girdiği tarihten önceki 5 yıl içinde en az 1000 gün ve münavebeli işlerde çalışanların da 800 gün İş Kanununa tabi iş yerlerinde çalıştığını ispat etmek;...(a) bendinde yazılı eski hizmet süreleri, sigortalıların son beş yıl içinde çalıştıkları iş yerlerinden alacakları kanıtlı belgeleri, primlerle ilgili hükümlerin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde İşçi Sigortaları Kurumuna tevdi edilmek suretiyle belgelenir.” hükmünü, 01.06.1957 yürürlük tarihli 6900 sayılı Yasanın muvakkat 1. maddesi; “1 Nisan 1950 tarihinde 35 yaşını geçmiş olanlardan 60 yaşını doldurup 12 nci maddede yazılı şartları getiremediğinden aylık bağlanmasına hak kazanamayan ve: a) 1 Nisan 1950 tarihinden önceki 5 yıl içinde en az 1000 gün veya çalışma vekaletince tespit olunan münavebeli işlerde çalışanların da 750 gün İş Kanununa tabi iş yerlerinde çalıştıklarını ispat eden,... (a) Bendinde yazılı eski hizmet süreleri, sigortalıların, 1.4.1950 tarihinden önceki beş yıl içinde çalıştıkları iş yerlerinden alacakları belgeleri İşçi Sigortaları Kurumuna tevdi etmeleri suretiyle tevsik olunur.” hükmünü, 506 sayılı Kanunun geçici 7. maddesi “Bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar, yürürlükten kaldırılmış 4772, 5417, 5502 ve 6900 sayılı Kanunlar ile eklerine ve değişikliklerine göre hak kazanılmış bulunan her türlü yardım, tahsis ve ödemeler, bunların dayandığı kanun hükümleri gereğince kurumca sağlanır ve iş kazalarıyla meslek hastalıkları, hastalık, analık, malûliyet, ihtiyarlık ve ölüm sigortalarından hak kazanılmış olan gelir ve aylıkların ödenmesine, yardımların yapılmasına ve ödeneklerin verilmesine bu kanunda yazılı hüküm ve esaslara göre devam olunur. Ancak, malûliyet, ihtiyarlık ve ölüm sigortalarından bağlanmış bulunan veya bağlanılmasına hak kazanılmış olan gelir ve aylıkların alt sınırı hakkında bu kanun hükümleri uygulanır.” hükmünü, geçici 9. maddesi “Yürürlükten kaldırılmış 5417 ve 6900 sayılı Kanunların geçici 1 inci maddelerine göre, bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar Kuruma eski hizmet çalışma belgesi vermiş bulunanların sözü edilen maddelerde belirtilen hakları saklıdır.” hükmünü, geçici 12. maddesi ise “Sigortalılar namına, yürürlükten kaldırılmış 5417 ve 6900 sayılı Kanunlara göre ödenen primler ile bunların prim ödeme gün sayıları, bu kanuna göre ödenen malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ve prim ödeme gün sayısı olarak kabul edilir.” hükmünü içermektedir.
Somut olayda, mahkeme, davacının hizmetini ispatlayamadığı gerekçesi ile yazılı şekilde karar vermiş ise de, verilen kararda isabet görülmemiştir.
Mahkemece, yukarıda içeriği açıklanan uyuşmazlık konusu döneme ilişkin mevzuat hükümleri de göz önüne alınarak, öncelikle, çalışmanın gerçekliği bakımından, davacı hakkında ilk aylıkta esas alınan hizmet süresine ve işe giriş bildirgesine dair kesinleşmiş bir sahtecilik eylemi veya işe giriş belgesi hakkında verilmiş ve mahkemeyi de bağlayacak şekilde bir sahtelik kararı olup olmadığı araştırılmalı, bu kapsamda, davacının çalışmalarının, fiili olup olmadığını bilebilecek şekilde başkaca kimseler bulunup bulunmadığı, işe giriş bildirgesinin verildiği işyerinden bordrolu tanıklar araştırılmak suretiyle, beyanları alınmalı ve sonucuna göre karar verilmelidir.
Diğer taraftan, mahkemece yapılacak araştırma sonucunda davacı adına bildirilen 14 günlük çalışmanın gerçek olmadığı kanaati oluştuğu takdirde ise, bu kez ilk sigorta başlangıcının 18.08.1967 tarihi olacağı ve davacıya bağlanan ilk aylığın 26 yıl 86 gün üzerinden bağlandığı ve 5000 güne etkili olmadığı dikkate alınarak, davacının 25 yıllık sigortalılık süresini yeniden dolduracağı, 1992 yılı itibari ile aylık bağlama şartlarına haiz olup olmadığı ve kurum alacağı bakımından da 1997 yılında davacıya bağlanan sonraki aylık dikkate alınmak suretiyle 1992–1997 yılları arasındaki aylıklar gözetilerek hüküm kurulmalıdır.
Mahkemece, belirtilen maddi ve hukuki esaslar göz önünde tutulmadan, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde; davacı avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli, hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 29.09.2014 gününde oy birliğiyle karar verildi.