10. Hukuk Dairesi 2014/15839 E. , 2014/18862 K.- SÜRESİNDE ÖDENMEYEN YAŞLILIK AYLIKLARI NEDENİYLE FAİZ ALACAĞI VE İŞLEMİŞ FAİZ MİKTARININ TESPİTİ
- TESPİT DAVASININ ŞARTLARI
- BELİRSİZ ALACAK DAVASININ ŞARTLARI
- HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU (HMK) (6100) Madde 107
"İçtihat Metni"Dava, süresinde ödenmeyen yaşlılık aylıkları nedeniyle faiz alacağı olduğunun ve işlemiş faiz miktarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davacının yaşlılık aylıklarına faiz işletilmesi gerektiğinin ve faiz miktarının 2.884,36 TL. olduğunun tespitine yönelik davanın kabulüne dair hüküm kurulmuştur.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Tespit davaları, bir hakkın veya hukuki ilişkinin var olup olmadığının tespitine ilişkin davalardır. Bu davaların işlevi, bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının tespiti olup, bundan öteye gitmez. Henüz şartları oluşmadığı için açılamayan eda davası için ilerideki hukuki ilişkinin belli edilmesi bakımından kesin delil olarak kullanılmak üzere tespit davası açılabilir.
Tespit davasının dinlenebilmesi için diğer genel dava şartlarından başka, iki ek şartın daha bulunması gerekir: Tespit davasının konusu yalnız hak ve hukuki ilişkiler olabilir; davacının bu hak veya hukuki ilişkinin var olup olmadığının hemen tespit edilmesinde (güncel bir) hukuki yararı bulunmalıdır. Bir hukuki ilişkinin varlığı yada yokluğu, tespit davası açılabilmesi için yalnız başına yeterli değildir. Bir hukuki ilişkinin hemen tespit edilmesinde hukuki yararın bulunması ise üç şartın birlikte varlığına bağlıdır:
Davacının bir hakkı veya hukuki durumu güncel bir tehlike ile tehdit edilmiş olmalı; bu tehdit nedeniyle, davacının hukuki durumu tereddüt içinde olmalı ve bu hususun davacıya zarar verebilecek nitelikte bulunması; yalnız kesin hüküm etkisine sahip olup, cebri icraya yetki vermeyen tespit hükmü, bu tehlikeyi ortadan kaldırmaya elverişli olmalıdır. Davacının tespit davası ile istediği hukuki koruma diğer dava çeşitlerinden birisi ile sağlanabiliyorsa, o zaman davacının tespit davası açmakta hukuki yararı yoktur.
6100 sayılı HMK açısından değerlendirme yapılması halinde ise, açılacak davanın miktarı biliniyor ya da tespit edilebiliyorsa, belirsiz alacak davası açılamaz. Talep sonucunun belirlenememesi iki halde mümkündür: Dava açarken talep sonucunun belirlenmesi imkansızdır; davacının dava açarken talep sonucunu belirlemesinin kendisinden beklenemeyecek olmasıdır. Ancak m. 107/3"de bu konuda bir istisna getirilmiştir. Böylelikle dava açarken talep sonucunu belirleyemeyen davacı dilerse belirsiz alacak davası açabilecek, dilerse kısmi dava ile birlikte alacağın geri kalan kısmının tespitini isteyebilecek ve yine dilerse alacağın tümünün belirlenebilmesi için bir tespit davası açabilecektir.
6100 sayılı HMK hükümleri uyarınca da icrai etkisi bulunmayan ve hukuki ilişkiyi belirlemeye yarayan tespit davasının, somut uyuşmazlıkta gözetildiğinde, açılmasında hukuki yarar bulunduğunun kabulü, etkin hukuki koruma yada hak arama özgürlüğü kavramları ile de açıklanamaz.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 107/2. fıkrasında "Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın davanın başında belirtmiş olduğu talebini artırabilir." ve 109/2. fıkrasındaki "Talep konusunun miktarı, taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli ise kısmi dava açılamaz." şeklindeki amir hükümler gözetildiğinde, eldeki somut uyuşmazlığa konu, davacının süresinde ödenmeyen yaşlılık aylıklarına işletilecek faiz miktarının tespitinde, davacının, aylık miktarlarını ve ödenme tarihlerini davalı Kurumdan getirtmeden tespit etmesinin mümkün olmadığı gibi, dava konusu faiz alacağının miktarının gerekirse bilirkişi incelemesiyle tek tek hesaplanarak tespit edilmesi gerektiğinden, alacak miktarının davacı yönünden belirli olduğu söylenemez. Bu durumda, eldeki dava belirsiz alacak davası niteliğindedir.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında; mahkemece, davanın tespit davası olarak değil, eda davası olarak ele alınarak dava değerine göre eksik yatan nisbi harç tamamlanarak, elde edilecek sonuca göre, eda hükmü içerecek şekilde hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 23.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.