Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/528
Karar No: 2019/5226

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2019/528 Esas 2019/5226 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2019/528 E.  ,  2019/5226 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi
    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Davacı vekili dilekçesinde müvekkillerinin pay sahibi oldukları....mahallesi 5649 parsel sayılı taşınmazda, kamulaştırma işlemi yapıldıktan sonra 5649 olan parsel numarasının 6558 olarak düzeltildiğini, kamulaştırılan kısım toplam miktardan çıktıktan sonra 21.484,26 m2 yüzölçümü kaldığını ancak kadastro müdürlüğünün 21/11/2013 tarihli düzeltme kararı ile yeni yüzölçümün 19.504,86 m2 olduğunu belirlendiğini böylece eksik yüz ölçüm ile yeni yüzölçüm arasında 1.979,40 m2 kayıp meydana geldiğini belirterek arada meydana gelen bu farkın bedeli olarak şimdilik 10.000,00 TL"nin faizi ile birlikte davalı taraftan alınarak müvekkiline verilmesini talep etmiştir. Davacılar vekili 29/12/2014 tarihli harçlandırılmış ıslah dilekçesiyle; talebini 381.323,15 TL"ye yükselterek, faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
    Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde, davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkemece yapılan yargılama sonucu davanın kabulüne, 381.323,15 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan alınarak davacılara hisseleri nispetinde verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapuda kayıtlı taşınmazın yüzölçümünde 3402 sayılı Kadastro Kanununun 41. maddesi gereğince yapılan düzeltme sonucu taşınmazın yüzölçümünde meydana gelen azalma nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazmini isteğine ilişkindir.
    4721 sayılı Türk Medenî Kanununun “Sorumluluk” kenar başlığını taşıyan 1007. maddesi; “Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur. Devlet, zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu eder. Devletin sorumluluğuna ilişkin davalar, tapu sicilinin bulunduğu yer mahkemesinde görülür.” hükmünü içermektedir. Burada Devlete yüklenen sorumluluk kusursuz sorumluluktur. Maddede yer alan kusursuz sorumluluk, tapu siciline bağlı çıkarların ve ayni hakların yanlış tescili sonucu değişmesi ya da yitirilmesi ile bu haklardan yoksun kalınması temeline dayanır çünkü sicillerin doğru tutulmasını üstlenen ve taahhüt eden Devlet, gerçeğe aykırı ve dayanaksız kayıtlardan doğan zararları da ödemekle yükümlüdür. Dayanaksız ya da hukuksal duruma uymayan kayıtlar düzenlemek, taşınmazın niteliğinde yanlışlıklar yapmak da aynı kapsamdadır.
    Bundan başka, tapu işlemleri, kadastro tespiti işlemlerinden başlayarak, birbirini takip eden sıralı işlemler olup, tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan, kadastro kayıtlarından kaynaklanan hatalardan da TMK"nın 1007. maddesi anlamında Devlet sorumludur. Zira, kesinleşen kadastro işlemi sonrasında, bu işlem esas alınarak tapu sicili oluşturulmaktadır. Bu itibarla, tapu sicili kavramı geniş anlamda kadastro işlemlerini de kapsamaktadır.
    Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; tazminat isteğine dayanak çekişmeli 6558 parselin ilk geldi parseli olan 656 parselin 1955 yılında tespite itiraz davası sonucu hükmen 32050 m2 yüzölçümü ile....ve arkadaşları adına tescil edildiği, 2005 yılında yapılan kamulaştırma kararına istinaden taşınmazın iki parçaya ayrıldığı, 5649 parselin dava dışı 3. kişler ile davacılar adına 29.394,58 m2 yüzölçümü ile tescil edildiği, 5650 parselin ise kamulaştırıldığı, bu işlem sırasında 5649 parselin tapu kaydına genel alan hatası şerhi yazıldığı, 5649 parselin de .... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinn 2011/478 E. sayılı kararı gereğince ifraz edilerek 4 parçaya ayrıldığı, 6555 ve 6556 parsellerin yol olarak, 6558 parselin ise tarla olarak 21.484,26 m2 yüzölçümü ile kişiler adına tescil edildiğ, tescil bildiriminde "alan hatalıdır" şerhi yazıldığı, kişilerin bu şerhin kaldırılması için yaptıkları başvuru üzerine 3402 sayılı Kadastro Kanununun 41. madde uyarınca düzeltme işlemi yapılarak 13/8/2014 tarihinde taşınmazın yüzölçümünün 19.504,86 m2 olarak düzeltildiği, eldeki tazminat davasının ise tapu malikleri tarafından taşınmazın yüzölçümünde meydana gelen 1979,40 m2"lik azalma nedeniyle 26/12/2013 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
    Davacılara ait parselin yüzölçümünün kadastro sırasında fazla miktarlı olarak tespit edilip, bu haliyle tapuya tescil edilmesi ve sonrasında bu hatalı işlemin düzetilmesi ile davacıların tapulu parselinin yüzölçümünün azaldığı anlaşılmaktadır. Şu hale göre, davacıların zararının oluştuğu ve bu zararın tazminini TMK"nın 1007. maddesi uyarınca Devletten isteyebileceklerinin kabulü gerekir. Zira, az yukarıda da belirtildiği gibi tapu sicili kavramı geniş anlamda kadastro işlemlerini de kapsamaktadır. (HGK"nın 18.11.2009 gün ve 2009/4-383 - 2009/517 ve 16.06.2010 gün ve 2010/4-349 - 2010/318 sayılı kararları da bu yöndedir) Ayrıca zarar, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 41. maddesi gereğince yapılan düzeltme işleminin kesinleşmesi ile doğacak ise de, davacıların bavurusu üzerine düzeltme işlemi yapıldığı ve eldeki davanın açılmasından sonra düzeltme işleminin kesinleştiği anlaşıldığından değerlendirme tarihinin dava tarihi olarak alınması ve taşınmazın niteliği arazi ise, net gelir metodu yöntemi ile, arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle taşınmazın eksilen yüzölçümünün gerçek değeri belirlenerek karar verilmesi gerekir.
    Dava konusu taşınmazın 1/1000 ölçekli imar planında olduğu anlaşıldığından arsa olarak kabulünde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Mahkemece tapusu iptal edilen taşınmazın arsa olarak belirlenmesi halinde, emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak, taşınmazdan DOP payının düşülmesinin gerekip gerekmediği belirtilmek, üzerinde bina var ise Bayındırlık Bakanlığı resmi birim fiyatları esas alınarak yıpranma payı düşülmek suretiyle gerçek zararın belirlenmesi gerektiğinden, taraflara dava konusu taşınmaz ile aynı bölgeden bulunamaması halinde yakın bölgelerden ve değerlendirme tarihinden önce ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer nitelikli ve yüzölçümlü satışları bildirmeleri için olanak tanınması, gerekli görülürse re"sen emsal getirtme yoluna gidilmesi ve bu emsallere göre değer biçilmesi için konunun uzmanı bilirkişilerden oluşturulacak bilirkişi kurulu vasıtasıyla keşif yapılarak, denetlemeye olanak veren bilimsel verileri içeren rapor alınması, emsal alınan taşınmazlara ilişkin resmi satış akit tablolarının tapu müdürlüğünden getirtilmesi, emsal taşınmazlar ile çekişmeli taşınmaza ait Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan m² değerleri, ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Vergi Dairesinden istenip, dava konusu taşınmazın, emsal taşınmazlara göre üstünlük oranı yönünden bilirkişi kurulu raporununda denetlenmesi, dava konusu taşınmazın ve emsal alınan taşınmaz/taşınmazların değerlendirme tarihi itibariyle imar düzenlemesi sonucu oluşmuş imar parselleri olup olmadıkları, imar parseli iseler düzenleme ortaklık payının düşülüp düşülmediğinin, düşülmüş ise oranının belediye başkanlığı imar ve tapu müdürlüklerinden sorulup, emsalin İmar Kanunu uyarınca imar parseli,
    dava konusu taşınmazın ise imar uygulaması yapılmamış arsa parseli olduğunun belirlenmesi halinde çekişmeli taşınmazın emsalle karşılaştırma sonucu bulunan değerinden düzenleme ortaklık payına karşılık gelecek oranda indirim yapılması gerektiğinin gözetilerek tapu sahiplerinin oluşan gerçek zararlarının saptanması gerekmektedir.
    Ne var ki mahkemece emsal kıyaslama yöntemi ile değil, ....2. Asliye Hukuk Mahkemesinde belirlenen m2 kamulaştırma bedelinin TEFE oranlarıyla dava tarihine endekslenmesi suretiyle ve davacıları dava konusu 6558 sayılı parseldeki hisseleri yerine, ifrazdan önceki 5649 sayılı parseldeki hisse oranlarına göre oluşan zararlarının belirlendiği bilirkişi raporu hükme esas alınmıştır. Ayrıca mahkemece, dava konusu taşınmazın ilk oluşumundan itibaren tüm tedavül kayıtları, ifrazlar sonucu oluşan parsellerin tapu kütük sayfaları ayrı ayrı getirtilmemiş, davacıların tapu kaydındaki hisseleri dışında, "alan hatası" şerhine rağmen bir kısım hisseleri de sonradan satın alıp almadıkları, almış iseler şerhe rağmen satın alınan hisseler yönünden davacıların zararının oluşup oluşmayacağı tartışılmamıştır.
    Bu durumda  davaya konu taşınmazın değerinin ve davacıların oluşan zararının yöntimine uygun şekilde tespit edildiği  söylenemez. 
    Hal böyle olunca çekişmeli  taşınmazın az yukarıda açıklandığı şekilde emsal incelemesi ve kıyaslaması yöntemiyle, dava tarihindeki gerçek değeri tespit edilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. 
    Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik araştırma, inceleme ve yetersiz bilirkişi raporlarına dayanılarak  hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 26/09/2019 günü oy birliğiyle karar verildi.






    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi