Abaküs Yazılım
7. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/18165
Karar No: 2015/1948
Karar Tarihi: 19.02.2015

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2014/18165 Esas 2015/1948 Karar Sayılı İlamı

7. Hukuk Dairesi         2014/18165 E.  ,  2015/1948 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi : Düzce İş Mahkemesi
    Tarihi : 19/06/2014
    Numarası : 2013/557-2014/638

    YARGITAY İLAMI

    Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
    Davacı vekili, davacının iş sözleşmesinin geçerli neden olmaksızın sendikal nedenlerle feshedildiğini belirterek feshin geçersizliğinin tespitine, davacının işe iadesine, 21. maddede belirtilen tazminatın ise işçinin başvurusu, işe başlatılma veya başlatılmama şartına bağlı olmaksızın 1 yıllık ücreti tutarında belirlenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı vekili, davacının iş sözleşmesinin A.. B.. isimli işçinin "Davacı ve İ.. A.. isimli işçilerin çalışma saatleri içerisinde sözlü ve fiili saldırıda bulunarak çalışmasını engelledikleri , yemek ve diğer molalarda sözlü sıkıştırıp rahatsız ettiklerini" belirten işverenliğe verdiği dilekçede ya tazminatının verilerek iş akdinin feshedilmesi veya diğer işçilerin iş akitlerinin feshini istediğini, işverenin başka bir işçisine sataşma tehdit ve hakarette bulunan davacının iş akdinin haklı nedenle feshedildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece, davada tanık olarak ifadesine başvurulan ve iddia edilen saldırıların muhatabı olan A.. B.."ın şirket müdürlüğüne hitaben yazdığı dilekçede davacının ve İskender Aktepe"nin çalışma saatleri içinde sözlü ve fiili saldırılarda bulunarak çalışmasını engellediklerini, yemek molalarında ve diğer molalarda sürekli kendilerini sözlü olarak sıkıştırıp rahatsız ettiklerini, bu kişilerin fiilleri sebebiyle çalışamadığını, İskender Aktepe ve davacının tutum ve davranışları sebebiyle ya tazminatının ödenerek işten çıkarılmasını ya da ilgili kişilerin işlerine son verilmesini talep ettiği; tanık sıfatıyla verdiği ifadesinde ise işyerindeki sendika meselelerinin ortaya çıkmasından daha sonra davacının ve İskender Aktepe"nin kendisine ve başka arkadaşlarına sendika üyesi olmalarını isteklerini söylediğini, kabul etmemelerinin ardından yemek aralarında ve molalarda yanlarına gelip hepsine hitaben "siz yalakasınız, size fileli etek giydireceğiz, kadın kılığına sokacağız" şeklinde sözler söylediklerini, bunu herkese demelerine rağmen kendisinin gururuna yediremeyip bunu problem yaptığını, artık dayanamayacak noktaya gelince personel sorumlusu Ayhan hanıma gidip işten çıkmak istediğini kıdem tazminatını almak istediğini söylediğini, işten çıkma isteme sebebini sorunca İskender ile Yusuf"un yaptıklarını anlattığını, üst yönetime ne yapması gerektiğini sorduktan sonra yazılı beyan vermesi gerektiğinin söylendiğini, bunun üzerine duruşma sırasında kendisine gösterilen kendi imzasını havi dilekçe içeriğini kendisinin yazıp imzaladığını, Ayhan hanıma verdiğini, dilekçe içeriğinde belirttiği fiili saldırının yukarıda bahsettiği sözler olduğunu, bu dilekçeden ne kadar sonra davacının ve İ.. A.."nin işten çıkarıldığını bilmediğini, işten çıkarılma sebeplerinin kendi dilekçesi olmadığını tahmin ettiğini, firmada ekonomik sıkıntılar olduğu için zaten işçi çıkarılması işlemi yapıldığını beyan ettiği; mahkemece D.. B.."ın ifadesinin verdiği şikayet dilekçesi ile çeliştiği zira şikayet dilekçesinde davacının ve İ.. A.."nin kendisine yönelik hususi bir sıkıştırması varmış intibaını uyandırır mahiyette ifadeler içermesine rağmen duruşmada verdiği ifadesinde davacının herkese hitaben bu şekilde konuştuğunu beyan ettiği; gene şikayet dilekçesinde fiili saldırıda bulunduğunu iddia ettiği halde duruşmadaki beyanında fiili saldırıdan kastının bahsettiği sözler olduğunu beyan ettiği; bu çelişkili ifade karşısında anılan tanığın ifadesine itibar edilmemesi gerektiği kanaatine varıldığı; gene davacının savunması dahi alınmadan tanık A.. B.. tarafından verilen dilekçeye istinaden direk işten çıkarıldığı göz önüne alındığında yapılan feshin haklı ya da geçerli bir nedene dayanmadığı; her ne kadar davacı tarafça feshin sendikal nedenlerle yapıldığı iddia edilmişse de bu iddianın ispatına yarar mahiyette somut bir delil ibraz edilmediği gerekçesiyle feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesi ile 4 aylık işe başlatmama tazminatına karar verilmiştir.
    Feshin haklı/geçerli nedene veya sendikal nedene dayanıp dayanmadığı taraflar arasında ihtilaflıdır.
    Fesih tarihinde yürürlükte olan 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu"nun “sendika özgürlüğünün güvencesi" başlıklı 25.maddesinin ikinci fıkrasına göre; işveren, ücret, ikramiye, prim ve paraya ilişkin sosyal yardım konularında toplu iş sözleşmesi hükümleri saklı kalmak kaydıyla bir sendikaya üye olan işçilerle sendika üyesi olmayan işçiler veya ayrı sendikalara üye olan işçiler arasında çalıştırma şartları veya çalıştırmaya son verilmesi bakımından herhangi bir ayrım yapamaz; üçüncü fıkrasına göre; işçiler, sendikaya üye olmaları veya olmamaları, iş saatleri dışında veya işverenin izni ile iş saatleri içinde işçi kuruluşlarının faaliyetlerine katılmaları veya sendikal faaliyette bulunmalarından dolayı işten çıkarılamaz veya farkli işleme tabi tutulamaz; dördüncü fıkrasına göre; işverenin fesih dışında yukarıdaki fıkralara aykırı hareket etmesi halinde işçinin bir yıllık ücret tutarından az olmamak üzere sendikal tazminata hükmedilir. Aynı maddenin beşinci fıkrasına göre ise; sendikal bir nedenle iş sözleşmesinin feshi halinde işçi, 4857 sayılı Kanunun 18,20 ve 21"inci madde hükümlerine göre dava açma hakkına sahiptir. Iş sözleşmesinin sendikal nedenle feshedildiğinin tespit edilmesi halinde, 4857 sayılı Kanunun 21"inci maddesine göre işçinin başvurusu, işverenin işe başlatması veya başlatmaması şartına bağlı olmaksızın sendikal tazminata karar verilir
    İş sözleşmesinin sendikal nedenle feshedildiği iddiası ile açılan davalarda, salt işçinin sendika üyesi olması feshin de sendikal nedenle yapıldığını göstemez.
    4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. maddesi işverene, işçinin davranışlarından ve yeterliliğinden kaynaklanan nedenlerle iş sözleşmesini feshetme yetkisi vermiştir. İşçinin davranışlarından kaynaklanan fesihte takip edilen amaç, işçinin daha önce işlediği iş sözleşmesine aykırı davranışları cezalandırmak veya yaptırıma bağlamak değil; onun sözleşmesel yükümlülükleri ihlale devam etmesi, tekrarlaması rizikosundan kaçınmaktır. İşçinin davranışları nedeniyle iş sözleşmesinin feshedilebilmesi için, işçinin iş sözleşmesine aykırı, sözleşmeyi ihlal eden bir davranışının varlığı gerekir. İşçinin kusurlu davranışı ile sözleşmeye aykırı davranmış ve bunun sonucunda iş ilişkisi olumsuz bir şekilde etkilenmişse işçinin davranışından kaynaklanan geçerli bir fesih söz konusu olur. Buna karşılık, işçinin kusur ve ihmaline dayanmayan sözleşmeye aykırı davranışlarından dolayı işçiye bir sorumluluk yüklenemeyeceğinden işçinin davranışlarından kaynaklanan geçerli fesih nedeninden de bahsedilemez.
    İşçinin davranışlarından ve yeterliliğinden kaynaklanan nedenler, aynı yasanın 25. maddesinde belirtilen nedenler yanında, bu nitelikte olmamakla birlikte, işyerlerinde işin görülmesini önemli ölçüde olumsuz etkileyen nedenlerdir. İşçinin davranışlarından veya yetersizliğinden kaynaklanan nedenlerde, iş ilişkisinin sürdürülmesinin işveren açısından önemli ve makul ölçüler içinde beklenemeyeceği durumlarda, feshin geçerli nedenlere dayandığını kabul etmek gerekecektir.
    İşçinin davranışlarından kaynaklanan fesih sebebi, işçinin kusurlu bir davranışını şart koşar.
    İş Kanunu’nun 25’inci maddesinin II’nci bendinin (d) fıkrasına göre, işçinin işverene veya ailesine karşı şeref ve namusuna dokunacak sözler söylemesi veya davranışlarda bulunması ya da işveren hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ihbar ve isnatlarda bulunması veya işçinin işverene veya aile üyelerinden birine sataşması haklı fesih nedeni olarak sayılmıştır. Böyle durumlarda işçi, anayasanın 25 ve 26’ncı maddesi ile güvence altına alınmış düşünceyi açıklama özgürlüğüne dayanamaz. Buna karşılık işçinin bu ağırlıkta olmayan işveren aleyhine sarfettiği sözler çalışma düzenini bozacak nitelikte ise geçerli fesih nedeni sayılmalıdır. Sadece işverene karşı değil, işveren temsilcisine karşı yöneltilen ve haklı feshi gerektirecek ağırlıkta olmayan aleyhe sözler geçerli fesih nedeni sayılmalıdır. Bunun gibi, işçinin, işveren veya aile üyelerinden olmamakla birlikte, işverenin yakını olan veya işverenin yakın ilişkide bulunduğu veya başka bir işte ortağı olan kişilere hakaret ve sövgüde bulunması, bu kişilere asılsız bildirim ve isnatlar yapması özellikle işverenin şahsının önemli olduğu küçük işletmeler bakımından bu durum iş sözleşmesinin feshi için geçerli neden oluşturacaktır. İşçinin, işverenin başka bir işçisine sataşması 25/II, d hükmü uyarınca haklı fesih nedeni sayılmıştır. Sataşma niteliğinde olmadığı sürece, diğer işçilerle devamlı ve gereksiz tartışmaya girişmek, iş arkadaşları ile ciddi geçimsizlik göstermek geçerli fesih nedenidir.
    Somut olayda, davacı işçi sendika üyesi olup sendikal faaliyette bulunmaktadır. Davacının sendikal faaliyet sırasında irtibata geçtiği diğer çalışanlara karşı hakarete varabilecek şekilde sözler söylediği tanık beyanlarından anlaşılmıştır. Sendika özgürlüğü kavram geniş bir kavram olup, işçinin sendika kurma özgürlüğünü kapsadığı gibi, sendikaya üye olma, üye olmama, üyelikten çekilme ve yasal sınırlar içinde sendikal faaliyetlere katılma özgürlüğünü de içerir. Bu hak ve özgürlüklükler Anayasa ve yasalardan kaynaklanır. Şüphesiz hiçbir hak ve özgürlük başkalarını rahatsız edecek ve onların hak ve özgürlüklerine zarar verecek şekilde kullanılamaz ve hakkın kötüye kullanılmasını kanun korumaz. Davacının sendikal faaliyet sırasında üye olmayan işçilerin, üye olmalarını sağlamak yönündeki baskıcı tutum ve davranışlarının işyerinde olumsuzluklara neden olup iş barışı ve düzenini bozucu nitelikte olduğu ve işverence iş ilişkisinin devamının beklenemeyeceği anlaşıldığından iş akdinin feshinin geçerli nedene dayandığı anlaşılmakla mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken davacının işe iadesine karar verilmesi hatalı olup bozma nedenidir. Davacı temyizi yerinde olmayıp davalı temyizi yerindedir.
    Yukarıda açıklanan sebeplerle 4857 sayılı Kanun"un 20/3 maddesi gereğince mahkemece verilen kararın bozularak ortadan kaldırılması ve Dairemizce aşağıda yazılı hükmün kurulması gerekmiştir.
    HÜKÜM:Yukarıda belirtilen sebeplerle;
    1-Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
    2-Davanın REDDİNE,
    3-Alınması gereken 27,70 TL başvuru harcından tahsil edilen 24,30 TL"nin mahsubu ile eksik alınan 3,40 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazine"ye gelir kaydına,
    4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
    5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT"ne göre 1.500,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
    6-Davalı tarafça yapılan 121,65 TL masrafın davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
    7-Artan gider ve delil avansının ilgilisine iadesine,
    8-Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının davacıya yükletilmesine, 19.02.2015 gününde oybirliği ile KESİN olarak karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi