16. Hukuk Dairesi 2016/6593 E. , 2019/1583 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
KANUN YOLU : TEMYİZ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Yargıtay bozma ilamında özetle; "çekişmeli taşınmazın tespit harici yer iken idari yoldan Hazine adına tapu kaydı oluşturulduğu, tapu iptal ve tescil davalarının kayıt maliki aleyhine açılması gerektiği, bu sebeple davalı ... aleyhine karşı açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği, yapılan araştırma ve incelemenin de hüküm için yetersiz olduğu belirtilerek; dava konusu taşınmazın neden tescil harici bırakıldığına ilişkin çelişkinin giderilmesi, taşınmazın ilk defa hangi tarihte hangi belediyenin imar planı kapsamına alındığının net bir biçimde saptanması, davacının annesi adına aynı çalışma alanında belgesiz zilyetlik yoluyla tespit ve tescil edilen taşınmaz miktarının araştırılması, hava fotoğrafı ve memleket haritası getirildikten sonra mahallinde 3 kişilik jeodezi ve fotoğrametri mühendisleri ile 3 kişilik ziraat mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla keşif yapılmasından sonra tüm delililer birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gereğine" değinilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, davanın kabulüne ve 1062 ada 1 nolu parselin tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazın davalı Hazine"ye ait tapu kaydının kapsamında kaldığı, ancak Hazine tapusunun oluştuğu tarihe kadar davacı lehine 3402 sayılı Yasa’nın 14 ve 46/1. maddelerindeki koşulların gerçekleştiği gerekçesiyle davacının davasının kabulüne karar verilmiş olup, davalı Hazine vekili, 3402 sayılı Kadastro Kanun"un 17/2. maddesine göre, taşınmazın imar planı içerisine alındığı tarihe kadar ki imar-ihyaya dayanan zilyetliğe değer verilebileceğini, dosyadaki bilirkişi raporuna göre imar-ihyanın 1980 yılında başladığını ve belediyenin cevabına göre dava konusu taşınmazın 26.02.1986 tarihinde imar planı kapsamına alındığını, dolayısıyla 1980 yılı ile 1986 yılları arasında davacının zilyetlik süresini doldurmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Ne var ki, mahkemece esasa ilişkin yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm için yeterli olmadığı gibi, bozma ilamına uyulduğu halde bozma gerekleri de tam olarak yerine getirilmemiştir. Mahkemece Yargıtay bozma ilamına uyulduğuna göre, bozma ilamında işaret edilen hususların eksiksiz olarak yerine getirilmesi gerekir. Hükmüne uyulan bozma ilamında, imar-ihyanın başlangıç ve tamamlanma tarihlerinin açıkca ortaya konulması, bina inşaa etmenin imar-ihya kapsamında değerlendirilemeyeceğinin göz önüne alınması, üç kişilik ziraatçı bilirkişi kurulundan rapor alınması, çekişmeli taşınmazın imar planının kesinleşme tarihine kadar olan süreç içerisinde kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğiyle edinim şartları yönünden, imar planının onay tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ait hava fotoğraflarının getirtilerek üç kişilik jeodezi ve fotogrametri bilirkişi kurulundan rapor alınması belirtildiği halde, imar planının onaylandığı tarihten 15-20-25 yıl öncesine ait hava fotoğrafları getirtilmemiş, sadece 1948 ve 1985 tarihli hava fotografları üzerinde inceleme yaptırılmıştır. Bozma ilamında belirtildiği şekilde üç kişilik jeodezi ve fotogrametri uzmanı ve üç kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan rapor alınmış ise de, hükme esas alınan bu raporda çekişmeli taşınmazın imar-ihyasının ne zaman başlayıp ne zaman tamamlanmadığı net bir şekilde ortaya konulmamıştır. Bu şekilde eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulamaz.
Hal böyle olunca, doğru sonuca varılabilmesi için; öncelikle imar planının onay tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ait, farklı dönemlerde çekilmiş en az üç adet stereoskopik hava fotoğrafı ile en eski uydu fotoğrafları getirtilerek dosya ikmal edildikten sonra, mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek 3 kişilik yerel bilirkişi kurulu, taraf tanıkları, fen bilirkişisi 3 kişilik jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişi ve 3 kişilik ziraat mühendisleri kurulu huzuruyla yeniden keşif yapılmalı ve yapılacak bu keşifte yerel bilirkişi ve tanıklardan, çekişmeli taşınmazın geçmişte ne durumda bulunduğu, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, kim tarafından, ne zamandan beri ve ne suretle kullanıldığı, imar-ihyaya konu edilip edilmediği imar-ihyaya konu edilmiş ise ihyanın hangi tarihte tamamlandığı etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı; yerel bilirkişiler ve tanıkların sözleri arasında doğabilecek çelişkiler yüzleştirme yapılarak yöntemince giderilmeye çalışılmalı; ziraatçı bilirkişi kurulundan çekişmeli taşınmazın güncel niteliği ile taşınmazın ne zaman imar ve ihya edilmiş sayılabileceği, sonrasında taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyetliğin şekli ve süresi hususlarında bilimsel verilere dayalı ayrıntılı rapor alınmalı; jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişilerden, üç ayrı dönemde bindirmeli olarak çekilmiş hava fotoğrafları ve uydu fotoğrafları üzerinde stereskopik aletlerle inceleme yapılarak, çekişmeli taşınmazın imar-ihya öncesindeki niteliğinin ne olduğu, imar-ihyaya hangi tarihte başlandığı ve ne zaman tamamlandığı, imar-ihyanın bitirilişinden itibaren zilyetliğin hangi dönemde sürdürüldüğünü bildirir ayrıntılı rapor alınmalı; fen bilirkişisinden, keşif ve uygulamayı denetlemeye olanak verir, yerel bilirkişi ve tanıklarca gösterilen sınırların işaretlendiği, kadastro paftası ile bölgeye ait imar planını çakıştırmalı şekilde gösteren ayrıntılı rapor alınmalı ve bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte tartışılıp, çekişme konusu taşınmazın bulunduğu bölgenin imar planı içerisine alındığı tarih itibariyle davacı yararına zilyetlikle iktisap şartlarının oluşup oluşmadığı değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar göz ardı edilerek eksik inceleme ile karar verilmiş olması isabetsiz olup, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan, kabulü ile hükmün BOZULMASINA, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
08.03.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.