10. Hukuk Dairesi 2020/425 E. , 2020/4210 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, 22.06.2010 tarihli iş kazası nedeniyle %14 oranında sürekli iş göremez duruma giren sigortalıya bağlanan peşin değerli gelirler nedeniyle oluşan Kurum zararının davalılardan 5510 sayılı Kanunun 21 ve 23. maddeleri gereğince rücuan tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum ile davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davanın yasal dayanaklarından olan 5510 sayılı Kanun"un 12/son maddesinde alt işveren, bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin bir işte veya bir işin bölüm veya eklentilerinde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği sigortalıları çalıştıran üçüncü kişi olarak tanımlanarak sigortalılar, üçüncü bir kişinin aracılığı ile işe girmiş ve bunlarla sözleşme yapmış olsalar dahi asıl işverenin, bu Kanunun işverene yüklediği yükümlülüklerden dolayı alt işveren ile birlikte sorumlu olduğu açıklanmıştır.
Diğer taraftan, söz konusu Kanun"un 21. maddesinin 1. fıkrasında, iş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir davranışı sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamının, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirileceği, 4. fıkrasında, iş kazası, meslek hastalığı ve hastalık, üçüncü bir kişinin kusuru nedeniyle gerçekleşmişse, sigortalıya ve hak sahiplerine yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısının, zarara sebep olan üçüncü kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara rücû edileceği bildirilmiş, 23. maddesinde, sigortalı çalıştırmaya başlandığının süresi içinde sigortalı işe giriş bildirgesi ile Kuruma bildirilmemesi durumunda, bildirgenin sonradan verildiği veya sigortalı çalıştırıldığının Kurumca saptandığı tarihten önce gerçekleşen iş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve analık halleri sonucu ilgililerin gelir ve ödeneklerinin Kurumca ödeneceği, belirtilen bu hallerde, Kurumca yapılan ve ileride yapılması gerekli bulunan her türlü giderlerin tutarı ile gelir bağlanırsa bu gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri miktarının, 21. maddenin 1. fıkrasında yazılı sorumluluk halleri aranmaksızın, işverene ayrıca ödettirileceği hüküm altına alınmıştır.
İşveren veya üçüncü kişiye karşı açılan davalarda 21. maddeye göre rücu alacağından sorumluluk belirlenirken kural olarak, işveren yönünden 1. fıkraya göre gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri ile yargılamada yöntemince hesaplanacak gerçek (maddi) zarar karşılaştırması yapılıp düşük (az) olan tutar esas alınmalı, üçüncü kişi bakımından 4. fıkra gereğince gerçek zarar gözetilmeksizin gelirin ilk peşin sermaye değerinin yarısı benimsenmeli ve bunlara kusur oranları uygulanmalı ise de işveren ve üçüncü kişinin birlikte taraf olarak yer aldığı, başka anlatımla aynı anda 1. ve 4. fıkralara dayalı uyuşmazlıklarda, fıkralarda yer alan hükümlerin nasıl anlaşılması ve giderek ne şekilde uygulama yapılması gerektiği önem arz etmektedir.
Sigortalının iş kazası veya meslek hastalığına uğramasına birden çok kişinin birlikte kusurlarıyla neden olmaları durumunda, 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 50. ve 51. maddeleri (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 61. ve 62. maddeleri) gereğince teselsül hükümleri kapsamında bu kişilerin birlikte sorumlulukları vardır ve 818 sayılı Kanun"un 146. maddesine (6098 sayılı Kanun"un 62. maddesine) göre, kendi payından fazlasını ödeyenin diğer müteselsil borçlulara karşı rücu hakkı saklı kalmak kaydıyla, her bir borçlu yönünden kusurlarına karşılık gelen miktar ayrılmaksızın teselsül kurallarına göre sorumluluklarına karar verilmelidir. İş kazası veya meslek hastalığına birlikte sebebiyet veren sorumluların işveren ve üçüncü kişi olması durumunda ise, işverenin müteselsilen sorumlu olacağı tutar, 1. fıkra gereğince kendi kusur payı gözetilerek sorumlu tutulacağı miktarın (gelirin ilk peşin sermaye değeri X işverenin kusur oranı), üçüncü kişinin 4. fıkraya göre sorumlu olacağı tutar (gelirin ilk peşin sermaye değerinin yarısı X üçüncü kişinin kusur oranı) ile toplamı kadar olmalı, Kanun koyucunun getirdiği “gelirin ilk peşin sermaye değerinin yarısı” sınırlaması karşısında üçüncü kişinin müteselsilen sorumlu tutulacağı miktarın ise, gelirin ilk peşin sermaye değerinin yarısı ile işveren de dahil olmak üzere tüm davalıların kusurları toplamının çarpımı sonucu elde edilecek tutar kadar olması gerekmektedir. Bu yaklaşım ve uygulama, işvereni, iç ilişkide üçüncü kişiye rücu edemeyeceği miktarı Kuruma ödemek zorunda bırakmadığından da hakkaniyete uygundur.
Yukarıdaki yasal düzenleme ve açıklamalar ışığında yapılan değerlendirmede tüm dosya içeriğine göre, Mahkemece, davalı .... Genel Müdürlüğü"nün teselsül sorumluluğu gereği sorumlu olacağı tutar; gelirin ilk peşin sermaye değerinin yarısının %80 kusur karşılığı olarak belirlenmeli, diğer davalı ... ile taşeronu Bosa Boya Yalıtım Kimya İnş. Mak. San. ve Tic. Ltd. Şti."nin teselsül sorumluluğu gereği sorumlu olacağı tutar ise 5510 sayılı Kanunun 23. maddesi kapsamında ve ilk peşin sermaye değerinin %90 kusur karşılığı olacak şekilde belirlenmeli ve talep gözetilerek hüküm kurulmalıdır.
Mahkemece davacı talebinin kurum zararının %50"si olan 13.216,88 TL olduğu ve taleple bağlı kalınarak karar verilmesi gerektiği hususları karşısında; davalı .... Genel Müdürlüğü"nün teselsül sorumluluğu gereği sorumlu olacağı tutar olan 3.070,84 TL üzerinden kabul kararı verilmesi gerekirken, davacı talebi %100 imiş gibi 6.141,69 TL üzerinden kabul kararı verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Ne var ki, bu konuların düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ:Hükmün fıkrasının 2. parağrafının tamamen silinerek, yerine, "7.677,11 TL İlk Peşin Sermaye Değerli gelirin (Davalı ... Genel Müdürlüğü yönünden 3.070,84 TL ile sınırlı olmak üzere) 10/05/2012 tarihinden," ibaresinin eklenmesine ve hükmün bu şekliyle DÜZELTEREK ONANMASINA, temyiz harcının istek halinde davalı .... Genel Müdürlüğü"ne iadesine, 01.07.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.