17. Hukuk Dairesi 2016/14585 E. , 2019/6022 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda kararda yazılı nedenlerden dolayı, davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkillerinin kızı ... "ın, 19/08/2012 tarihinde yolcu olarak bulunduğu ... sevk ve idaresinde olan ... plakalı araç ile direksiyon hakimiyetini kaybederek takla atması sonucu meydana gelen ölümlü yaralamalı trafik kazasında vefat ettiğini, kaza yapan ... plakalı aracın Axa Sigorta A.Ş. ile sigortalı olduğunu beyanla, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, destek tazminatının uzman bilirkişi tarafından hesaplanması gerektiğini, sorumluluklarının poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, müvekkili şirkete daha önce başvuru yapılmadığından faizin dava tarihinden başlatılmasını savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın kabulü ile davacı ... için 42.744,05 TL, davacı ... için 33.804,02 TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeniyle ölenin anne ve babasının maddi tazminat istemine ilişkindir.
Bir insanın ölümü hukukî anlamda bir zarar olmamakla beraber, bu yüzden yine de bazı zararlar meydana gelmiş olabilir. İşte 6098 sayılı TBK 53/3. maddesinin öngörmüş
olduğu hal, ölüm sonucu vukua gelen bir kısım zararların tazminini hükme bağlamaktadır. Bu hükme göre, ölenin yardımından faydalananlar, bu yüzden yoksun kaldıkları faydayı, tazminat olarak sorumludan isteyebilirler. Buna “destekten yoksun kalma tazminatı” denir. Yasa metninden de anlaşılacağı gibi destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Yani haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse BK"nın 53/3. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir.
Destekten yoksun kalma zararının hesabında, destekten yoksun kalanlara müteveffanın sağlığında sağlamış olduğu yardımın miktarı belirlenmelidir. Ölenin parasal veya bedensel destekliğinin derecesi ile bundan yoksun kalanların tazminat isteklerinin ölçüsü ya da hesaplama yöntemi konusunda öğretide görüş birliği yoktur. Gerçek yardım miktarının yeterli delillerle ispat edilemediği durumlarda yargıç, takdir hakkını kullanarak yardım miktarını belirleyebilecektir. Bu belirlemede destek ile destek olunan kimse arasındaki yakınlığın derecesi, aralarındaki manevi bağ, davacıların yaşları, dahil oldukları sosyal ve ekonomik çevre, yaşam standartları, cinsiyetleri gibi bakım ilişkisine ve miktarına etkili olabilecek unsurlar da göz önünde bulundurulacaktır. Hayatın olağan akışı içinde, destek sayılan kimsenin baktığı kimselere gelirini belli paylara bölerek baktığı pek söylenemese de tazminat hesabında bir paylaştırma yapmak zorunlu hale gelmektedir.
Buna göre öncelikle gelirin tamamının, yardım görenlere tahsis olunmuş varsayılamayacağı, ölenin gelirinden bir bölümünü kendisine ayıracağı, bu tahsisten vazgeçilemeyeceği ve bu suretle yardımın (payların) geliri yutmaması ilkesi dikkate alınmalıdır. Ayrıca ölenin kendi geçim masraflarından artan miktarın tamamının (hiçbir tasarruf düşüncesine yer bırakmadan) destek görenlere dağıtılması da kabul olunamaz. Öte yandan, destek görecek
kimselere ayrılacak miktar da, bunların ihtiyaçlarının toplamı kadar olmalıdır.
Dairemizce kabul görmüş pay esasına göre; çocuksuz durumda destek, desteğin gelirini eşi ile ortak paylaşacağı varsayımına dayalı olarak, gelirden desteğin %50 ve eşin %50 pay alacağı kabul edilmektedir. Çocukların eş ile birlikte destek payı alacağı durumda ise destek gelirden eşi ile birlikte 2’şer pay alırken çocuklara birer pay verileceği, yine eş, çocuklar ile ana babanın pay alacağı durumlarda desteğe 2 pay, eşe 2 pay, çocukların her birine 1’er pay, ana ve babaya 1’er pay ayrılarak böylece gelirin tamamının dağıtılacağı esasına dayalıdır. Çocukların sayısı arttıkça hem desteğe ayrılan pay, hem de eş ve çocuklar ile ana ve babaya ayrılacak paylar düşecektir.
Somut olayda, davacıların ve murisin nüfus kayıt örneği dosya içerisine alınmamış olup, UYAP ortamından sağlanan davacılara ait nüfus kayıtlarından 22 yaşında vefat eden davacıların kızları ... "ın 02/03/2010 tarihinde evlendiği ayrıca; trafik kazasını da eşi ... "ın yaptığı dosyadan anlaşılmaktadır.
Mahkemece hükme esas alınan aktüer raporunda ise kaza sırasında evli olduğu anlaşılan Sevda"nın eşi ve varsa çocukları pay dağılımında dikkate alınmaksızın hesaplama yapılmış olup, eksik incelemeye dayalı bilirkişi raporunun hükme esas alınması doğru değildir. Bu durumda Mahkemece murisin nüfus kayıt örneği de dosyaya kazandırılarak, bu konuda aynı bilirkişiden yukarıda açıklanan Daire uygulamasına göre ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi doğru görülmemiştir.
2-Kabule göre de; davacıların kaza sonucu desteklerini kaybetmeleri nedeniyle uğradığı zarar geleceğe ilişkin olduğundan, muris ve davacıların muhtemel yaşam süresinin usul ve uygulamaya uygun olarak belirlenmesi önem kazanmaktadır. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının muhtemel bakiye yaşam süresinin TRH 2010 Yaşam Tablosu"na göre tespiti suretiyle hesaplama yapıldığı görülmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun ... esas,1990/199 sayılı kararı ve Dairemizin yerleşik içtihatları gereği, Population Masculine Et–Feminine (PMF 1931) Tablosu esas alınarak davacının muhtemel yaşam süresinin
belirlenmesi gerekirken, anılan biçimdeki tespite göre hesap yapan bilirkişi raporu hükme esas almaya elverişli bir rapor değildir.
Bu durumda mahkemece; davacının muhtemel bakiye yaşam süresinin PMF 1931 Yaşam Tablosu"na göre belirlenmesi ve davacının talep edebileceği tazminat miktarının bu doğrultuda hesaplanması için ek rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle, (2) nolu bentte açıklanan ve resen görülen nedenlerle hükmün davalı lehine BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 14.05.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.