Esas No: 2020/7031
Karar No: 2021/5669
Karar Tarihi: 25.11.2021
Danıştay 8. Daire 2020/7031 Esas 2021/5669 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2020/7031
Karar No : 2021/5669
Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı) : … Gıda Turizm San. Ltd. Şti.
Vekili : Av. …
Karşı Taraf (Davalılar) : 1- …Büyükşehir Belediye Başkanlığı
Vekili : Av. …
2- …Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü
Vekili : Av. …
İstemin Özeti : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının hukuka aykırı olduğu öne sürülerek, 2577 sayılı Kanunun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi : …
Düşüncesi : İstemin kabulü ile Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Dava, davacı şirkete ait lokanta faaliyet konulu işyerinin, 08.08.2016 gününde yağan yağışlar sonrası rögarlardan geri tepen suyun bodrum katını basarak zarar vermesi olayında oluşan ve sigorta şirketince karşılanmayan 24.578,89 TL maddi zarar ile 10.000 TL kazanç kaybı olmak üzere toplam 34,578 TL maddi, 5.000 TL manevi zararın tazmini istemiyle açılmıştır.
İdare Mahkemesince verilen ısrar kararının Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 22.02.2017 gün ve E:2015/2649, K:2017/725 sayılı kararı ile bozulması üzerine, 10.000 TL gelir kaybına dair maddi zararın ve 5.000 TL manevi zarar tazmini isteminin reddine dair kararlarının temyiz edilmeksizin kesinleştiği; kabul edilen 24.578,89 TL maddi tazminata ilişkin kısım için ise; bozma kararına uyularak; davacının müterafik kusurunun bulunup bulunmadığına ilişkin alınan bilirkişi raporunda; "idarelerin toplam %50 kusuru ile birlikte sel ile karşılaşma olasılığı olan yerlerde sigorta kurumu ile çalışılarak bu tür risklerin devrinin yapıldığı, davacı şirketin de meydana gelen olayda %50, davalı … Büyükşehir Belediye'nin %25 ve davalı ...'nin %25 oranında kusuru bulunduğu" görüş ve kanaatine yer verilmesi nedeniyle, dosyada mevcut bilgi ve belgelerle bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde, davacının meydana gelen su basması sonucu işletmekte olduğu lokantanın bodrum katının sular altında kaldığı, davacının işyerini sigortalatmış olması nedeniyle … Sigorta A.Ş. eksperleri marifetiyle ekspertiz raporunun hazırlandığı ve zararın 50.197,37 TL olduğunun tespit edildiği, davacı şirket tarafından eksik sigorta yaptırılmış olması nedeniyle zararın 25.618,48 TL'sinin sigorta dosyası üzerinden ödendiği, davacının zararının bu tutarı aşan kısmının tazmini talep edilmekteyse de dosyamız üzerinden yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda hazırlanan rapor ile meydana gelen zararda aşırı yağışa bağlı olarak rögarların suyu yeterince drene edemediği, oluşan yüzey sularının cadde boyunca akışa geçtiği ve sonrasında işyerinin bodrum katına dolduğu, davalı idarelerce önleyici tedbirlerin alınmadığı, davalı idarelerinin eşit olarak %25 oranlarla toplamda %50 kusurlu bulunduğu, davacı tarafından anılan işyerine ait binada su pompası bulunmadığı, tecrit duvarının yaptırılmadığı, sel baskını olasılığına karşı iş yerinin sigortalatıldığı da görüldüğünden kalan %50'lik zararın ise davacıya ait olduğu, davacının toplam 50.197,37 TL tutarındaki zararının %50 'sinden müterafık olarak kusurlu bulunarak sorumlu olduğu, davacının kendi kusuru dışında bir diğer deyişle davalı idarelerin kusuru sonucu oluşan 25.000 TL'lik zararını sigorta şirketinden 25,618,48 TL olarak tahsil ettiği, sigorta şirketinin davacı yerine geçerek haklarının halefi olarak ödemiş olduğu bu miktar tazminatı davalı idarelere karşı talep ve dava etme hakkı bulunduğu, davacının kendi kusuru nedeniyle sebep olduğu zararı ise davalı idarelerden talep edemeyeceği, aksi düşüncenin davacının uğramış olduğu zarardan(kendi kusuruna bağlı olmaksızın meydana gelen zarardan) daha fazla tazminat alması demek olacağı, sigorta hukukuna hakim olan zenginleşme yasağı ilkesine aykırılık teşkil edeceği, davacının meydana gelen zararın kusuru oranında diğer yarısına katlanmak zorunda olduğu değerlendirildiğinden davacının 24.578,89 TL tutarındaki tazminat talebinin reddi gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
2709 sayılı Anayasa'nın 125. maddesinde "İdare kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür." hükmü yer almıştır.
5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu'nun 7. maddesinin (r) bendinde; "su ve kanalizasyon hizmetlerini yürütmek, bunun için gerekli baraj ve diğer tesisleri kurmak, kurdurmak ve işletmek; derelerin ıslahını yapmak; kaynak suyu veya arıtma sonunda üretilen suları pazarlamak" Büyükşehir belediyesinin görev, yetki ve sorumlulukları arasında sayılmıştır.
2560 sayılı İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunun 2. maddesinin (b) bendinde de; "Kullanılmış sular ile yağış sularının toplanması, yerleşim yerlerinden uzaklaştırılması ve zararsız bir biçimde boşaltım yerine ulaştırılması veya bu sulardan yeniden yararlanılması için abonelerden başlanarak bu suların toplanacakları veya bırakılacakları noktaya kadar her türlü tesisin etüd ve projesini yapmak ve yaptırmak; gerektiğinde bu projelere göre tesisleri kurmak ya da kurdurmak; kurulu olanları devralıp işletmek ve bunların bakım ve onarımını yapmak, yaptırmak ve gerekli yenilemelere girişmek" İSKİ'nin görev ve yetkileri arasında sayılmış; 05/06/1986 günlü, 3305 sayılı Kanunla eklenen Ek-4. maddesinde; "Bu Kanun diğer Büyükşehir Belediyelerinde de uygulanır." hükmüne yer verilmiştir.
Öte yandan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 1459. maddesinde; sigortacının, sigortalının uğradığı zararı tazmin edeceği hükmü yer almış olup, "Halefiyet" başlıklı 1472. maddesinde; "(1) Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder. Sorumlulara karşı bir dava veya takip başlatılmışsa, sigortacı, mahkemenin veya diğer tarafın onayı gerekmeksizin, halefiyet kuralı uyarınca, sigortalısına yaptığı ödemeyi ispat ederek, dava veya takibi kaldığı yerden devam ettirebilir.
(2) Sigortalı, birinci fıkraya göre sigortacıya geçen haklarını ihlal edici şekilde davranırsa, sigortacıya karşı sorumlu olur. Sigortacı zararı kısmen tazmin etmişse, sigortalı kalan kısımdan dolayı sorumlulara karşı sahip olduğu başvurma hakkını korur." hükmüne yer verilmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden; 08.08.2006 günü yağan yağmur sonrasında toplanan ve logarlardan gidemeyen suların davacı şirketin Kartal İlçesi, … Caddesi, No:… adresinde bulunan ve bodrum + giriş katı ve 1. kattan oluşan … adıyla işletmekte olduğu lokantanın önündeki belediyeye ait parkta birikmeye başladığı ve buradan da lokantanın mutfak olarak kullanılan bodrum katına dolması sonrasında işyerinin sigortalı olması sebebiyle eksperce rapor hazırladığı, raporda; işyerindeki zararın 50.197 TL olduğu, eksik sigorta olması sebebiyle bu zararın 25.618,48 TL'sinin karşılanacağı belirtilince bu miktar karşılandıktan sonra bakiye zararın tazmini istemiyle işbu davanın açıldığı, Mahkemece E….,K…. sayılı karar ile " ilgili iş yerinde meydana gelen zararın, alt yapı çalışmaları tamamlanmamış bölgede rogarların yetersiz kalması nedeniyle yağan yağmur sonrasında yağmur sularının basması sonucu meydana geldiği ve hizmet kusuruna dayalı olarak oluşan zararın davalı idarelerce tazmini gerektiği sonucuna varılarak, sigorta ekspertiz raporunda tespit edilen toplam 50.197,37 TL maddi zararın sigorta şirketi tarafında ödenmeyen 24.578,89 TL'sinin davalı idarelerce davacı şirkete ödenmesine, davaya konu işyerinin 10 gün süre ile kapalı olması sebebiyle günlük 1.000,00 TL'den toplam 10.000,00TL istenilen maddi tazminatın ise, davacı şirketin zarar ettiğini ileri sürdüğü dönemde günlük 1.000,00 TL kazancı olduğuna ilişkin herhangi bir bilgi ve belge sunulmadığından, 10.000,00 TL maddi tazminat talebinin reddine, maddi zararların ayrıca davaya konu edilmiş bulunması ve manevi tazminatın zenginleşme aracı olmaması bakımından, talep edilen manevi tazminatın da reddine" karar verilmiştir.
Anılan kararın Dairemizin E.2010/5246, K.2013/1332 sayılı kararıyla "30.08.2006 günlü hasar ekspertiz raporunda hasar miktarının 25,618.48 TL olarak tespit edildiği görüldüğü halde, hasar miktarının nasıl tespit edildiğinin ve anılan miktarın mahkemece 50.197,37 TL. olarak niçin kabul edildiğinin ve sigorta şirketinin neden 25.618,48 TL'lik kısmını ödediğinin anlaşılamadığı, davalı idarelerin kusur oranlarının da tespit edilmediği" gerekçesiyle bozulduğu, devamında Mahkemece E. 2014/1218 sayılı dosya üzerinden bozma kararına uyulmayarak ısrar edilmiştir.
Israr kararı üzerine 5.000 TL manevi tazminat ve 10.000TL gelir kaybı yönüyle davanın reddine ilişkin kısmının temyiz edilmeyerek kesinleştiği, kabul edilen 24.578,89 TL maddi tazminata ilişkin kısmı yönünden temyiz edilerek Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'na gönderildiği, Mahkemenin 26/02/2015 tarih ve 2014/1218 Esas, 2015/319 sayılı kararının Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun 22/02/2017 gün ve 2015/2649 Esas, 2017/725 sayılı kararı ile "08/06/2006 günü yağan yağmur sonrasında oluşan ve rogarlardan gidemeyen suların davacı şirketin Kartal İlçesi, … Caddesi, No:… adresinde bulunan ve bodrum + giriş katı 1. Kattan oluşan … adlı lokantanın önündeki belediyeye ait parkta birikmeye başladığı ve buradan da lokantanın mutfak olarak kullanılan bodrum katına dolması sonrasında zararın meydana geldiği, olayla ilgili olarak olarak yapılan inceleme sonucu düzenlenen hasar ekspertiz raporunda, 6.934,43 TL'si emtia, 43.262,94 TL'si ise demirbaş olmak üzere toplamda 50.197,37 TL hasar tespit edildiği, ancak sigorta şirketince eksik sigorta nedeniyle 25.618,48 TL hasar bedelinin karşılandığı, öncelikle, meydana gelen zararda hizmet kusuru bulunup bulunmadığı hususunun araştırılması, daha sonra idarenin kusurlu olduğunun saptanması durumunda da sigortalının (dolayısıyla davacının) müterafık kusur oranının belirlenip ulaşılan sonuçlara göre karar verilmesi gerekmekte olup, bu hususlar irdelenmeksizin verilen kararda hukuki isabet görülmediği" gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozma kararına uyularak, meydana gelen 24.578,89 TL zararda idarenin kusurlu olup olmadığı hususunun araştırılması ve davacı sigortalının müterafık kusuru bulunup bulunmadığının belirlenmesi için Mahkemece 20.05.2019 tarihli ara karar ile bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verildiği, yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda hazırlanan bilirkişi ve ek bilirkişi raporunda özetle; 30.06.2006 tarihli … imzalı ekspertiz raporunda; sigortalı yetkilisi … ile yapılan görüşme, yazılı beyan ve ekli belgelerden 08.08.2006 tarihinde saat 09.00 sularında başlayan sağanak yağış sonucu logarların yeterli gelmemesi neticesinde yolda biriken suların sel şeklinde gelerek işyerinin bodrum katına tamamen dolmuş olduğunun, işyerinin bodrum katında bulunan fırının, buzhanenin, elektrik tesisatının, mutfak gereçlerinin, mobilyaların, makinelerin ve muhtelif emtianın tamamen hasarlanmış olduğunun belirtildiği, dosya kapsamında bulunan evraklar ve değerlendirmeler ve açıklamalara göre olayın aşırı yağışa bağlı yüzey sularının drene edilememesi nedeniyle meydana geldiği, rögarlarca tahliye edilemeyen suların dava konusu edilen yere dolduğu, Kanun ve İl İmar Yönetmeliğinin, yaşanan bölgelerin İmar Kanunu kapsamında düzenlenmesi, yeni yerleşim yerlerinin açılması ve düzenlenmesi için yetkili kurumları tanımlandığı, bu kapsamda yaşama ve/veya sanayi ile ticarete ayrılan yerlerin belirlenmesi için planlarının yapılması, uygulanması kapsamında belediyelerin yetkilendirildiği, yapılan planların düzenlenmesi ve denetlenmesinin büyükşehir olan illerde ise hem büyük şehrin hem de belde belediyesinin ortak çabasını gerektirdiği, kamu idarelerinin yaşayanların sağlığı ve selameti için gerekli önlemleri alması, taşkın(sel) felaketi olma olasılığı olan yerlerde gerekli düzenlemeleri yapması gerektiği, meydana gelen olayda aşırı yağışa bağlı olarak rögarların suyu yeterince drene edemediği, oluşan yüzey sularının cadde boyunca akışa geçtiği ve sonrasında da dava konusu işyerinin bodrum katına dolduğu, mevzuat hükümleri kapsamında idarelerin hizmet kusuru bulunduğu, sel ile karşılaşma olasılığı olan yerlerde sigorta kurumu ile çalışılarak bu tür risklerin devrinin yapıldığı, davacı şirketin de meydana gelen olayda %50, davalı … Büyükşehir Belediye'nin %25 ve davalı …'nin %25 oranında kusuru bulunduğu"nun belirtilmesi üzerine, davacının kendi kusuruna isabet eden zararı tazmin ve talep edemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Olayda; davacının, işyeri paket sigortası ile sigortalı olması sebebiyle zararın gerçekleşmesi üzerine sigortacıya başvurması sonrasında hazırlanan ekspertiz raporu uyarınca 50.197,37 TL zararının bulunduğu ve poliçe kapsamında sigortacı tarafından eksik sigorta (sigorta bedelinin sigorta edilen değerden az olması) sebebiyle zararın 25.618,48 TL'sinin karşılanabileceğinin belirtilmesi üzerine bu miktarın sigortacı tarafından tazmin edildiği ve sigortacının bu miktar için davacı şirketin halefi olarak bu miktar yönünden kusurlu kişi ve kuruluşlara rücu davası açabileceği; davacının ise; sigorta şirketinden tazmin edemediği ve tespit olunan zarardan kendisine ödenmeyen 24.578,89 TL'nin tazmini için kusurlu idarelere tazmin için başvurabileceği açıktır. Bu halde; davacının, bakiye zararı için açacağı tazmin davasında sigortacının değil davacının kusuru bulunup bulunmadığı (işyerinin imar ve işyeri ruhsatlarının bulunup-bulunmamasına göre) ile davalı idarelerin kusurlarının araştırılması sonrasında karar verilecektir.
Mahkemece; tarafların kusur durumunun tespiti amacıyla yaptırılan bilirkişi incelemesi için aldırılan raporda; sigortacının rizikonun gerçekleşmesi sebebiyle %50 oranında kusurlu olduğu ve şirkete ait kusurun davacıya ait olduğunun belirtilmesi nedeniyle davacının bu oranda kusurlu olduğu; öte yandan işyerinde su pompası ve tecrid duvarının olmamasının davacıyı kusurlandırdığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; davacının değil, sigortacının davacıya halef olup, sigortacının kusurunun davacıya yüklenemeyeceği, öte yandan; rizikonun gerçekleşmesinin kusur olarak değerlendirilemeyeceği gibi işyerinde pompa ve tecrid duvarı bulunmadığı yönünde, yerinde bir tespit bulunmadığı ve bu durumun nasıl bir kusura yol açtığı ile bu durumun yalnız davacıyı kusurlandırmayacağı hususu gözetildiğinde İdar Dava Daireleri Kurulu'nun bozma kararı doğrultusunda tarafların kusur durumunu ortaya koyacak yeterli açıklıkta ve olaya uygun teknik bir rapor olmaksızın karar verildiği anlaşılmaktadır.
Bu hale göre; Mahkemece, bozma kararı uyarınca, davacının kendine ait kusuru olup olmadığı ile davalı idarelerce kusurlu ve eksik yürütülen bir hizmet olup-olmamasına göre gerekirse yeni bir teknik rapor ile bulunacak kusur oranları çerçevesinde karar verilmesi gerektiğinden; yeterli açıklıkta olmayan ve halefiyet prensibini tersine çeviren rapor hükme esas alınarak verilen kararın eksik incelemeye dayalı olduğu ve esasen bozma kararına uyulmadığı görülmekle kararın bozulması gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle; … İdare Mahkemesinin temyize konu kararının bozulmasına, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan Mahkemeye gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 25/11/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.