11. Hukuk Dairesi 2018/4114 E. , 2019/5504 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 30/12/2016 tarih ve 2016/5 E- 2016/590 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesince verilen 17/05/2018 tarih ve 2017/1675 E- 2018/565 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, 6100 sayılı Kanun"un 369. maddesi gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddiyle, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin çeşitli mal ve hizmet sınıflarında tescilli “LILY”, “LILLY” ve “LİLA” ibareli markaları bulunduğunu, müvekkilinin markalarını uzun yıllardır kullandığını, davalı şirketin “LİA” ibareli markanın müvekkiline ait markaların da tescilli bulunduğu 16. sınıf ürünlerde tescili için 10/04/2013 tarihinde 2013/32795 numarası ile başvuruda bulunduğunu, başvuruya karşı yaptıkları itirazın nihai olarak YİDK’nın 05/11/2015 tarih 2015-M-10461 sayılı kararı ile reddedildiğini, davalı şirket markasının müvekkili şirket markaları ile aynı ve ayırt edilemeyecek kadar görsel, işitsel ve kavramsal olarak benzer olması sebebiyle başvurunun 556 KHK 7/b ve 8/a maddesi gereğince reddi gerektiğini, ayrıca marka tescil talebinin 556 sayılı KHK 8/1-b maddesi uyarınca da reddi gerektiğini, müvekkilinin markalarını maruf ve meşhur hale getirerek büyük tüketici kitlesi oluşturduğunu, davalının amacının müvekkilinin tanınmışlık, itibar ve müşteri çevresinden yararlanmak olduğunu, davalı şirket başvurusunun kötü niyetli olduğu ileri sürerek YİDK’nın 05/11/2015 tarih 2015-M-10461 sayılı kararının iptaline, marka tescil edilmiş ise hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket tarafından davaya cevap verilmemiştir.
Davalı Kurum vekili, markalar arasında karıştırılacak kadar benzerlik bulunmadığını, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu başvurunun kapsamında bulunan malların, davacının itirazına mesnet markaların kapsamlarında bulunan mal ve hizmetlerle aynı/aynı tür oldukları ancak marka işaretleri arasında benzerlik bulunmadığı, dolayısıyla somut olayda 556 sayılı KHK"nın 8/1-b maddesinde ön görülen koşulların gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesince, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 8,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 17/09/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.