#Yukarıda tarihi, numarası, konusu ve tarafları gösterilen hükmün; Dairenin * 28.12.2006 gün ve 12044-18641 sayılı ilamiyle * kısmen bozulmasına kısmen onanmasına karar verilmişti. Sözü geçen Dairemiz kararının tazminat yönünden düzeltilmesi istenilmekle, evrak okundu, gereği görüşülüp düşünüldü.
Toplanan delillerden, kocanın sadakatsiz davranış içerisine girdiği anlaşılmaktadır. Evlilik birliğinin temelinden sarsılması hadiselerinde kusurun ağırlığı kocadadır. Davacı yararına, maddi ve manevi tazminat takdiri yönünde Türk Medeni Kanunun 174. madde koşullarının gerçekletiği sabit olup, takdir edilen tazminat miktarlarında da isabetsizlik bulunmamaktadır. İşin temyiz aşamasında bu yönün gözden kaçtığı ve kararın bozulduğu görülmekle, davacının karar düzeltme isteğinin kabulüne, dairemizin bu yöne ilişkin bozma kararının kaldırılmasına, hükmün bu bölümünün de onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 440-442.maddeleri uyarınca davacının karar düzeltme isteminin KABULÜNE, Dairemizin 2006/12044-18641 sayılı ilamının 2.bendindeki bozma kararının kaldırılmasına, hükmün maddi ve manevi tazminatlara yönelik bölümününde ONANMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, oyçokluğuyla karar verildi. 25.04.2007 (Çrş.)
KARŞI OY YAZISI
Kocanın sadakatsiz davranışlarına karşı, kadının da eşine karşı sürekli şekilde ağır hakaretlerde bulunduğu sabittir. Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan hadiselerde eşler eşit kusurludurlar. Eşit kusurlu olan eş yararına maddi ve manevi tazminat verilemez. (MK.m.174/1-2) Açıklanan sebeple de bu yöne ilişkin karar düzeltme isteğinin reddi gerekir. Değerli çoğunluğun onama doğrultusunda oluşan kararlarına iştirak edilmemiştir.
KARŞI OY YAZISI
Davacı kadın tarafından davalı kocaya “sürekli ağır hakaretlerde bulunulmasına” karşın davalı kocanın da “sadakate aykırı davranışlarda bulunduğu” konusunda değerli çoğunluk ile aramızda “görüş birliği” vardır.
Çekişme nedir?;
Değerli çoğunluk tarafından Dairemin yerleşik uygulamasına son verecek şekilde “Boşanmaya sebep olan olaylarda sadakate aykırı davranışlarda bulunan davalı kocanın ağır kusurlu olduğu olması sebebiyle sürekli ağır hakaretlerde bulunan davalı-karşılık davacı kadına manevi tazminat verilmesi” görüşü sergilenmiştir.
Bu uygulama Dairemin “formüle edilmiş” ilke kararına aykırılık oluşturmaktadır. Yıllardır “duraksama göstermeden” yaptığımız uygulamaya iş bu davada “temyiz aşamasında” verdiğimiz karar (Y2HD, 28.12.2006, 12044-18641) dışında da örnek verebilirim;
“...davacının sadakatsiz davranış içinde olması davalının ona mütemadi suretle saldırıda bulunmasına hak vermez. Davanın bu sebeple reddi, neticesi bakımından davalıya bundan sonra davacıya saldırma imkanı verir. Böyle bir düşünüş bizzat ihkakı hakka imkan vermek sonucunu doğurur. Olayda bir tarafın kusurunu diğerinden ağır kabul etmek mümkün değildir. Evlilik birliği temelinden sarsılmış olup,iki taraf yönünden de devamı beklenemez. Bu itibarla boşanma kararı verilmesi gerekirken davanın yetersiz gerekçe ile reddedilmiş olması usul ve kanuna aykırıdır.” (Y2HD, 24.06.2002, 6191-8403, Ömer Uğur GENÇCAN, 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu, Bilimsel Açıklama-İçtihatlar-İlgili Mevzuat, Yetkin Yayınevi, Ankara 2007 , Kısaltma: GENÇCAN-TMK-2, s. 1336; Y2HD, 28.9.2004, 7720-10788, Ömer Uğur GENÇCAN, Boşanma Hukuku, Yetkin Yayınevi, Ankara 2006, Kısaltma: GENÇCAN-Boşanma-2, s. 314)
Formüle edilmiş bu kararımızın yerleşikliğinin kanıtlanması açısından bir “eski örnek” de verebilirim: Dairemin yerleşik formül kararı olduğu için bakınız “aynı cümlelerle”:Y2HD, 10.5.1993, 4296/4867, (Esat ŞENER, TMK, s. 480)
Davacı kadın tarafından davalı kocaya bir değil iki değil “sürekli” olarak;
-“Orospu çocuğu” denilerek,
-“Ana avrat sinkaflı” küfürler edilmiş olmasına rağmen bu küfürler kadının yanına kâr kalarak bir de kendisine manevi tazminat verilmekle formül kararda “açıklandığı üzere” kocanın sadakatsiz davranış içinde olması sebebiyle kadına ona “mütemadi” surette “saldırıda bulunma hakkı” verilmiştir.
Dairemin ve yüce Hukuk Genel Kurulunun yerleşik uygulamasının “sürdürülmesinden” yana olduğumdan değerli çoğunluğun “farklı görüşüne” katılmıyorum.